“Türkiye İnovasyon Haftası” Adana etkinliği

ADANA (AA) – Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “1,5 dorlalık kilogram başı ihracat fiyatımızı en az Güney Kore seviyesine çıkartmak zorundayız. Yani 2,5 doların üzerine, 3 dolara çıkarmamız gerekiyor.” dedi.

Zeybekci, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından Adana Sanayi Odası (ADASO) ve Akdeniz İhracatçı Birliklerinin (AKİB) ev sahipliğinde, Ekonomi Bakanlığı, Adana Büyükşehir Belediyesi, Çukurova Kalkınma Ajansı desteğiyle bir otelde düzenlenen “Türkiye İnovasyon Haftası” Adana etkinliğinin ikinci günü açılışında konuştu.

Türkiye’nin 1981’deki toplam dış ticaret hacminin 4,5 milyar dolar olduğunu anlatan Zeybekci, bu rakamın 450 milyar dolara yükseldiğini ifade etti.

O dönemdeki 2 milyar dolarlık ihracatın bugün 150 milyar dolara geldiğini dile getiren Zeybekci, “Bu bir Türk mucizesiydi ama buraya kadar. 1,5 dolarlık ihracat kilogram fiyatıyla gidebileceğimiz yerine hepsi bu kadar. Hadi 150, 170 olur. Çok zorlarsak 180-190-200 olur ama 210 bu mantıkla, bu altyapıyla, bu teknolojiyle, bu dizaynla, bu tasarımla olmaz. Ham maddesine, teknolojisine, dizaynına, tasarımına ve patentine başkalarının sahip olduğu, finansmanının başkalarına bağlı olduğu, tüketim alışkanlıklarının başkaları tarafından belirlendiği, dağıtım ve tüketim kanalları başkaları tarafından kontrol edildiği bir dünyada, Türkiye ‘fasoncu’ olarak bu mucizeyi gerçekleştirdi. Bundan sonrası için ikinci aşamaya geçmek zorundayız.” değerlendirmesinde bulundu.

– “Kilogram başı ihracatımızı arttırmalıyız”

“1,5 dolarlık kilogram başı ihracat fiyatımızı en az Güney Kore seviyesine çıkartmak zorundayız. Yani 2,5 doların üzerine, 3 dolara çıkarmamız gerekiyor.” diyen Bakan Zeybekci, şöyle devam etti:

” Ya da Japonya ve Almanya seviyesine, 4 dolara çıkarmamız gerekiyor. Bunu yapmanın da yolu belli. Burada siyaset yapacak olursam, şöyle bir şey söylerim ve bunun takdirini de alırım. Türkiye olarak biz son 13 yılda, Ar-Ge’nin milli gelirden almış olduğu payı, milli gelir 3 kat artmasına rağmen 0,4’ten, yani yüzde yarımın altından yüzde birin üzerine çıkardık. Bu, tam anlamıyla 7 kat reel artış demektir. Bu alkışı hak etmiyor mu? Övünmemiz lazım ama dönüp baktığımız zaman başka ülkelere, bundan 20-25 sene önce bizim geçtiğimiz yerlerden geçen Güney Kore’nin bugünkü mesafesi yüzde 3’ün üzerinde. Yani Ar-Ge’nin milli gelirden aldığı pay, yüzde 3’ün üzerinde. Japonya ve Almanya yüzde 4 seviyesinde. İskandinav ülkelerinde bu yüzde 4’ün de biraz üzerinde. Yani yüzde 1 ile büyük mesafe katetmişiz ama ötekini kıyasladığımız zaman yeterli değil.”

– “Vergi gelirlerinin 3’te 1’ini eğitime harcıyoruz”

Zeybekci, şu anda vergi gelirlerinin 3’te 1’ini eğitime harcadıklarını, bunun OECD ülkelerinin ortalamasının üzerinde olduğunu aktardı.

Hükümet olarak bu anlamda övünmekte haklı olduklarının altını çizen Zeybekci, “13 yılda Türkiye’nin toplam nüfusunun ortalama eğitim süresini 4 yıldan 8 yıla çıkardık. Bu da bir Türk mucizesidir. İnanılmaz bir başarıdır ama dönüp baktığım zaman, AB ortalaması 12 yıla yakın. Güney Kore’ye gidiyorum tekrar, 12,5 yıl. Bunları moral bozmak için söylemiyorum. Çok çalışmamız gerekiyor.” diye konuştu.

– “Bu millet büyük ve eli öpülesi bir millet”

Türkiye’nin yaklaşık 3 milyon Suriyeliyi barındırdığını anlatan Zeybekci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“3 milyon kardeşimize, mülteciye, muhacire kucağımızı ve ülkemizi açarken, bu millet büyük ve eli öpülesi bir millet. 3 milyon misafir geliyor bu ülkeye, bir tek bile nefret söylemi, gösterisi ‘bunların ne işi var burada?’ diyen yok. Birkaç kötü örnek olabilir, onların da soyuna bakmak lazım. Birilerinin bu coğrafyalarda, ellerindeki o menfaat kalemleriyle yeniden harita çizerkenki öncelikleriyle bizim önceliklerimiz farklı. Biz ‘kültür coğrafyası’ dediğimiz bu coğrafyada, ecdadın bize bıraktığı emaneti ve misyonu da asla üzerimizden atamayız. ‘Görmedik, tanımadık, bilmedik’ diyemeyiz. Biz oralarda olmak zorundayız. Ayrıca benim öz vatanıma her türlü tehdidin geldiği coğrafyada o. Başkalarının orada bulunmasının tek sebebi var, enerji, ham madde, geleceklerini garanti altına almak için kafalarında yarattıkları o inovasyonları, planları orada uygulamakla meşguller. Biz başka sebeplerden oradayız.”

– Orta gelir tuzağı

Bakan Zeybekci, geleceğin ekonomisinin Türkiye açısından tam bir ayrım noktasında olduğunu belirterek, “Şu anda ‘orta gelir tuzağı’ denen yerdeyiz. 10 bin dolarlık milli gelir, 150 milyar dolarlık ihracatın olduğu yerde son 5 seneden beri dönüyoruz. Çok açık ve net bir mesaj var, ya buralarda dönersin sonra da aşağıya doğru gidersin, ya da bu fasit daireyi kırıp Türkiye olarak 11-12-15-20-25 bin dolarlık milli gelir seviyesine doğru, ya da 200-250-300-500 milyar dolarlık ihracat seviyesine doğru yelken açarız. Bunun da tek bir yolu var. Kontrol etmediğimiz, egemen olmadığımız alanlarda egemen olmak. Egemenlik derken, coğrafi anlamda değil, bilim, sanayi, ekonomi, finans, tasarım, dizayn anlamında söylüyorum. Bunları yaparsak ancak oralarda olabiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.

Eğitimin önemine değinen Zeybekci, “Burada şu hataya düşmeyeceğiz. Ekonomi Bakanı olarak, şahsi fikrim olarak söylüyorum. Belki eleştirilebilecek bir alandır burası. Şuna asla müsaade etmeyeceğiz, üniversitelerimizde milyonlarca gencimizi okutup ondan sonra bu ülkenin gençlerini 4-5 milyon, KPSS ile devlete gözünü dikmiş bir anlayış asla ve asla başarılı olmayacaktır.” şeklinde konuştu.

– “Ne yapacaksak özel sektör eliyle yapmak zorundayız”

“Ülke olarak kendi devlerimizi yaratmak zorundayız. Her ne yapacaksak özel sektör eliyle yapmak zorundayız. Her gün, bir önceki günden yine özel sektör eliyle üretmek zorundayız.” ifadesini kullanan Zeybekci, şunları kaydetti:

“Seçimler yaklaştığı zaman, ‘Onlar ne veriyorsa 5 fazla benden’ diyen zihniyeti, artık tarihin derinliklerine gömmek zorundayız. Her şeyi doğrusuyla, açıklığıyla tartışabilmemiz lazım ama şimdi yeri ve zamanı değil. Siyasette de inovasyonla Türkiye, her seçime giderken ağzı yüreğine gelmemeli. Acaba nasıl bir yapı çıkacak ortaya? Bu çok kolay. Milli irade… Gerçek iradenin sahibi olan millet, seçime giderken şenlik havasında gitmeli, o seçimin sonucu garanti olmalı, böyle bir sistem var zaten. Kim gelirse yüzde 51 ile gelecek, tek seçenek. 5 yıl boyunca da ‘acaba şu olur mu, bu olur mu?’ gibi tereddüt asla…”

– “2017 tasarruf yılı olacak”

Bakan Zeybekci, Türkiye’nin siyasette inovasyona ihtiyacı olduğunu, önemli günler yaşandığını aktararak, “7 Haziran ve 1 Kasım seçimleriydi, 100 binlerce, milyonlarca yeni kamu kadroları, kimin malını kime veriyorsunuz? Yörüğün sürüsünden adak yapıyorsun, yörüğe sordun mu? Millete sordun mu? Manşetlere çıkmamak için bu konuyu fazla götürmeyeceğim. Biliyorum direkt başka yere gidecek. Milletimiz de sandığa gidiyor dersini veriyor. Elindeki silah o.” şeklinde konuştu.

“Millete hizmetçilik” yapacak kamu kadroları oluşturacaklarını vurgulayan Zeybekci, “Bunun ilk örneğini inşallah 2017 bütçesinde ve Orta Vadeli Program’da da ortaya koyduk. Kamu alımlarında milletin gözüne bakacağız. Milletin buna ihtiyacı var mı yok mu? Milletin imkan ve kaynakları bu anlamda yeterince var mı yok mu ona bakacağız. 2017’de bu anlamda bir tasarruf yılı olacak.” dedi.

(Bitti)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?