“Suriye’deki kriz Obama’nın peşini bırakmayacak”

WASHINGTON (AA) – HAKAN ÇOPUR – ABD Başkanı Barack Obama’nın Suriye politikasını farklı açılardan eleştiren uzmanlar, terör örgütü DAEŞ’in, Washington’ın Suriye krizini ele almadaki başarısızlığının doğrudan sonucu olduğunu belirtiyor.

Geçtiğimiz günlerde “Suriye’de Esed’i askeri yollardan devirmeyi hiçbir zaman planlamadık” açıklaması yapan Obama, Ortadoğu politikalarıyla yeniden gündeme geldi.

Suriye konusundaki pozisyonu “belirsiz” olmakla eleştirilen Obama yönetimi, 2014 yılı yaz aylarından itibaren yükselişe geçen DAEŞ’le mücadeleyi birinci önceliği olarak açıkladı ve Esed rejimiyle ilgili “kaygılar”, listenin ikinci sırasına iniverdi.

Konuyla ilgili AA’ya değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, Obama’nın Suriye politikasının belirsizliklerle dolu ve etkisiz olduğuna, buna mukabil askeri müdahale yolunu seçen Rusya ile İran’ın ülkedeki güç dengesini Esed lehine değiştirdiğine işaret ettiler.

Denver Üniversitesinde uluslararası ilişkiler profesörü ve Ortadoğu Çalışmaları Merkezinin başkanı olan Nadir Haşimi, AA muhabirine, Obama yönetiminin Suriye’deki krizi ele alma biçiminin, bu ülkedeki iç savaşta yüzbinlerce insanın hayatını kaybetmesinin önemli sebeplerinden biri olduğunu söyledi.

– “Obama’nın Suriye politikası, 20 yıl önce Clinton’ın Bosna için uyguladığı politikayı hatırlatıyor”

Sözlerine, “Obama’nın Suriye politikası, bana 20 yıl önce Başkan Bill Clinton’ın Bosna için uyguladığı politikayı hatırlatıyor.” diyerek başlayan Haşimi, Güneydoğu Avrupa’da soykırımlar eşliğinde eşliğinde ülkeler istikrarsızlaşırken savaşın ilk 3 yılında dönemin ABD Başkanı Clinton’ın, Obama’nın Suriye bağlamında bugün kullandığı argümanı kullandığına, “Bu ülkelerdeki sorun dışarıdan bir güç ile çözülemez. Askeri müdahalede herhangi bir Amerikan çıkarı yoktur. Dolayısıyla yapılması gereken şey çatışmayı çevrelemektir.” yaklaşımını benimsediğine dikkati çekti.

Clinton’ın Bosna’da soykırım olunca fikrini değiştirdiğini, ancak 3 yıl geç kaldığını dile getiren Haşimi, “Obama da şimdi benzer bir şeyi yapıyor. Suriye konusunda hemen her durumda kolay olan yolu seçti. Suriye’de çatışmadan kaçıp onun ortadan kaybolmasını ümit etti. Ancak biz her geçen ay ve yıl Suriye’deki durumun daha da kötüye gittiğini gördük.” şeklinde konuştu.

– “Uluslararası toplumun Suriye’deki krizi ele almadaki başarısızlığının sonucu DAEŞ krizidir”

Haşimi, “En başından itibaren uluslararası toplumun Suriye’deki krizi ele almadaki başarısızlığının doğrudan sonucu, bugün yaşadığımız DAEŞ krizidir.” sözleriyle Suriye’deki boşluğa işaret etti.

Bugün gelinen noktada Obama’nın kendisini Suriye konusuna daha fazla dahil olmaya mecbur hissettiğini ifade eden Haşimi, “Obama krizin sebepleriyle değil DAEŞ’le uğraşıyormuş gibi yapıyor.” dedi.

Haşimi şunları kaydetti:

“Bundan 20 yıl önce nasıl Bosna ve Ruanda’daki katliamlar Clinton yönetiminin peşini bırakmadıysa, Suriye’deki kriz de görevinden ayrıldıktan sonra Obama’nın peşini bırakmayacak. Bazı şeyleri zamanında yapmış olsalardı durum farklı olabilirdi. Sonuçta yüzbinlerce insan hayatını kaybetti.”

Obama yönetiminin Suriye halkına “cesaret veren sözlerden” başka bir şey sunmadığını belirten Haşimi, “2011 yılında Obama, ‘Esed gitmeli’ dedi ve bu cümleyi birçok kez kullandı. Ancak Obama sadece konuşurken Rusya ve İran aktif bir biçimde Suriye’ye müdahale etti.” ifadelerini kullandı.

Bu müdahaleler sonucunda Esed’in hayatta kaldığını ve görevine devam ettiğini anlatan Haşimi, sonuçta sahada Esed ile muhalifler arasında temel anlamda bir güç dengesi farkının ortaya çıktığına işaret etti.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Ortadoğu Enstitüsü (MEI) uzmanlarından Murhaf Jouejati, Obama yönetiminin Suriye’de belirgin bir başarısızlık gösterdiğini ifade etti.

– “Obama’nın, eğer varsa, Suriye politikası tamamen bir başarısızlıktır”

“Obama’nın, eğer varsa, Suriye politikası tamamen bir başarısızlıktır.” diyen Jouejati, Obama’nın “Kimyasal silah kırmızı çizgimizdir” açıklaması ve Esed’in 2013 yazında kimyasal silah kullanarak bu çizgiyi ihlal etmesinden önce ABD’nin Esed rejimini devirebilme imkanının olduğuna vurgu yaptı.

“Bunu yapmak için ABD’nin kara birliği göndermesine gerek yoktu, ılımlı muhalif grupları destekleyerek bunu gerçekleştirebilirdi.” şeklinde konuşan Jouejati, o dönemde DAEŞ ve Nusra Cephesi’nin henüz mevcut olmadığını, Rusya ile İran’ın henüz askeri anlamda bir müdahalede bulunmadığını ve Hizbullah’ın da Esed rejimine destek vererek çatışmaya dahil olmadığını anlattı.

Suriye’deki ayaklanmayı “vahşi ve yozlaşmış bir rejim ile özgürlük ve onur adına ayaklanmış halk arasındaki bir karşılaşma” olarak tanımlayan Jouejati, “Obama yönetimi Suriye’de hiçbir şey yapmadığı gibi, Rusya ve İran gibi Esed destekçisi ülkelerin rahatlıkla buraya müdahale edebileceklerini gösterdi.” ifadelerini kullandı.

Sonuç olarak Esed güçlerinden boşalan yerleri DAEŞ’in doldurduğunu kaydeden Jouejati, 6. yılına giren iç savaşta ülkenin harap edildiğini ve nüfusun yarısının yerinden olduğunu vurguladı.

Jouejati, “Obama yönetiminin Suriye’deki ayaklanmanın ilk safhalarında güç kullanmaya ihtiyacı bile yoktu. Sadece rejimi güç kullanmakla tehdit edebilir ya da ılımlı Özgür Suriye Ordusu’na destek verebilirdi” dedi.

Obama’nın son günlerde “Esed rejimini askeri yollardan devirmek gibi bir planımız hiç olmadı.” şeklindeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine Jouejati şunları söyledi:

“Obama, (Suriye’de) diplomasinin çalışacağına nasıl kanaat getirdi orası meçhul. Açık olan şey, düşebilme ihtimalinin olduğu dönemde Esed rejiminin, Batı’nın askeri olmayan desteğini aldığıdır.”

– “Obama’nın Suriye politikası ‘bilinçli’ bir tercih”

Smith College’da Ortadoğu profesörü olan ve bir dönem, Esed sonrası geçiş sürecine ilişkin planlamalar yapmayı amaçlayan “Sonraki Gün Projesi” (The Day After Project) kapsamında görev yapan Steven Heydemann ise AA’ya yaptığı değerlendirmede Obama’nın Suriye politikasının “bilinçli” bir tercih olduğuna vurgu yaptı.

“Rusya ve İran’ın doğrudan müdahil olduğu bir ortamda ABD’nin asker kaybetmemek için Suriye’den uzak durduğu” şeklindeki yaklaşımın sorulması üzerine Heydemann, “Bu bir başarısızlık değil, bilinçli bir tercih.” dedi.

“Esasen Obama, teknik anlamda haklı: ABD hiçbir zaman Esed’in silahlı yöntemlerle indirilmesini desteklemedi.” diyen Heydemann, Washington’ın, bazı silahlı muhalif güçlere destek vererek Esed’in görevinden uzaklaştırılmasını sağlamaya yönelik adımlar attığını belirtti.

Bu adımların da amacının üzerinde müzakere yapılan barışçıl bir geçiş süreci olduğunu kaydeden Heydemann, “Obama, Suriye’de siyasi bir geçiş süreci için daha fazla şey yapabilirdi, bu amaca ulaşmak için yeterli kaynakları sağlamada başarısız oldu.” ifadelerini kullandı.

Suriye Siyasi Araştırma Merkezinin şubat ayında yayımladığı rapora göre iç savaşta 470 bin kişi hayatını kaybetti, 1,9 milyon kişi de yaralandı. Şubat başında Cenevre’de başlayan barış görüşmeleri kapsamında “çatışmaların durdurulması” anlaşması yürürlüğe girerken Esed rejimi birçok bölgede saldırılarına devam ediyor.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?