“Saraybosna düşseydi, Bosna Hersek de düşerdi”

SARAYBOSNA (AA) – DEJAN MAKSIMOVIC – Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’yı 2 Mayıs’ta abluka altına almak için operasyon başlatan Sırp askerlerine karşı savaşan Dragan Vikic, 2 Mayıs’ın Saraybosna ve Bosna Hersek savunmasındaki en önemli tarih olduğunu belirterek “Başkent Saraybosna düşseydi, Bosna Hersek de düşerdi” dedi.

Dönemin polis özel harekat komutanı Dragan Vikic, AA muhabirine verdiği röportajda, 24 yıl önceki çatışmalarda elde edilen başarının, Bosna Hersek’in de temeli niteliğinde olduğunu vurguladı.

Sırp paramiliter birliklerle Yugoslav Halk Ordusu’nda bağlı Sırp askerlerinin 2 Mayıs gecesi başlattığı operasyonun amacının şehri tamamen abluka altına almak olduğunu söyleyen Vikic, daha önce yaptıkları operasyonlarda elde ettikleri bilgilerin, 2-3 Mayıs’taki operasyonda ellerini güçlendirdiğini ifade etti.

Vikic, 2 Mayıs’ın Saraybosna ve Bosna Hersek savunmasındaki en önemli tarih olduğunun altını çizerek “Başkent düşseydi, Bosna Hersek de düşerdi.” diye konuştu.

Sırp askerlerinin hedefinde Cumhurbaşkanlığı Sarayı olduğunu ancak buna izin vermediklerini belirten Vikic, “O günden sonra savaş tamamen yön değiştirdi. Şehri bombalamaya, sivilleri öldürmeye başladılar. Sırpların Saraybosna’yı ele geçirme planı o gün suya düştü.” ifadesini kullandı.

– Aliya İzzetbegoviç de o gün esir alındı

Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç’in de 2 Mayıs’ta Portekiz ziyaretinden dönüşü sırasında Sırp askerleri tarafından esir alındığını hatırlatan Vikic, Aliya’nın kaçırılması olayının önceden planlandığını tespit ettiklerini söyleyerek tüm olumsuzluklara rağmen polis güçleri ve vatanseverlerin, 2 Mayıs’ı zafer gününe dönüştürmeyi başardığını vurguladı.

Halktan ve halkın kalbindeki güçten daha güçlü bir şeyin olamayacağının 2 Mayıs’ta kanıtlandığını kaydeden Vikic, “O gün Saraybosna’da, en güçlü, en silahlı, en hazır düşman durduruldu.” dedi.

Vikic, 2 Mayıs’ın kendisi için “savaşın başlangıcı” anlamına geldiğini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

“O güne kadar tramvaylar da otobüsler de çalışıyordu. Bir nevi o gün savaş başladı. O günkü görüntülerde tramvayların yandığını gördüğümüzde, savaşın da başladığını anladık. O güne kadar hep uzlaşma sağlanacağını düşündük. O günden sonra ise buna dair bir ihtimal kalmadı. Savaşa girdiğimize artık emindik. Bizim tarafın bir planı yoktu ama karşı tarafın bir planı olduğu bugün de biliniyor. İnsanları planlı bir şekilde silahlandırdılar. Buna ilişkin belgelere de ulaştık. Her şey organize edilmiş ve hazırlanmıştı.”

Bosna’daki savaşta yaşananlardan ders çıkarılmamasının üzücü olacağını söyleyen Vikic, gençlere siyasetçileri dinlememelerini ve birbirileriyle iyi geçinmelerini tavsiye etti.

Vikic, “Ben insanları iyiler ve kötüler diye ikiye ayırırım. Aynı dinden ya da etnik kökenden olan insanın senin tek dostun olacağı inancı yanlış. Sonunda iyiliğin kazanacağına inanıyorum ancak adalet ve doğruluk mücadelesi uzun sürecek, sürüyor da.” diye konuştu.

– 2 Mayıs 1992’de ne yaşandı?

Sırp askerleri, 2 Mayıs 1992’de Saraybosna’ya giriş ve çıkışları engelleyerek şehri tamamen abluka altına aldı ve kuşatmayı fiilen başlattı. O gün Saraybosna’da, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez siren sesleri duyuldu.

Cumhurbaşkanlığını ele geçirmek isteyen Sırp birliklerle kenti savunan polis güçlerinin çatışması sonucunda, Cumhurbaşkanlığının ele geçirilmesi önlendi. Sırp askerlerinin saldırıları, şehrin abluka altında tutulmasına rağmen etkili olmadı.

O sırada Portekiz’deki barış görüşmelerinden dönen Cumhurbaşkanı İzzetbegoviç ve beraberindeki heyet, Saraybosna Havalimanı’nda esir alınarak Lukavica’daki JNA karargahına götürüldü.

Ertesi gün de devam eden çatışmalarda kayıplar verilirken, 200 Sırp askeri esir alındı. Sırp esirler, İzzetbegoviç’in serbest bırakılması karşılığında salıverildi.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?