Milletimiz yeni bir destan yazdı

ANKARA – (AA) – AYŞE BÜŞRA ERKEÇ – Yazar Mustafa Yahya Coşkun, “Eskilerin Masalları’nda, Cumhuriyet döneminde yazılan ‘Asker İlmihali’ isimli kitabı tanıtıp altına, ‘Aslında bugün de yeniden darbe yaparak memleketi karıştırmamaları için yeni bir askeri ilmihal yazmak gerekli değil mi?’ diye yazmıştım. Talihin cilvesidir, içinde bu cümlenin yer aldığı kitabım, 15 Temmuz darbe teşebbüsün yaşandığı gün çıktı.” dedi.

Coşkun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimiyle aynı gün çıkan kitabı “Eskilerin Masalları”nda Osmanlıca kitaplardan faydalandığını belirtti.

Dedesinin kütüphanesinde bulduğu, dış kısmında ‘İncil’ yazılı cilt bulunan, 1927 yılına ait Asker İlmihali’ni de kitabında tanıttığını kaydeden Coşkun, şu bilgileri verdi:

“Eskilerin Masalları’nda, Cumhuriyet döneminde yazılan, şehitliğin meziyeti, vatan sadakati ve peygamberlikten sonra şehitlik makamının en önemli makamlardan biri olduğunu anlatan, ‘Asker İlmihali’ isimli kitabı tanıtıp altına, ‘Aslında bugün de yeniden darbe yaparak memleketi karıştırmamaları için yeni bir askeri ilmihal yazmak gerekli değil mi?’ diye yazmıştım. Talihin cilvesidir, içinde bu cümlenin yer aldığı kitabım, 15 Temmuz darbe teşebbüsün yaşandığı gün çıktı.”

– “Politika yüksek sesle konuştuğu zaman, edebiyat susar”

Mustafa Yahya Coşkun, yazar Peyami Safa’nın “Politika yüksek sesle konuştuğu zaman, edebiyat susar.” sözlerini hatırlatarak, “2. Dünya Savaşında Fransız Başvekil Reynaud, kabinesine, ‘Paris ve Fransa büyük bir tehlike altındadır. Topraklarımız düşman postalları tarafından çiğnenecektir ve size verebilecek hiçbir iyi haberim yok. Paris’i kaybettik. Ama size bir müjdem var, Moliere başta olmak üzere, bütün büyük edebiyatçıların eserlerini kurtardık’ der.” ifadelerini kullandı.

Safa’nın sözlerine göre, insanın en büyük değerinin kültür ve medeniyet olduğunun altını çizen Coşkun, şöyle devam etti:

“Peyami Safa, ‘Anlamayanlar için devrin başvekilinin bu sözleri, derin bir umutsuzluk hezeyanı olabilir ama Fransa ve Paris’i kurtaran asıl müjde budur. Nitekim Naziler çekildiler. Fransızlar o kültürü yaşatıp Fransız olarak var olmaya devam ettiler.’ diyor. Edebiyat, tam da böyle bir şeydir. Düşman askeri de gelse, darbe de yaşansa, postallar topraklarınızı da çiğnese, sizi siz yapan kültüre, edebiyata, medeniyete dair meselelere vakıf olduğunuzda, kendinizi küllerinizden yeniden doğurabilir ve var olmaya devam edebilirsiniz.”

Coşkun, önceki yıllara nazaran, günümüzde iletişimin çok daha kuvvetli olduğuna dikkati çekerek, “Türkiye, darbe girişiminin olduğu gece, modern bir destan yazdı. Bu destanın bütün hikayeleri, bize göründü. Gözümüzün önünde tankların üstüne çıkan, tankların altında kalan, füzelerin üstüne çıkmaya, uçakların üstüne atlamaya çalışan insanların destanlarını gördük. Hiç korkmadan, sabit-kadem duran, kardeşini, eşini kaybettiği halde ‘bugün olsa yine giderim’ diyen insanların hikayelerini okuduk, sosyal medyada ve her yerde. Gözümüzün önünde yaşandı bütün bu olaylar.” diye konuştu.

– “Artık edebiyatçıların işi çok zor”

Tüm yaşananların yeni bir dönemin başlangıcı olacağını söyleyen Coşkun, “15 Temmuz hakkında çok film çekilecek, hikaye ve roman yazılacaktır. Ama bu yaşadığımız destan öylesine hakiki ki, bir roman yazmak, bir hikaye anlatmak, bu destanı küçümsemek bile olabilir.” değerlendirmesinde bulundu.

Yazar Coşkun, edebiyatçıların işinin gerçekten çok zor olduğunu sözlerine ekleyerek, “Çünkü hakikat öylesine büyük ki bunun üzerine edebiyat yapmak, üzerine bir söz söylemek çok zor olacak.” dedi.

Kur’an-ı Kerim’de anlatılan kıssalardan ilham aldığının da altını çizen Coşkun, “Cenabı Allah, Kuran-ı Kerim’de eskilerin hikayelerini anlatıyor ve inanmayanlar onlara, ‘esatirül evvelin, bunlar eskilerin masallardır.’ diyerek tahfif edip küçümsüyorlar. Halbuki eskilerin masalları diye küçümsedikleri şey, bize insanlığın büyük hakikatini anlatıyor.” ifadelerini kullandı.

Mustafa Yahya Coşkun, modern Batı düşüncesine de değinerek, şunları söyledi:

“Modern Batı kafası, tarihi, Roma’ya göre hatta İlk ve Orta Çağı da Roma’nın bölünmesi ve yıkılmasına göre tanzim eder. Geçmişin Roma’ya göre tanzim edilmesi, bütün mazimizin esaret altına alınması demektir. Halbuki hakiki bir tarih şeridi, sadece Roma’da yaşayanları değil, bütün insanlığın yaşanmışlığını, bilgi birikimini ele almalı. Bu sebeple de tarih şeridi dediğimiz şey, Peygamberler tarihine göre ele alınmalıdır.”

Darbe girişiminin yaşandığı gece, milletin yeni bir destan yazdığına vurgu yapan Coşkun, “Aslında o şecaatin, kahramanlığın, özel duyguların hiç uzakta olmadığını, milletin bağrında güzel duyguların her an yaşadığını gösterdi. O gece, hiçbir siyasi parti, etnik köken ayrımı gözetmeden, herkes bir bayrak altında, vatan ve bağımsızlık paydasında buluştu. İnsanlar sokağa çıktı, bir birlerine yardımcı oldu ve hep birlikte büyük bir destan yazdık. Darbe gecesi yaşadıklarımızla, biz eskilerin masalını anlatırken bugünün destanına da payende olduk. O güzelliklerin o kadar uzakta olmadığını da görmüş olduk.”

Yazar Coşkun, eski günlerin güzelliğini kitabında anlatmaya çalıştığını aktararak, “Anladım ki bugün de ülkemizde, Müslüman şehrini mümkün kılan, bir birinin güneşini kesmeyen, sokağına tecavüz etmeyen ve hukukunu muhafaza eden çok güzel insanlar varmış.” diye konuştu.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?