Onkoplastik cerrahi, kanser hastası annenin yüzünü güldürdü

ANKARA (AA) – DUYGU YENER – Meme kanserine yakalanan iki çocuk annesi Yasemin Göğnar, onkoplastik cerrahi operasyonu sonrasında göğsü alınmadan, vücudundaki kanserli tümörden kurtularak sağlığına kavuştu.

Ankara'da yaşayan 32 yaşındaki Yasemin Göğnar, kolundaki ağrı şikayetiyle başvurduğu sağlık kuruluşunda yapılan tetkikler sonrasında meme kanserine yakalandığını öğrendi. Bir süre kemoterapi tedavisi gören Göğnar'ın yayılım gösteren tümörü nedeniyle göğsünün alınmasına karar verildi.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yapılan başarılı operasyonda, hastanın önce tümörü çıkarıldı, ardından kendi sırt dokuları kullanılarak estetik kapatma işlemi uygulandı.

– "Protez yerine kendi dokumun olmasını ben istedim"

Ameliyat sonrasında sağlığına kavuşan Yasemin Göğnar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kolunda başlayan ağrı sonrasında zor günler geçirdiğini ifade ederek "Kolumdaki ağrı, göğsümde de olmaya başladıktan sonra ağrı yerinde daha sonra elime bir kitle geldi. Hastaneye başvurduktan sonra ultrason ve mamografi gibi tetkikler yapıldı. Daha sonra biyopsi sonucum geldi ve kötü olduğu ortaya çıktı. Ailemde kansere yakalanan da ilk ben oldum." dedi.

Yeni tip koronaviras (Kovid-19) salgını nedeniyle ameliyat olmaktan çok korktuğunu dile getiren Göğnar, ameliyat sonrasındaki hızlı iyileşme süreciyle tüm endişelerinin ortadan kalktığını ve çocuklarına sağlıklı bir şekilde kavuşabilmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi.

Göğnar, ameliyat öncesinde vücuduna protez uygulanmasını istediğini dile getirerek "Ancak protez yerine kendi dokumun olmasını ben istedim. Yabancı bir madde girince alışamam diye. Böyle olması daha iyi oldu. Tüm sağlık çalışanlarımıza çok teşekkür ediyorum." dedi.

– "Memesinin boş olan kısmı kendi sırt kas dokusuyla kapatıldı"

SBÜ Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ali Gülçelik de meme kanserlerinin tüm dünyada en sık görülen kadın kanserlerinden biri olduğunu belirterek her 8 kadından birinin bu kansere yakalandığını söyledi.

Meme kanserinde tedavide önceliğin cerrahi olduğunu ancak bunun tek başına yeterli olmadığını ifade eden Gülçelik, radyoterapi, kemoterapi ve hormonoterapi tedavi seçeneklerinin de devreye girdiğini, tümörün biyolojik tipine göre ameliyat seçeneklerinin de değiştiğini aktardı.

Prof. Dr. Gülçelik, hastanın ilk tanı anında lokal ileri meme kanserinin mevcut olduğunu ve göğsünün alınmasını gerektirecek yaygınlıkta tümörü bulunduğunu belirterek hastaya öncelikle konsey kararı ile neoadjuvan kemoterapi verildiğini, bu sayede hastanın tümöründe küçülme sağlandığını söyledi.

Hastanın kemoterapi ile tümörünün küçültülmesine rağmen tümörün meme içinde yaygınlığı nedeniyle memenin alınmasını gerektirdiğini ifade eden Gülçelik, şu bilgileri verdi:

"Memesinin korunmasını isteyen hastamızın tümörü yeterli ve güvenli cerrahi sınırlar ile çıkarıldıktan sonra hastamıza, kendi sırt kas dokularından 'Latissimus Dorsi Flep' tekniği ile estetik kapatma uygulandı. Hastanın memesinin neredeyse yarısı alındı. Bunu dolduracak içeriden bir doku yok. Tek seçeneğimiz, dışarıdan bir kas yapısı kullanmak. Çok sık kullandığımız bir kas yapısı var; sırtının arkasında bir kas aynı kesiden o kası serbestleştirip damarlarını da koruyarak memenin yarısının boş olan kısmına yerleştirdik. Böylelikle hem kendi dokusunu kullandık hem de daha güzel estetik bir sonuç aldık. Bunu yapmasaydık, yapılacak tedavi memesini alarak aynı seansta dışarıdan bir protez koymaktı."

Prof. Dr. Gülçelik, uygun meme kanserli hastalarda "Latissimus Dorsi Flep" tekniğinin, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Cerrahi Onkoloji kliniğinde güvenle uygulanabilinen, estetik sonuçlarıyla yüz güldürücü bir ameliyat şekli olduğunu kaydetti.

Pandemi döneminde de acil ve onkoloji ameliyatlarının devam ettiğinin altını çizen Gülçelik, tedavide herhangi bir gecikme olmadığını, kanser şüphesi olan hastaların mutlaka polikliniklere başvurması gerektiğini belirtti.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?