Sultanahmet Camisi'nin 400 yıllık su kanalı ıslah ediliyor

İSTANBUL (AA) – SİBEL KURTOĞLU – Sultanahmet Camisi'nin restorasyonu sırasında, şadırvan ve caminin fil ayaklarında bulunan çeşmelere yüzyıllar önce temiz su akışı ve kirli suyun tahliyesini sağladığı belirlenen kanallar yıllar içinde oluşan balçıktan temizlenerek, eski fonksiyonuna kavuşturulacak.

Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce, Osmanlı mimarisinin ilk ve tek 6 minareli camisi olarak İstanbul'un siluetine katkı sunan, içindeki 21 bin 43 İznik çinisiyle yabancıların “Blue Mosque ” diye tanımladıkları Sultanahmet Camisi'nin 6 Temmuz 2017'de başlanan restorasyonu, hayırsever iş insanı Mehmet Yıldız'ın sponsorluğunda devam ediyor.

Camide, içine kurulan çelik çalışma platformları sayesinde her gün yaklaşık 30 bin turistin ziyareti ve ibadeti de devam edebiliyor.

İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürü Mürsel Sarı, caminin tarihi ve restorasyon çalışmaları hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

14. Osmanlı padişahı Sultan 1. Ahmet tarafından 1617'de mimar Sedefkar Mehmet Ağa'ya yaptırılmaya başlanan ve 7 yıl gibi bir sürede ibadete açılan Sultanahmet Camisi'nin, İstanbul ve Türkiye'nin en önemli camilerden biri olduğunu vurgulayan Sarı, ana kubbesi 43 metre yüksekliğinde ve 23,5 metre çapında olan caminin imareti, medresesi, hamamı ve diğer yapılarıyla külliye şeklinde inşa edildiğini anlattı.

Caminin içinin çok mahirane yerleştirilen 260 pencere sayesinde ferah bir yapıya büründüğünü dile getiren Sarı, pencerelerin yerleştiriliş şeklinden dolayı büyük kubbenin havada asılı gibi durduğuna dikkati çekti.

Batılıların bu camiye “mavi cami ” anlamında “Blue Mosque ” dediğini hatırlatan Sarı, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu cami emsallerinin hiçbirinde olmadığı kadar aydınlık ve ferahtır. Üç sıra halinde duvarlarda yarım, merkezi ve köşe kubbelerinin kasnaklarında açılmış sayısız pencereden ışık alan caminin, duvarlarını kaplayan çini ve kalem işi süslemelerindeki hakim renk olan mavi, camiye bu ismin verilmesine neden olmuştur. Sultanahmet Camisi'nde İznik ve Kütahya atölyelerinde 16. yüzyıl sonu ve 17. yüzyıl başı ürünleri olarak 21 bin 43 çini kullanılmıştır. Beyaz zemin üzerine çeşitli renklerle meydana getirilen panolardaki selviler, laleler, sümbüller, nar çiçekleri, Rumiler, üzüm salkımları camideki güzelliği sağlayan ve ancak Türk çiniciliğine mazhar olan varlıktır. Camide 50'den fazla muhtelif desende çini bulunmaktadır. ”

– “Bütün giderleri iş adamımız karşılıyor ”

Camide yıllar içerisinde dış etkenler ve malzemenin yorulması nedeniyle bazı hasarlar oluştuğunu, bu nedenle geçmiş yıllarda çeşitli restorasyon çalışmaları yürütüldüğünü anlatan Sarı, bunlardan en kapsamlısının 6 Temmuz 2017'de başlandığını hatırlattı.

Mürsel Sarı, bir yılı aşkın süredir çalışmaların devam ettiğini belirterek, “Konu Sultanahmet olunca çok titiz davranmak, itinalı çalışmak gerekiyor. ” dedi.

Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak birçok selatin caminin restorasyonunu tamamladıklarını ya da tamamlamak üzere olduklarını ifade eden Sarı, “Beyazıt Camisi inşallah ramazan ayına yetişecek. Yeni Cami ve Rüstem Paşa Camisi'nde çalışmalar sürüyor. Sultanahmet Camisi ile selatin camilerinin finalini yapıyoruz. Restorasyon çalışmalarını Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün öz kaynaklarıyla yürütüyoruz. Fakat Sultanahmet Camisi olunca bir hayırseverimiz buranın tüm restorasyon giderini karşılamak istedi, biz de seve seve kabul ettik. Onun sponsorluğunda, bütün giderleri o iş adamımız karşılıyor. ” diye konuştu.

– Restorasyon, ziyareti ve ibadeti engellemiyor

Her selatin camide olduğu gibi burada da bilim kurullarıyla çalıştıklarını dile getiren Sarı, şunları kaydetti:

“Burada çalışmalar devam ederken, ibadeti aksatmamamız, yerli ve yabancı turistlerin ziyaretlerine engel olmamamız gerekiyordu. Caminin içine 8 metre yüksekliğinde bir platform kuruldu, onun üzerinden de kubbeye ulaşmak için 35 metre var. Platformun kurulması, 2 ay hummalı çalışmayla ramazan öncesi tamamlandı. Turistlerin camiye ulaşması için tüneller hazırlandı. Bu şekilde hem ibadet aksamıyor hem de turistler ziyaret edebiliyorlar. ”

– “Bir insanın zor girebileceği kanal balçıktan temizlendi ”

Restorasyon kapsamında, dış avlu genelinde görülen su tahliye sorununa ilişkin tespitler yapıldığına dikkati çeken Sarı, cami inşa edilirken yapılan bu sistemin şadırvan ve caminin içindeki iki fil ayağında bulunan çeşmelere temiz su akışı ve kirli suyun tahliyesini sağladığını düşündüklerini söyledi.

Kanallar konusunda net bilgiye ulaşabilme adına çalışmalara başladıklarını dile getiren Sarı, “Bunlar belgelendirildi, İSKİ'nin kameralarıyla görüntülemeleri yapıldı. Ayasofya tarafındakiler temizlendi. Bir insanın zor girebileceği, yer yer 1,5 metre yüksekliğe ulaşan kanalda yoğun atıklar vardı, buralar balçıktan temizlendi. Diğer taraflar da temizlenecek. İnşallah bu sorun da esaslı bir şekilde çözülmüş olacak. ”

– 2 minare daha sökülecek

Mürsel Sarı, caminin 6 minaresiyle diğerlerinden ayrıldığını ifade ederek, restorasyon kapsamında minarelerin statik ölçümlerinin de yapıldığını ve 4'ünün sökülerek yeniden örülmesine karar verildiğini söyledi.

Bugüne kadar bir minarenin sökülüp yeniden örüldüğünü hatırlatan Sarı, üçüncü şerefeye kadar sökülen diğer bir minare üzerindeki çalışmaların devam ettiğini anlattı.

Cami içinde orijinal kalem işlerine ulaşmak ve çimentonun uzaklaştırılması amacıyla sıva raspası çalışmalarının devam ettiğini belirten Mürsel Sarı, “Ana kubbede sıva raspaları tamamlanmak üzere. Avlunun güneybatı tarafındaki sıva raspalarının yapılması, kubbelerin kurşunla kaplanması işleri devam ediyor, çalışmalar planlanan şekilde sürüyor. Dönem dönem burada yapılan restorasyonlarda orijinallerin üzerine taklitler yapılmış ama biz 5-6 kat sıva raspası yaparak orijinal kalem işlerine ulaşıyoruz. Bunları projelendirip kurul kararı doğrultusunda çalışmalara devam edilecek. ”

Sarı, kündekari kapılar ve kepenklerin bahçeye kurulan atölyede onarıldığını belirterek, caminin içindeki çinilerin onarımına ise kubbedeki çalışmalar sona erdiğinde başlanacağını söyledi.

İstanbul Vakıflar Bölge Müdürü Mürsel Sarı, restorasyonun 4 yıl içinde bitirilmesinin hedeflendiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Eski eserlerde bu hedefe uymak pek kolay olmayabiliyor. Bir proje ortaya koyuyorsunuz ama örneğin kubbeyi açtığınızda, kurşunları kaldırdığınızda hiç tahmin etmediğiniz çatlaklarla karşılaşabiliyorsunuz. Kalem işlerinde olduğu gibi ön gördüğünüzün dışında bir veriye ulaşırsanız, tekrar belgelendirip kurul kararı süreçleri başlıyor, bunlar da uzun süreler. Öngördüğünüz süreler eski eserlerde sapabiliyor, bunu da dikkate almak gerekiyor. ”

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?