Yassıada yargılamalarının hukuki dayanağının kaldırılmasını öngören kanun teklifi komisyonda

TBMM (AA) – TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, Yassıada yargılamalarının hukuki dayanağının kaldırılmasını öngören kanun teklifine ilişkin, "Bu kanun teklifinden muradımız, 27 Mayıs hain darbesinin hem Yassıada mağdurlarının aileleri hem de Türk milletinin vicdanında açtığı yarayı bir nebze olsun hafifletebilmektir." dedi.

Yassıada yargılamalarının hukuki dayanağının kaldırılmasını öngören kanun teklifinin görüşmeleri, TBMM Anayasa Komisyonunda devam ediyor.

Anayasa Komisyonu Başkanvekili ve AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya, Yassıada yargılamalarının ardından idam edilen Adnan Menderes ve arkadaşlarının ülkenin kalkınması için çok ciddi bir gayretle çalıştıklarını, her seçimde oyunu daha da artırarak, Türkiye'nin ilerlemesi ve refahına katkı sağladıklarını söyledi.

Menderes ve arkadaşlarının idamının Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçtiğini ifade eden Özkaya, "Bu kanun, 'biz yaptık oldu' diyenlere, 'biz sizi de sizin yaptıklarınızı da tanımıyoruz' denildiği için çok önemli. Bu kanun, demokrasi ve milli iradeye ket vuranlara, silahla, darbeyle yönetime gelenlere 'sizi tanımıyoruz' deme kanunudur. Bu kanunla Meclis, kendisine yapılan haksız saldırıyı milletvekillerinin özgür ve hür idaresiyle sonlandıracak." diye konuştu.

TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç de 27 Mayıs 1960 askeri darbesi ve Yassıada yargılamalarının, doğal hakim ilkesi, masumiyet karinesi ve "kanunsuz suç olmaz" ilkesi gibi evrensel hukuk prensiplerinin yanı sıra o dönem yürürlükte olan 1924 Anayasası'nın yasama sorumsuzluğu, yasama dokunulmazlığı ve Yüce Divan teşekkülüne ilişkin hükümlerine açıkça aykırı olduğunu belirtti.

Darbecilerin, yürürlükteki kanunlar ve Anayasa'yı çiğneyerek kendi darbe hukuklarını yaratma yoluna gittiğini, Demokrat Partiden ve onun temsilcilerinden intikam almak için kendi arzuları doğrultusunda kararlar verecek sözde bir mahkeme kurduğunu ifade eden Bilgiç, "27 Mayıs darbesi demokrasi ve insan haklarına karşı yapılmış bir harekettir. Darbecilerin kurduğu divan, yargılamak için değil
cezalandırmak amacıyla teşkil edilmiştir." dedi.

Bilgiç, şöyle devam etti:

"Yüce heyetin takdirine arz ettiğimiz bu kanun teklifinden muradımız, böylesine hukuk dışı bir süreç yürütülerek kurban edilen başta dönemin Başbakanı Adnan Menderes ve iki bakanı Hasan Polatkan ile Fatih Rüştü Zorlu olmak üzere, Yassıada'daki düzmece mahkeme tarafından yargılanan ve hüküm giyen bütün sanıkların çeşitli suçlardan mahkum oldukları yönündeki şekli gerçekliği değiştirmek ve 27 Mayıs hain darbesinin hem Yassıada mağdurlarının aileleri hem de Türk milletinin vicdanında açtığı yarayı bir nebze olsun hafifletebilmektir."

– "İzleri bugün de görülüyor"

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin de kanun teklifinin Türk demokrasi tarihi açısından önemli önemli olduğunu belirterek, 1960 darbesiyle Türk demokrasisinin muazzam bir travma geçirdiğini, 27 Mayıs darbesinin bir başlangıç noktası olduğunu, bu tarihten itibaren ülkede darbeler sürecinin başladığını anlattı.

Türkiye'de darbeci geleneğin izlerinin bugün de görüldüğünü vurgulayan Zengin, şöyle devam etti:

"Bugün yaptığımız şey, demokrasimizdeki hasarları ortadan kaldırmakla ilgili bir süreçtir. Bugün hukuki gerçeklik adına bir mahkumiyet kararı hala vardır. Sonuçta Menderes ve arkadaşları idama mahkum olmuşlardır. Hukuksal açıdan bu karar varlığını devam ettirmektedir. Bizim yapmak istediğimiz şey, varlığını hukuksal açıdan devam ettiren bu kararın bizatihi kendisini değil, bu kararı veren mahkemeyi kuran geçici kanunu ortadan kaldırmaktır. Adnan Menderes'in, kefeni üzerinde, idam yaftası boğazında o fotoğrafı Türkiye'de siyasetçiler için böyle olabilirsiniz demenin bir yolu olmuştur. Cumhurbaşkanımız da siyasete girdiği günden itibaren 'Biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık.' derken aslında bu fotoğrafı reddettiğini, bunu ayaklarının altına aldığını söylemiştir. Bu bizim kuşağımız açısından fevkalade anlamlı bir cümledir. O fotoğraf Türkiye'de her daim siyasetçiler için travma simgesi olarak orada kalmıştır. Ta ki bizler, Türk milleti olarak hep beraber bunları adım adım yerle yeksan edinceye kadar."

– "Tüm milletvekillerimiz imza koymak isterdi"

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de komisyon ve Genel Kurulda teklife kabul oyu vereceklerini bildirdi.

Teklifin imza için CHP'ye gönderilmediğini belirten Özel, "Tüm siyasi partilerin Meclis başkanvekillerinin teklifte imzasının bulunması anlamlı olurdu. Bizimle görüşülseydi getirin imzalayalım demiştik. Hiç şüphe etmiyorum ki bu parlamentodaki tüm milletvekilleri bu imzayı koymak isterlerdi. Bunun yapılmaması, ihtiyaç duyulan ruha, birlikteliğe uygun bir yaklaşım olmamıştır. Meseleyi gündelik, dar ittifaklara sıkıştırmayı sağlıklı bulmuyoruz." dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, teklife koşulsuz destek verdiklerini kaydetti.

27 Mayıs'ın, İzmir'in işgalinden sonra ülke tarihinin en kara günü olduğunu aktaran Altay, "Bir başka ayıp da bunu 20 yıl bayram olarak kutlamamızdır. Gecikmiş olsa da bu teklif bir kazançtır. Türkiye büyük ayıp etti, büyük yanlış yapıldı. Ne söylesek boş. Umarım ders almışızdır. 27 Mayıs darbelerin anasıdır. Darbe yapanın insanlığı bitmiştir. TSK'nin Türk milleti ve TBMM'nin emrinde olduğunu herkes bilmeli. TSK'nin bir sürü görevi vardır ama demokrasiyi korumak gibi bir görevi yoktur ve bundan sonra da olmayacaktır. Bunu herkes bilmeli." değerlendirmesinde bulundu.

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay da 1960 darbesinin Türk demokrasisine vurulmuş ağır bir darbe olduğunu söyledi.

Alparslan Türkeş'in 27 Mayıs'ın öz eleştirisini yapan bu gruptaki tek kişi olduğunu belirten Akçay, 27 Mayıs'ı hiçbir zaman bayram olarak kutlamadıklarını, bu tarihin CHP tarafından kutsandığı gibi de kutsanmadığını ifade etti.

Akçay, "CHP'nin o dönemki mensupları, liderleri, kadroları, yazarları, çizerleri bunun öz eleştirisini yapmamışlardır. Hala 27 Mayıs 1960 darbesini savunanlar da bulunmaktadır. Başbuğ Alpaslan Türkeş, 5 buçuk aylık süre zarfında belli gerekçelerle Yüksek Adalet Divanı'nın kurulmasına, Yassıada zulümleri ve idamlara karşı çıktığı için bu darbelere maruz kalmıştır, her zaman 'en kötü demokrasi en iyi ihtilal rejiminden daha iyidir' şiarını ortaya koymuş ve vefatına kadar aynı çok partili demokratik siyasi hayatı savunmuştur." dedi.

İYİ Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi de 27 Mayıs 1960'ın Türkiye'de darbe ve muhtıraların başladığı tarih olduğunu belirtti.

Bahşi, tasarıyı olumlu ancak eksik bulduklarını bildirdi.

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da darbelerle yüzleşmeyi önemli bulduklarını, teklifi desteklediklerini belirtti.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?