“Lisanslı depoculuk aslında stokçuluğu kurumsal bir yapıya sokuyor”

İSTANBUL (AA) – ABDULSELAM DURDAK – Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Eren Günhan Ulusoy, lisanslı depoculuğun ürünlerin fiyat volatilitesini kontrol altına almasına aracılık etmeyi hedeflediğini belirterek, “Lisanslı depoculuk aslında stokçuluğu ve depoculuğu kurumsal bir yapıya sokuyor. Yani izlenebilir bir kayıt içine alıyor. ” dedi.

Ulusoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, un sanayisinde geçen yılın ağustos-eylül dönemindeki kampanyaların sektör açısından olumlu etkileri olduğunu dile getirdi.

Sektör olarak kampanyalarla ciddi anlamda ellerini taşın altına koyduklarına dikkati çeken Ulusoy, federasyonun fiyatların düzenlenmesine yönelik bir yetkisinin bulunmadığını ve sektör temsilcisi üyelerin gönüllülük ilkesiyle kampanyalara iştirak ettiklerini kaydetti.

  • “Kampanyalarımız etkili oldu “

Yapılan kampanyaların fiyat manipülasyonlarının da önüne geçtiğine işaret eden Ulusoy, “Üyelerimiz, 'Piyasada un fiyatı 120, 130 lira oldu şeklinde iddialar var bunların önüne nasıl geçeriz?' dediler. Biz önce birinci kampanyada '95 liradan unu vermeye hazırız' dedik. Ondan sonra piyasada biraz daha iyileşme oldu ve kur da lehte hareket etti. Ardından çıktık 85 liradan bir daha kampanya yaptık. Bu kampanyalar şu anlamda etkili oldu. Bizim piyasamızda zaten bu rakamları koyduğumuzda, piyasa bu fiyatların altından çalışmaya başladı. Kampanyadan satış yerine serbest piyasada kampanya fiyatlarından satış gerçekleşmiş oldu. ” diye konuştu.

Ulusoy, piyasada un fiyatlarının nakliye ve vade farkına göre değişiklik gösterdiğini bildirdi.

Vade farkının önceki döneme kıyasla şimdi çok değiştiğini belirten Ulusoy, “Çünkü yerine teslim ve vade dediğinizde mukayese problemi oluyor. Vadeye göre farklı fiyatlar var. Şimdi ben Samsun'dayım, Çorum’da mı müşterim yoksa Afyon’da mı? Ona göre de nakliye fiyatı değişiyor. Şu anda da yine 85-90 lira bandından piyasa çalışıyor. ” dedi.

  • “Un ihracatımız 1 milyar doların biraz üzerinde “

Türkiye'nin normal senelerde un ihracatının 1 milyar doların biraz üzerinde gerçekleştiğini dile getiren Ulusoy, “Buğday ithalatımız da 700-750 milyon dolar civarında oluyordu ama 2018’de 5,4 milyon ton yaptık ve 1 milyar doları da geçti. Çünkü 2018’in eylül ayında Ticaret Bakanlığı yerli ham maddeyle un ihracatını yasakladı. Önce ithalat zorunluluğu geldiği için biraz önden yüksek bir ithalat gerçekleşti. Yani o buğday stoklarda şu anda. Ne zaman sistemi eskiye çevirirsek o zaman ihracat tekrar 200 milyon dolar ithalattan fazla olacak. ” ifadelerini kullandı.

Eren Günhan Ulusoy, Türkiye'nin dünyada un ihracatında 3,4 milyon tonla birinci sırada yer aldığını ve Türkiye'nin ardından 2,1 tonla Kazakistan'ın geldiğini dile getirdi.

Türkiye'de şu anda toplam 532 adet aktif kapasite raporu olan un sanayicisi bulunduğu bilgisini paylaşan Ulusoy, “Burada ilk 10 yüzde 13’ünü yapıyor piyasanın. Genelde bu rakam diğer sektörlerde yüzde 40 yüzde 50’lere gelir. Bizde hep küçük, orta, büyüklük kavramı sınırlı. Sektörde şu an çok büyük oyuncu yok. Büyükler var ama 1 tane çok büyük oyuncu yok. ” şeklinde konuştu.

  • “Tarım, yönetmesi kolay bir alan değil “

Ulusoy, tarımın, yönetmesi kolay bir alan olmadığını çünkü sadece ekonomik bir gerçekliğin değil sosyolojik ve demografik olguların da bu anlamda önemli olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:

“Mesela bu ekim alanının eksilmesinde kent nüfusunun artması ve kırsal nüfusun azalması da etkili oluyor. Yani köylerde biz böyle devamlı paneller yapıyoruz, ziyaret ediyoruz “Buğday ekimi niye düşüyor arttırın diyoruz ” ama köyde yaşayanlar diyor ki “300 hane vardı kaldı 100 hane. ” 100 hanenin de yaş ortalaması 70. Bu çiftçilere “Hava durumunu uygulama üzerinden takip et ona göre gübre ver, drone ile ilaçlama yap ” demek kolay değil. Öyle bir nüfus yok, tarımı yönetmek kolay değil. Üretim esnek değil. Burada bir senelik bir öngörü koyması gerekiyor çiftçinin. ”

  • “Soğan 1 sene önce 50 kuruşa tarlada kaldı, kimse ekmedi “

TUSAF Başkanı Eren Günhan Ulusoy, lisanslı depoculuğun sektör ve sanayi açısından önemine de değindi.

Lisanslı depoculuğun ürünlerin fiyat volatilitesini kontrol altına almasına aracılık etmeyi hedeflediğini belirten Ulusoy, “Çünkü o depoda ürün olduğunu bilince, oluşacak elektronik ürün senediyle sanayici, tüccar, gerekirse devlet fiziken malı almadan kendini garanti altına alabilecek. Çiftçi de 2018’in ekim ayında ürünü ekmeden 2019 ağustos vadeli kontrat satabilecek. Yani tarlaya tohumu atarken ürünü kaç liraya satacağını bilmiş olacak. Belki de sattığı ürünü ekecek. Fiyat riski almamış olacak. Ama şu anda fiyat riski alıyor, ne olacağını bilmeden ekiyor. Bu yüzden de soğanda devamlı kriz var. Neden? Soğan 1 sene önce 50 kuruşa tarlada kaldı, kimse ekmedi. Kimse ekmeyince fiyat yükseldi. ” ifadelerini kullandı.

“Lisanslı depoculuk, aslında stokçuluğu ve depoculuğu kurumsal bir yapıya sokuyor. ” diyen Ulusoy, sözlerini şöyle tamamladı:

“Yani izlenebilir bir kayıt içine alıyor. Niye? Çünkü lisanslı depoculukta ürünü koyduğunuz andan itibaren elektronik ürün seninle birlikte dönüştü, takas banka geçti. Şimdi istatistik probleminden bahsediyoruz ya… Bu sayede çifti kayıt altına girdi, tüccar kayıt altına girdi, sanayici kayıt altına girdi ve bir de aramızdaki ticaretlerin hepsi de elektronik ortamlarda gerçekleşti. Sanayici için de güzel. Şimdi BM ihaleyle mal istiyor, 6 ay sonrası için ürün istiyor. Bugün ham maddeyi satın alıp depoya koyup ancak o şekilde 6 ay sonraya fiyat verebilir. 6 aylık o finans masrafı depo masrafı sanayicinin sırtında. ”

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?