TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı

ANKARA (AA) – Başbakan Binali Yıldırım, “2017'nin ilk 11 ayı içinde 6 bin 899 teşvik belgesi düzenlendi. Bu, bugüne kadar ulaşılan en yüksek sayı. Miktar ne kadar? Vadedilen miktar 168,9 milyar lira. Bu teşvik hayata geçtiğinde 102 bin vatandaşımıza doğrudan iş sağlanacak. ” dedi.

Yıldırım, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin gelecek seneki hedeflerinin başında tıpkı bu yıl olduğu gibi büyüme geldiğini belirtti.

Büyümeden taviz vermeyeceklerini vurgulayan Başbakan Yıldırım, “En az yüzde 5, tercihen de yüzde 6 civarında büyümeyi hedefliyoruz. ” ifadesini kullandı. Enflasyondaki yükselmeyi geçici olarak nitelendiren Yıldırım, şunları söyledi:

“2018'den itibaren hedefimiz enflasyonun aşağı çekilmesidir. Enflasyonun aşağı doğru bir seyirde olacağını buradan size açıklıkla söyleyebilirim. Kurumlarımız, Merkez Bankası kendisi gerekli tedbirleri alacak. Son günlerde kurda bazı dalgalanmalar var. Bu dalgalanmalar Türkiye'nin gerçek durumunu yansıtmıyor. Türkiye'nin ülke primi 200'ün altında. Dün itibarıyla 186. Geçen yılın sonunda 300'e çıkmıştı. Yani bütün bu gerçeklere rağmen bu yaşananların ekonomik göstergelerle, ekonomik kurallarla izahı yok. Burada başka bir şey var.

Bunun, içeride ve dışarıda gerçekleşen algı operasyonuyla doğrudan ilişkili olduğunu biliyoruz ve bunun geçici bir durum olduğunu düşünüyoruz. Bunun normale döndürülmesi için alacağımız tedbirleri de biliyoruz, gereken neyse onu da yapacağız. İş aleminin düşünceleri ve önerileri bizim için çok önemlidir. Onun için her zaman bu ülkenin kalkınması, refahı, büyümesi için ortaya koyacağınız her türlü öneriyi çok dikkatli bir şekilde değerlendireceğiz ve gereğini yapacağız. ”

Bir mucize peşinde olmadıklarının altını çizen Yıldırım, “Mümkün olanı yapmanın gayreti içerisindeyiz. Tamam Türkiye'de istikrarlı yönetim, güçlü bir iktidar var ama Türkiye'nin içeride ve dışarıda da yüzleştiği birçok sorunu var. ” diye konuştu.

– “AB'nin bize yaptığı çifte standart ne ilktir ne de son olacak ”

Terörle bu kadar mücadele eden, etrafında bu kadar istikrarsızlık bulunan ve 3,5 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yapan, bir darbe teşebbüsüne rağmen ayakta kalmayı başaran başka bir ülkenin bulunmadığını vurgulayan Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugün Avrupa Birliği ile bazı sorunlar yaşıyoruz. Doğrudur. Avrupa Birliğinin bize yaptığı çifte standart ne ilktir ne de son olacak. Bunun da farkındayız. Kıbrıs sorununun çözümü için 2004'te ne oldu? Anlaştık, yola çıktık, bizi yolda bıraktılar. Yine benzer şekilde AB çalışmalarımızda biz elimizden gelen her türlü reformu yaptık, istenen her şeyi yerine getirdik.

2016'nın Mart'ında da bir anlaşma yaptık. Neydi anlaşma? Vize kaldırılacak, serbest dolaşım sağlanacak, buna karşılık da Türkiye 70 maddeden oluşan düzenlemeleri yapacak. Bunların da 5 madde hariç hepsini yaptık. Adalardan, Ege Denizi'nden mülteci geçişini önleyeceğiz ve önlediğimiz her mülteci için AB bir kişi alacak, Türkiye'deki göçmenler için 3 milyar artı 3 milyar avroluk destek verecek. Her şey çok güzel ama uygulamaya gelince maalesef… Türkiye ev ödevini yine yaptı, büyük oranda yaptı, karşı taraf sözünde durmadı. Bütün bunlara rağmen bizim söylediğimiz şudur; Bizim Türkiye olarak Avrupa Birliği vizyonumuzda herhangi bir değişiklik yok. ”

Yıldırım, Türkiye'nin ekonomisi, demokrasi kültürü, birikimiyle Avrupa Birliği'nin doğal bir üyesi, uzantısı olduğunu belirterek, “Burada iş bize düşmüyor, iş Avrupa Birliği'ne düşüyor. Avrupa Birliği'nin özellikle Brexit sürecinden sonra gelecek vizyonunu gözden geçirmesi lazım, ne yönde hareket edeceğinin kararını vermesi lazım. Kendi içine kapanıp sınırlarını, duvarlarını yükselterek mi yoluna devam edecek yoksa bölgeyle dünyayla entegre olup Türkiye'nin de içinde yer aldığı bir Avrupa Birliği olacak? Bu kararı Brüksel verecek, Avrupa Birliği'nin kendisi verecek. ” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin onlardan çok şey istemediğine dikkati çeken Başbakan Yıldırım, “Diyoruz ki Türkiye'nin başını ağrıtan, sürekli enerjisini azaltan terör örgütlerine müsamaha göstermeyin. İstediğimiz budur. Türkiye'ye demokrasi dersini vereceğine önce kendi içinizdeki ırkçılık akımlarına, yabancı düşmanlığına, Müslüman, İslam korkusuna, düşmanlığına bir 'dur' deyin. ” ifadelerini kullandı.

Avrupa'nın en büyük sorunlarından birinin yükselen aşırıcılık ve terör örgütlerinin önlenemez yükselişi olduğunu bildiren Yıldırım, “Bu noktalarda Türkiye her zaman iş birliğine hazırdır. 40 yıllık tecrübesini de dost ve müttefik ülkelerle paylamak yönünde her türlü iradeyi ortaya koyacaktır. ” dedi.

– “Geçici bir durum olduğunu hepimiz biliyoruz ”

ABD'deki Hakan Atilla davasına da değinen Başbakan Yıldırım, “Bize hukuk devleti dersi vermeye kalkanların bir hukuk, yargı tiyatrosu oynadıklarını da hatırlatmak isterim. Sanıkken tanık oluyor, onunla da kalmıyor telkinde bulunuyorlar, 'Yalan söylersen, hükümetle iş birliği yaparsan cezandan muaf olursun'. Bunun anlamı, 'Türkiye'ye karşı bizim bir planımız var. O planı hayata geçireceğiz, sen de bu konuda yardımcı ol'. Bunun başka bir izahı yoktur. ” diye konuştu.

Türkiye'ye, milletin sağduyusuna güvendiklerini belirten Yıldırım, “Bu zor durumları da hep beraber dayanışma içinde inşallah aşacağız, bundan da hiçbir şüpheniz olmasın. ” dedi.

Başbakan Yıldırım, Türkiye'yi demokrasisi günden güne gelişen, insan hakları ve özgürlüklerin geliştiği bir ülke olarak nitelendirerek, şöyle devam etti:

“Türkiye'yi 15 Temmuz ve sonrasında yaşanan olaylara göre değerlendirmek büyük bir haksızlıktır. Olağanüstü şartlardan geçiyoruz, bunu hepimiz biliyoruz. Bu darbenin içinde olanların davası nihayetlenme noktasına gelmiştir. Bunlar sonuçlandığında bu şehitlerin yakınları, bu gaziler, akrabaları bu alçaklığın karşılıksız kalmayacağını gördükten sonra tabii ki normalleşme sürecine de süratle geçmiş olacağız. Onun için bu durumun geçici bir durum olduğunu hepimiz biliyoruz.

Şartların olağanüstü olması bizim hayatın normal akışından sapmamıza da sebep olmamıştır. İlk günden itibaren ekonomimiz tıkır tıkır işlemeye devam etmiştir, yargı sistemiyle ilgili sorunlarımız vardır ama insanın olduğu yerde sorunlar da vardır. Bunun da daha çok çalışarak, insan kaynak-kapasitemizi artırarak üstesinden geleceğiz. Nihayetinde bu ülke yargısıyla, ordusuyla, bürokrasisiyle, iş alemiyle bu ülkenin insanlarından oluşuyor. Yapılan her şey bizim ülkemizin bireyleri, bizim ülkemizin insan kaynak ve kapasitesiyle oluyor. Zayıf, eksik yönlerimizi biliyoruz ve bu yöndeki çalışmalarımıza da hız kesmeden devam ediyoruz, edeceğiz. ”

– “Türkiye serbest ekonomiye sahip bir ülke ”

“Sorunları olmayan ölüler ile delilerdir ” sözünü anımsatan Yıldırım, sorunların olabileceğini ancak önemli olanın sorunların üzerine kararlı şekilde gitme ve çözme iradesi olan siyasi erkin, güçlü yönetimin, istikrarın varlığı olduğunu vurguladı.

Bunların hepsinin Türkiye'de olduğunu anlatan Başbakan Yıldırım, “Yaşanan bunca olağanüstü hadiselere rağmen Türkiye büyüme, gelecek hed
eflerinden zerre kadar taviz vermeden yoluna devam ediyor. ” diye konuştu.

Yıldırım, Türkiye'nin serbest ekonomiye sahip olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Türkiye serbest ekonomiye sahip bir ülkedir. İş adamlarımız istediği kadar içeride, dışarıda yatırımını yapabilir, kaynağını da dışarıda da içeride de yatırabilir. Bunda hiçbir problem yok. Nitekim son yıllarda dışarıda yatırım yapan iş adamlarımız var. 20-30 milyar doları bulan yatırımları olan iş adamlarımız var. Nasıl yabancıların burada yatırım yapmasını istiyorsak bizim iş adamlarımız da dışarıda yatırım yapabilir. O dışarıda yatırım yapanların Türkiye'nin ihracatına katkıları var. Dışarıda yatırım yapanların ihracatımıza net katkısı 7 milyar dolar. Bunu gözardı edemeyiz. Ne oluyor? Bize göre daha gelişmiş ülkeler ne diyor, 'Bizde yatırım yapın, avantajlı olabilmek, pazara daha yakın olabilmek için'. Bizim firmalarımız da gidiyor başka ülkede yatırım yapıyor, maliyetlerin daha sürdürülebilir, kontrol edilebilir olduğu ülkelere yatırım yapıyor. Dolayısıyla bunda yanlış bir şey yok. İş adamlarımız, iş camiamız her zaman gerek içeride gerek dışarıda iş planlarını, gelecek kararlarını rahatlıkla verebilirler ama ülkemiz iş alemimiz için çok cazip imkanlar sunuyor, sunmaya devam edecek. ”

İş adamlarına yönelik cazip imkanlara, verilen teşviklere dikkati çeken Yıldırım, “2017'nin ilk 11 ayı içinde 6 bin 899 teşvik belgesi düzenlendi. Bu bugüne kadar ulaşılan en yüksek sayı. Miktar ne kadar? Vadedilen miktar 168,9 milyar lira. Yani iş adamlarımız Türkiye'nin çeşitli yerlerinde yatırım yapmak için 169 milyarlık teşvik belgesi almışlar. Bu teşvik hayata geçtiğinde 102 bin vatandaşımıza doğrudan iş sağlanacak. ” ifadelerini kullandı.

– “Yarınımız bugünden güzel olacak ”

Yıldırım, 2017'de istihdam, yatırım ve belge adedi konularında tarihi yatırımların yaşandığını kaydeden Yıldırım, sözlerini şöyle tamamlandı:

“Bu dönem düzenlenen teşvik belgelerinde bir önceki yılın aynı dönemine göre adet bazında yüzde 48, yatırım bazında da yüzde 81 artış, istihdam bakımından yüzde 61'lik bir artış sağlandı. Bunun tercümesi, anlamı kısacası budur. Moral bozmaya gerek yok, yarınımız bugünden güzel, geleceğimiz çok daha iyi olacak. Bunu bu ülkenin başbakanı olarak değil bir vatandaşı olarak da ifade ediyorum. Gerek faiz gerek enflasyonda yaşadığımız bu durumun geçici bir durum olduğunu ve her şeyin kısa sürede normale döneceğini de düşünüyorum. ”

Başbakan Binali Yıldırım, konuşmasının ardından bir süre TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi üyeleriyle görüştü.

(Bitti)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?