Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni

ANKARA (AA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bugün pek çok alanda ocaklarını tüttürecek, el verecek gençler bulamayan ustalarımız, maalesef kendi işlerinin son temsilcileri durumundadır. Bu tür değerlendirmelerin, ödüllendirmelerin, gençlerimiz arasında somut olmayan kültürel miraslarımızın beşeri kaynağını sürdürecek bir ilgiyi körüklemesini temenni ediyorum.” dedi.

Erdoğan, Beştepe Millet Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan İnsan Hazineleri Geleceğe Aktarılan Mirasın Temsilcileri” Ödül Töreni’ndeki konuşmasında, Türkiye’nin her köyünde, kasabasında, ilçesinde ve şehrinde “yaşayan insan hazinesi” sıfatını hak eden çok kıymetli kişilerin olduğunu, yurt gezilerinde zaman zaman bu sanatçı ve ustalarla karşılaşıp muhabbet ettiğini söyledi.

Yaşları bir hayli ilerleyen bu sanatçıların, maharetlerini yeni nesillere aktarma konusunda sıkıntıları olduğunun anlaşıldığını ifade eden Erdoğan, gençlerin büyük emek ve sabır gerektiren bu işlere yeteri kadar ilgi göstermediklerini dile getirdi. Erdoğan, “Üstadın dediği gibi ‘Ustada kalırsa bu öksüz yapı, onu sürdürmeyen çırak utansın.’ Bugün pek çok alanda ocaklarını tüttürecek, el verecek gençler bulamayan ustalarımız, maalesef kendi işlerinin son temsilcileri durumundadır. Bu tür değerlendirmelerin, ödüllendirmelerin gençlerimiz arasında somut olmayan kültürel miraslarımızın beşeri kaynağını sürdürecek bir ilgiyi körüklemesini temenni ediyorum.” diye konuştu.

Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy’un, “İnsan” başlıklı şiirinden “Haberdar olmamışsın kendi zatından da hala sen / ‘Muhakkar bir vücudum’ dersin ey insan / Fakat bilsen, senin mahiyetin hatta meleklerden de ulvidir / Alemler sende pinhandır, cihanlar sende matvidir / Zeminlerden, semalardan taşarken feyz-i Rabbani, olur kalbin tecelli zar-ı nura nur-i yezdani.” dizelerini okudu.

Kendi konumundan haberdar olmayan insanın hayatının, kesintisiz bir arayışla geçtiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, hangi branştan olursa olsun tüm ilim adamlarının, insan konusu üzerinde ittifak ettikleri hususun ve insanın en ayırt edici vasfının, kendi iradesiyle bilgi sahibi olabilmesiyle kararlar verebilmesi olduğunu vurguladı.

– “Devlet ve toplum geleneğimizin görünmeyen omurgasıdır, edep”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geriye dönüp bakıldığında hayatın yapılan tercihlerden, verilen kararlardan ibaret olduğunun görüldüğünü vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bazı insanlar doğru kararlarla hem kendi hayatlarına hem de tüm insanlığa anlam katarken, bazıları da yanlış kararlarıyla, kendileriyle birlikte insanlığın mahvına sebep olabiliyor. Atomu parçalayarak pek çok hastalığın tedavisine vesile olan da, onu bombaya dönüştürerek kitlesel katliamlara yol açan da insandır.

Her birimiz irade sahibi bir fert olarak yaptığımız ve yapmadığımız şeylerden sorumluyuz. Hayatını boşa geçirip, unutulanlarla; akıldan çıkmayacak eserler verenler arasındaki temel farkın müsebbibinin yine kendimiz olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.”

Erdoğan, “yaşayan insan hazineleri” olarak tarif edilen değerlerin, özel bir eğitimleri olsa da olmasa da usta-çırak ilişkisiyle gönüllerinin aktığı, kabiliyetlerinin el verdiği alanlarda kendilerini yetiştirdiklerini söyledi.

Bir sanatı, ustasından öğrenmenin önemli olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

“Ama asıl olan onu daha ileri taşımaktır. Bizim kültürümüzde, nesilden nesile geçen sanatın ve ilmin en az bilgi kadar önemli bir ölçüsü vardır. Yunus Emre’nin diliyle söylersek; ‘girdim ilim meclisine, eyledim kıldım talep. Dediler ilim geride, illa edep illa edep.’

İşte böyle olduğu için bizim ecdadımız ilimle, sanatla, zanaatla edebi buluşturup, ahilik teşkilatını kurmuştur. Sadece nesilden nesile bilginin, becerinin aktarıldığı değil aynı zamanda edebin, milleti millet yapan vasıfların aktarıldığı ahilik sistemi, devlet ve toplum geleneğimizin görünmeyen omurgasıdır, edep.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son bir asırda yaşanan sıkıntıların kaynağının birlikteliği sağlamakta karşılaşılan zorluklar olduğunu belirtti.

(Sürecek)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?