“Temmuzda Kar Satmak: Türk Kültür ve Edebiyatında Mizah” paneli

İSTANBUL (AA) – Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) Edebiyat Fakültesi’nce düzenlenen “Temmuzda Kar Satmak: Türk Kültür ve Edebiyatında Mizah” panelinde, edebiyat ve musikide mizah anlayışı ele alındı.

FSMVÜ Üsküdar yerleşkesinde düzenlenen panele konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Nihat Öztoprak divan edebiyatında, Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk yeni edebiyatta, Yrd. Doç. Dr. Türkan Alvan ise musikide mizah anlayışını değerlendirdi.

Panelde konuşan Öztoprak, son dönemlerde mizaha ihtiyaç olduğunu düşündüğünü belirterek, mizahın bir dilin zenginliğini gösteren unsurların başında geldiğini anlattı.

Türkçe’nin de zengin yapısından dolayı mizaha uygun olduğunu dile getiren Öztoprak, şöyle devam etti:

“Özellikle yazılı metinlerin başlangıcından itibaren, metinlerimizde mizah mevcuttur. Klasik Türk edebiyatındaki mizah anlayışıyla günümüz mizah anlayışı arasında farklar var. Klasik edebiyatımızda, kelimeye dayalı, güldürürken düşündürmeye dayalı bir mizah anlayışı vardır. Güzel olan insandan çıkan her şey güzeldir, anlayışı vardır. Klasik edebiyatta şairler nükteli beyitler söylerlerken, İslam’dan referans alırlar. Kuran’da ve hadiste mizahla ilgili bir yasaklama olup olmadığına bakarlar.”

Öztoprak, Klasik Türk edebiyatında, “Yalan olmamak şartıyla şaka yaparım” hadisinden yola çıkan bir mizah anlayışı olduğunu vurgulayarak, “Mizahla ilgili kitapların başında özellikle Peygamber efendimizin mizahla olan ilişkisi önce anlatılır, buna dayalı olarak da mizahi metinler oluşturulur. En önemli dayanakları olarak Peygamberimize gelen bir yaşlı kadının ‘Ya Resulullah benim için cennnete girmem hususunda dua eder misin?’ diye sorduğunda ‘Kusura bakma yaşlılar cennete giremez’ diyerek cevapladığı ve kadının üzüldüğü, fakat ardından kadına ‘O cennete girecek fakat ama olarak girmeyecek’ diye haber gönderdiği anlatılır.” diye konuştu.

Türk edebiyatında hem yazılı hem de sözlü olarak mizahın bulunduğunu, son dönemde ise mizahın çizgiyle devam ettiğini kaydederek, “Günümüzdeki mizahta seviyesiz bir anlayışa doğru gidildiğini görüyoruz. Mizahın seviyeli olması, çok önemlidir. Mizah, dilin zirvesidir. Yeterli birikimi olmayan dillerde mizah yoktur.” ifadelerini kullandı.

– Alvan: “Şiir ve musiki asırlardır, helallik ve haramlık noktasında bir mücadele vermiştir”

Musikide mizah anlayışını ele alan Yrd. Doç. Dr. Türkan Alvan da mizahın güldürürken düşündürmesi açısından Türk edebiyatında ciddi bir yer tuttuğunu anlattı.

Mizahın ciddi bir iş olmasının insanın zeka seviyesiyle alakalı olduğuna işaret eden Alvan, “İnsanları küçük düşürmenin mizah olduğunu zanneden bir kitle var. Aynı zamanda kendi görüşünü empoze etmek için mizahı kullananlar var ancak mizahın, kendine dışarıdan bakabilmek için kullanılması gerektiğini bilen insanlar da var.” dedi.

Eskilerin mizaha latife ve hiciv olarak baktığına dikkati çeken Alvan, “Latife, insanların gönlünü hoş tutmak için yapılan bir mizah sanatıdır. Hiciv ve taşlama ise halka hizmet etmek amacıyla yapılır. Çünkü bu sanat ‘kral çıplak’ demek için yapılır.” değerlendirmesini yaptı.

Eskiden çok iyi bir musikişinas olan bir sanatçının aynı zamanda şair olduğunu söyleyen Alvan, “Şiir ve musiki asırlardır, helallik ve haramlık noktasında bir mücadele vermiştir. Günümüzde hala bu tartışmalar devam ediyor. Musikişinaslar ve şairler, kendilerine karşı çıkan zahitlere mizahi dille cevap vermeye çalışmışlardır. Bu haliyle ortaya daha ilginç ifadeler çıkmıştır. Küçük bir anektod anlatmak istiyorum. Kethüdazade’ye bir gün Tamburi Zeki Mehmed Ağa ziyarete gelir. Hacca gideceğini ve saza tövbe edeceğini söyler. Kethüdazade de ‘Evladım çal, böyle çaldıktan sonra Arafat’ta bile çalsan bir şey olmaz.’ demiştir.” diye konuştu.

– Çoruk: “Mizah, aynı zamanda bir eleştiri aracıdır”

Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk da hicvin çok ağır kelimelerle yapılan bir mizah türü olduğunu söyleyerek, “Modern edebiyatta mizah anlatım tekniklerinden biri olmuştur. Örneğin; Şair Eşref, Neyzen Tevfik, Ziya Paşa ve Namık Kemal gibi isimler, modern edebiyatta hicvin temsilcilerinden kabul edilir. Mizah sadece güldürme amaçlı yapılan bir sanat değildir, bir eleştiri aracıdır da. Modern dönemde modernliğin kendisi bile mizahla eleştirilir.” dedi.

Bir mizah tekniği olarak parodi tekniği üzerine konuşan Çoruk, “Parodi, bir esere aynı biçimde ve mizahi bir üslupla yazılmış nazireye denir. Parodi bir diğer anlamıyla bir eserin yapısını değiştirmeden alay etmektir. Edebiyatımızda pek çok ünlü isim yetişmiştir. Fazıl Ahmet en önemli temsilcisidir. Pek çok yazarı bu yolla eleştirmiştir. Abdülhak Hamit’in Makber metnini de değiştirerek, alay etmiştir. Mizah sadece güldürmek için değil, bu haliyle metne olan saygıyı da azaltma aracı olarak kullanılır.” şeklinde konuştu.

Panelde, Prof. Dr. M. Fatih Andı da konusu edebiyat olan karikatürlerinden bir seçki paylaştı.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?