Sanatçılar Beyoğlu Sineması için “Beyoğlu'nda Bir Gece” etkinliğinde bir araya geldi

İSTANBUL (AA) – Beyoğlu Sineması tarafından düzenlenen "Beyoğlu'nda Bir Gece" başlıklı söyleşi, Instagram'dan canlı olarak yayınlandı.

Etkinlik, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında kapalı kalan Beyoğlu Sineması'nın yeniden açılabilmesi için başlatılan kampanyayı desteklemek amacıyla gerçekleştirildi.

Oyuncular Demet Akbağ, Demet Evgar, Gülse Birsel, Engin Günaydın, Onur Saylak ve Serkan Keskin, katıldıkları yayında, ilk sinema deneyimlerini ve Beyoğlu Sineması'yla ilgili anılarını anlattı.

Katılımcılar, izleyicileri internet üzerinden bağış yapılarak yürütülen kampanyaya katılmaya teşvik etti.

– "Hayranı olduğum ilk karakter oyuncusu Aliye Rona'dır"

Yönetmen Ozan Açıktan moderatörlüğündeki yayına evinden katılan Demet Akbağ, ilk oynadığı filmin genellikle "Tersine Dünya" olarak bilindiğini ancak sinema hayatına Zeki Ökten'in "Dava" filmiyle başladığını anlatarak, şunları söyledi:

"15 gün İznik'in bir köyünde çekim yaptık. Canım rahmetli Kemal Sunal'la oynadığımız bir filmdi. Kız kardeşini oynuyordum Kemal ağabeyin. Çok heyecanlıydım, kadro da şahaneydi. Necati Bilgiç'le karı koca rolünü oynuyoruz. İki tane çocuğumuz var, benim çocuklardan biri kucağımda diğerinin elinden tutuyorum. Çocukcağız çok da tatlı bir de hastalanmıştı. Film boyunca onun burnu aktı ben elimde mendil kucağımda çocuk var. Biz filmin hikayesi gereği dava için kasabaya inip köyümüze geri geliyoruz sürekli tüm kadro. Ben zannettim ki 15 gün boyunca oynuyorum filmde. Ama sadece iki tane repliğim vardı. Zeki Ökten'le yıllar sonra biraz daha ismim duyulmaya başladıktan sonra bir gün bir yerde rastlaştık. Bana 'Demet, sana minicik rol vermiştim hatırlıyor musun, bak biz o zamanlar böyle yaptık.' dedi. Ben de ona 'Ne demek. Ben bir öğrenciydim, daha mezun olmamışım bile okuldan. Benim için şerefti yani şahane bir şeydi o kadronun içinde olmak.' dedim."

Akbağ, salgın sürecinden kısa süre önce "9 Kere Leyla" filminin gişe hazırlıklarında olduklarını belirterek, "Bizim filmin vizyona girişine bir hafta kala oldu ne olduysa. Hazırlanıyorduk gala için. Bir hafta önce bu tatsız olay patlak verdi. Yani iyi tarafından bakmaya çalışıyorum. Filmin vizyona girdiğinin ilk günleri de olabilirdi. Belki daha kötü olurdu. Hiç olmazsa şimdi fırından yeni çıkmış taze taze bir filmimiz var. Bu gidişle zaten yazı böyle geçireceğiz de eylül ekimde ne olur şu anda bir ön görüm yok bu alanda." dedi.

Babaannesiyle birlikte sürekli film izlemeye gitmesiyle sinemayı sevdiğini anlatan Akbağ, "Bugün bütün gün evde çocukluğuma gittim. Eski filmleri hatırladım. Mesela hayranı olduğum ilk karakter oyuncusu Aliye Rona'dır. Kötü karakter oynardı ama ben doyamazdım onu seyretmeye." diye konuştu.

– "Sanat bir ihtiyaç"

Demet Evgar da böyle bir şeyin parçası olmanın kendisi için çok kıymetli olduğunu aktararak, "Bu bütün sanatçılar için geçerli. Sanat bir ihtiyaç. İnsanın hayatta -şu anda geçirdiğimiz süreç de buna dahil- kendi yaratıcılık ateşini tetiklediği, kendi yoluyla hayatın amacıyla onu yüzleştirdiği bir ihtiyaç sinema." ifadelerini kullandı.

Evgar, büyüdüğü şehirde yalnızca tek bir sinema olduğunu ve o salona ilk kez kendisinin de rol aldığı bir filmi izlemek için girdiğini anlattı.

Engin Günaydın ise İstanbul'da okuduğu zamanlar ailesinin kendisine üç ayda bir para gönderdiğine işaret ederek, "Bir haftalık bir parti yapardım kendime. İstediğim filme giderdim. Günde üç film falan izlerdim. O günler benim için sanki yağmurlu gibi, bulutlu bir hava gibi hatırlarım o zamanlarımı. O dönemde izlediğim filmler hala hatırımda." dedi.

– "Beyoğlu'nu Beyoğlu yapan sinemaları"

Beyoğlu Sineması'yla ilgili anılarını anlatan Günaydın, "Beyoğlu Sineması, Beyoğlu'nun çok önemli sinemalarından birisi. Olması gereken de bir sinema. Ben kafesini de çok severdim. Beyoğlu'nun sinemaya ihtiyacı var. Esnafını da desteklemesi gerekir bence. Beyoğlu'nu Beyoğlu yapan sinemaları." değerlendirmesinde bulundu.

Beyoğlu'nun kendisi için ayrı bir anlamı olduğunu söyleyen oyuncu ve senarist Gülse Birsel, liseyi Beyoğlu'nda okuduğunu ve sinemayla birlikte oranın dönüşümüne şahit olduğunu dile getirdi.

Birsel, Beyoğlu Sineması'nın açıldığı dönemde bir dergide çalıştığını ve kendisine verilen ilk görevlerden birinin Beyoğlu'ndaki değişim üzerine olduğunu, o günlerin çok güzel olduğunu anlattı.

Beyoğlu Sineması'na destek için büyük firmalara da çağrıda bulunan Birsel, yıllardır bir şekilde sinemanın merkezi olan İstiklal Caddesi'nde sinema salonlarının artması gerektiğinin altını çizdi.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?