“Ülke olarak artık bu tip afetlere hazırlıklı olmalıyız”

ANKARA (AA) – ENES DURAN – Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Fırat Çukurçayır, iklim değiştikçe her yıl yaşanan hava olaylarının da farklılık gösterdiğini belirterek “Biz hiç tropik fırtına görmedik ama yaklaşık 1 ay önce Yunanistan'da yaşanan fırtına Ege Bölgesi'nden Türkiye'ye girseydi, hiç yaşamadığımız koşullarla karşı karşıya kalırdık. O rüzgar hızına dayanıklı çatı sistemlerimiz, şehirleşmemiz yok. Ülke olarak artık bu tip afetlere hazırlıklı olmalıyız. ” dedi.

Çukurçayır, AA muhabirine, iklim değişikliğinin Türkiye'ye etkilerini ve alınması gereken önlemleri değerlendirdi.

İklim değişikliğiyle ilgili dünya genelinde çok yönlü araştırmalar yapıldığını ancak alınması gerekenler önlemlerle ilişkin adımlar atılamadığını ifade eden Çukurçayır, bu konuda siyasi otoritelere büyük görev düştüğünü vurguladı.

Çukurçayır, artan nüfus ve buna bağlı ihtiyaçların çoğalmasıyla ortaya çıkan enerji ihtiyacı ve yaşam alanlarının gelişmesinin doğal habitatı etkilediğine işaret ederek küresel ısınmayı tetikleyen en büyük etkenin sera gazları ve orman sayısındaki azalma olduğunu dile getirdi. Fırat Çukurçayır, gün geçtikçe artan bu olumsuzlukların önüne geçilmediği takdirde iklim değişikliğinin hızlanacağı uyarısında bulundu.

Sorumluluğu sadece ülke bazına indirgemenin yanlış olacağına dikkati çeken Çukurçayır, “Türkiye olarak üzerimize düşen her şeyi yapsak bile iklim değişikliğini global ölçekte engelleme şansımız yok. Bütün ülkelerin aynı anda gerekli tedbirleri alması lazım ki bu konuda olumlu sonuçlar alabilelim. ” diye konuştu.

– “Tarım politikası geliştirilmeli “

Çukurçayır, tüm ülkelerin paylarına düşen sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

“Türkiye, küresel ısınmaya bağılı olarak her yıl ısınma eğilimi gösteriyor. NASA'ya göre 2018 dünyadaki en sıcak 4. yıl ama 9 aylık periyoda bakıldığında Türkiye için bugüne kadar gözlenmiş en sıcak yıl. Türkiye adım adım güney ülkelerinin yaşadığı iklim kuşağına doğru girmeye başladı.1980-2010 yılları ortalama sıcaklığı ocak-eylül döneminde 14,7 dereceyken, bu yılın aynı döneminde 17 derece yükseldi. ”

Yaşanan sıcaklık artışının iklime bağlı birçok alanda değişimi zorunlu kılacağını aktaran Çukurçayır, gelecek için ülke olarak yeni bir tarım politikası geliştirilmesi gerektiğini söyledi.

Çukurçayır, yaşanan iklim değişikliğinin Türkiye'deki etkilerine ilişkin Meteoroloji Genel Müdürlüğünün “iyimser “, “olması muhtemel ” ve “kötü ” olarak yorumladığı 3 modelinin olduğuna işaret ederek iyimser senaryonun gerçekleşme şansının bulunmadığını, hiçbir bilim insanının bu modelden bahsetmediğini öne sürdü.

Geliştirilen bu modellemeler çerçevesinde Türkiye'de gerçekleşmesi daha muhtemel modele göre hava sıcaklıklarının 2099 yılına kadar yaklaşık 2-3 derece, kötü modellemeye göre de 3-4 derece artmasının beklendiğine dikkati çeken Çukurçayır, her iki modelde de yağışlarda ciddi oranlarda düşüş öngörüldüğünü bildirdi.

– 25 yılda deniz seviyesi yaklaşık 9 santimetre yükseldi

Küresel ısınmaya bağlı iklim değişiklikleriyle deniz seviyesinin de arttığını vurgulayan Çukurçayır, “Deniz seviyesindeki artış, başta ada ülkeleri olmak üzere denizlere kıyısı olan tüm ülkeler için sıkıntı. Türkiye'de 1993'ten günümüze kadar yapılan ölçümlere göre denizlerimizde 8,7 santimetre yükselme oldu. ” ifadesini kullandı.

Çukurçayır, Türkiye genelinde oluşan doğal afet sayılarında da son 30 yılda ciddi artışlar olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:

“Türkiye'de, 1980'de 380, 1990'da 460, 2000'de ortalama 690, 2010'da yaklaşık 950 ve son yapılan derlemeye göre ise 2015 yılında 1100'e yakın doğal afet yaşadık. Yaşanan doğal afetlerde en dikkati çeken tür fırtına ve hortumlar. İklim değiştikçe yaşadığımız hava olayları da değişiyor. Biz hiç tropik fırtına görmedik ama yaklaşık 1 ay önce Yunanistan'da yaşanan fırtına Ege Bölgesi'nden Türkiye'ye girseydi, hiç yaşamadığımız koşullarla karşı karşıya kalırdık. O rüzgar hızına dayanıklı çatı sistemlerimiz, şehirleşmemiz yok. Ülke olarak artık bu tip afetlere hazırlıklı olmalıyız. ”

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?