Yatırım ortamının iyileştirilmesi tasarısı komisyonda

TBMM (AA) – Maliye Bakanı Naci Ağbal, yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik tasarıya ilişkin, “Bu düzenlemede yapılan bütün hususların temelinde, toplumun refahının artırılması vardır. Toplumun refahının artırılması için daha fazla üretim, yatırım yapılması, istihdam sağlanması lazımdır.” dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nı görüşmek üzere AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplandı.

Bakan Ağbal, komisyon toplantısında yaptığı sunumla tasarı hakkında bilgi verdi.

Tasarının, ülkede yatırımların ve istihdamın artırılması, üretimin teşvik edilmesi araştırma-geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi ve Türkiye’nin cazip bir yatırım merkezi haline getirilmesi hedefine yönelik olduğunu söyleyen Ağbal, “Tasarıda yatırım ortamına ilişkin işlem maliyetlerinin azaltılması, araştırma-geliştirmeye yönelik teşviklerin gözden geçirilerek yasal düzenlemelerden kaynaklı uygulama farklılıklarının ortadan kaldırılması, finans kurumları arasındaki farklı uygulamaların ortadan kaldırılması, faizsiz finans ürünlerinin yaygınlaştırılması, uluslararası yatırımların teşvik edilmesi, vergisel araçlarla tasarrufların özendirilmesi ve üretken alanlara yönlendirilmesi, vergilemede öngörülebilirliğin artırılması ve uyum maliyetlerinin azaltılması öngörülmüştür.” diye konuştu.

Tasarıyla bu hedeflerle uyumlu olarak muhtasar beyanname ile Sosyal Güvenlik Kurumu bildirgesinin birleştirilmesi, şirket kuruluş ve şube açılış işlemlerinin maliyetlerinin ve süresinin azaltılması yönünde düzenlemeler yapıldığını aktaran Ağbal, iflas erteleme müessesiyle çeklere ilişkin de yeniliklerin tasarıda yer aldığını belirtti.

Ağbal, “Varlık barışı, geçmiş uygulama sonuçları da dikkate alınmak suretiyle yeniden ele alınmış ve yurt dışı varlıkların ekonomiye kazandırılması amacıyla daha basit, daha sade, uygulanabilir, yurt dışındaki varlıklarını Türkiye’ye getirmek isteyen vatandaşlarımız açısından daha güvenceli, daha teşvik edici bir düzenleme yapılmıştır.” değerlendirmesinde bulundu.

Tasarının 18 kanunda değişiklik yaptığını dile getiren Ağbal, değişikliklerin bir bütünlük oluşturduğuna ve belirli bir amacı gerçekleştirmeye yönelik olduğuna da işaret etti.

-“Asla sermaye düşmanlığı yapmadık, yapanlara karşı da dik durduk”

Ağbal, tasarıda yer alan düzenlemelerin, AK Parti’nin seçim vaatleri ile 64 ve 65. hükümet programlarında yer alan konuları içerdiğini, yapısal reform niteliği taşıdığını belirterek, ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla da istişareler sonucunda hazırlandığını vurguladı.

Ağbal, şunları kaydetti:

“Bu düzenlemede yapılan bütün hususların temelinde, toplumun refahının artırılması vardır. Toplumun refahının artırılması için daha fazla üretim, yatırım yapılması, istihdam sağlanması lazımdır. Böylelikle gelirin büyütülmesi lazım, kalkınmanın hızlandırılması lazım. Biz hükümet olarak getirdiğimiz tasarıların hiçbirini ‘Şu toplumsal kesime mahsus, bu toplumsal kesime mahsus’ diye düşünmüyoruz. Her zaman için önceliğimiz toplumun tümü ve geneline ilişkin refahı artıracak tedbirlerdir. Bugün getirilen düzenleme yatırım ortamını iyileştiriyorsa bu yatırımcı için önemli olduğu kadar, çalışan için de önemlidir. Bazen çalışanlara olan duyarlılığımızı çalışamayanlara karşı göstermiyoruz. Çalışamayanlar var, onlara karşı da hükümetin çözüm üretmesi lazım. Bu getirdiğimiz düzenlemeler hem çalışanlar için hem de iş gücü piyasasında iş arayan insanlar için fırsat penceresi açacaktır. Asla hükümet olarak sermaye düşmanlığı yapmadık, sermaye düşmanlığı yapanlara karşı da dik durduk. Çünkü bu ülkede emeğin de ayakta durabilmesi için emek de sermaye de hep beraber, birlikte, ortak bir refah hedefi içinde hareket edecek. Emeği sermayeye, sermayeyi emeğe düşman gösteren bir anlayışı da hükümet olarak külliyen reddediyoruz.”

Ağbal konuşmasında, tasarıdaki düzenlemelerin içerikleri hakkında da bilgi verdi.

-“Hiçbir şekilde bu süre, 31 Aralık 2016 tarihini aşamaz”

Tasarıda yer alan varlık barışı konusuna da değinen Ağbal, geçmişte üç kez daha benzer düzenlemelerin yapıldığını hatırlattı.

Ağbal, şöyle devam etti:

“Bu yapmış olduğumuz düzenleme çerçevesinde para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını 31 Aralık 2016 tarihine kadar banka ve aracı kurumlara bildiren ve bu tarihe kadar da bu varlıklarını Türkiye’ye getirenler yapmış olduğumuz yasal düzenlemeden yararlanacaklar. Yine yurt dışında alacakları, taşınmazı olanlar yine aynı tarihe kadar yurt dışındaki bu alacaklarını ve taşınmazlarını bildirmek suretiyle ve bildirim tarihinden itibaren de bir yıl içinde paraya çevirmek suretiyle Türkiye’ye getirirlerse düzenlemeden yararlanacaklar. Para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını bildirenler, bildirim tarihinden itibaren bir ay içinde bu varlıklarını Türkiye’ye getirecekler ama hiçbir şekilde bu süre, 31 Aralık 2016 tarihini aşamaz.”

Yapılan düzenlemede, yurt dışından getirilen varlıkların işletmelerin kanuni defterlerine kaydedilebileceğinin belirtildiğini dile getiren Ağbal, söz konusu varlıkların işletmelerce sermayeye ilave edilebileceğini, özel fon hesabında tutulabileceğini, yurt dışı kaynaklı kredilerin kapatılmasında kullanılabileceğini anlattı.

Ağbal, “Varlıkların Türkiye’ye getirilmesi konusunda belli bir süre öngördük. Bir yıllık süreç içinde Türkiye’ye getirmesi lazım. Beyan ve bildirimde bulunan ancak yurda getirme şartını yerine getirmeyen mükellefler, maddenin sağladığı avantajlardan yararlanamayacaklar.” dedi.

-“Kişiye, mutlak manada soruşturma koruması getirmiyor”

Bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle vergi incelemesi yapılmaması, vergi cezası kesilmemesi yönünde önceki kanunlarda yer alan düzenlemelerin, bu tasarıda da yer aldığının altını çizen Ağbal, “Getirdiğimiz düzenlemenin öncekilerden önemli farklılıklarından biri de getirilen bu varlıklar üzerinden herhangi bir vergi tahsil etmeyeceğiz.” ifadesini kullandı.

Ağbal, yapılan düzenleme ile kişilere mutlak bir hukuki korunma sağlanmadığının da altını çizerek, şunları söyledi:

“Her türlü kanun bakımından genel hükümler bu varlıkları getiren kişiler için de geçerli. Burada yapılan düzenlemede maddenin söylediği şudur; kişi parasını getirmiş başkaca hakkında soruşturma açılmasını gerektirecek hiçbir delil, bulgu, emare ve gerekçe yok. Böyle bir durumda sadece ve sadece bu paranın getirilmiş ve beyan edilmiş olması gerekçe gösterilerek bir soruşturma açılamaz. Kişi hakkında herhangi bir şekilde farklı bir kaynaktan, farklı bir nedenle yürütülen soruşturma olduğunu varsayalım, bu soruşturma nedeniyle eldeki bilgi, bulgu ve delillere göre başka bir soruşturma açılmak isteniyorsa açılacak. Bu düzenleme hiçbir şekilde kişiye, mutlak manada soruşturma koruması getirmiyor.”

-“Terörizmin finansmanı ile mücadeleye devam edeceğiz”

Ağbal, düzenlemenin hali hazırda devam eden vergi incelemeleri bakımından bir mahsup imkanı getirmediğini de belirtti.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ait uluslararası sistem içindeki varlıkların bankacılık sistemi üzerinden Türkiye’ye getirilmesine ilişkin düzenlemenin altında başka bir mana aramamak gerektiğine işaret eden Ağbal, “Suç ekonomisi ile mücadele, kara para aklama ile mücadele, her türlü terör örgütüyle mücadele, terörizmin finansmanı ile mücadele konusunda bugüne kadar yürüttüğümüz kararlı mücadeleyi bundan sonra da yürüteceğiz. Bugün biliyoruz ki PKK, bir takım meşru görüntülü yapılar üzerinden bir şekilde teröre finans sağlamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar bu yapılarla nasıl mücadele ettiyse bundan sonra da devam edecektir” diye konuştu.

Görüşmeler, tasarının geneli üzerinde milletvekillerinin değerlendirmeleri ile devam ediyor.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?