“Kut-ül Amare'yi bütün taraflarıyla ele alan bir film yapmak istedik”

İSTANBUL (AA) – AİŞE HÜMEYRA BULOVALI – Yönetmen Koray Demir, “Kut'ül Amare Masaldan Gerçeğe ” adlı belgesele ilişkin, “Sadece ordunun değil, halk gücünün de birleşerek işgalci bir güce karşı direndiği ve boyun eğmediği, bu sayede de 200 yıldır yenilgi yüzü görmemiş dünyadaki en büyük güce diz çöktürüldüğü anı anlatan bir film yapmak istedik. ” dedi.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Irak Cephesi'nde, İtilaf Devletleri ile İttifak Devletleri arasında gerçekleşmiş bir kuşatma muharebesi olan “Kut-ül Amare “yi anlatan filmin çekimleri 7 ülkede gerçekleştirildi.

Hazırlık süreciyle birlikte yaklaşık 2 buçuk yıl süren “Kut'ül Amare Masaldan Gerçeğe ” adlı belgesel filmin çekimlerinde sona gelindi.

Filmin yönetmenliğini ve proje koordinatörlüğünü üstlenen Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kut-ül Amare kuşatmasının birçok yönden yanlış anlaşıldığını belirterek, uzun süren araştırmalardan yola çıkarak kuşatmayı farklı bir açıdan ele almak istediğini söyledi.

Kut'ül Amare'nin Doğu ve Batı arasındaki bir savaş olduğunu aktaran Demir, “1. Dünya Savaşı'ndaki diğer cephelerden farklı olarak, Kut-ül Amare'de orduyla halk topyekun bir şekilde direnç göstermiş ve dünyadaki en büyük gücü alt etmiş. Bu yüzden sembol olan bu zaferi izleyicilerle buluşturmak istedim. ” diye konuştu.

Demir, kuşatmayı tüm yönleriyle ele almayı amaçladıklarını dile getirerek, “Bizim bakış açımız projede, Türklerin, Kürtlerin, Arapların ve Arnavutların bir amaç uğruna birleşmesi. Sadece ordunun değil, halk gücünün de birleşerek işgalci bir güce karşı direndiği ve boyun eğmediği, bu sayede de 200 yıldır yenilgi yüzü görmemiş dünyadaki en büyük güce diz çöktürüldüğü anı anlatan bir film yapmak istedik. Temel amacımız buydu. ” ifadelerini kullandı.

– “Basra'dan Bağdat'a kadar bütün savaş alanlarını çektik ”

Koray Demir, Kut-ül Amare'de Türk ordusuna destek veren Arap aşiret liderlerinin torunlarının yanı sıra İngiliz ve ABD'li bilim insanları ve tarihçilerle de röportajlar yaptıklarını belirterek, şunları kaydetti:

“O dönemki Türk komutanların bugün yaşayan torunlarıyla oturup onların hafızalarını yokladık ve savaşın anatomisini çıkarmaya çalıştık. Ne hazindir ki 200 yıl yenilmemiş bir dünya gücünü yeniyorsunuz ve birkaç ay sonra bu zafer hiçbir anlam taşımıyor. Çünkü sadece cepheyi değil, bütün Arap topraklarını ve savaşı kaybediyorsunuz. Bunun nedenlerini de anlamaya gayret ettik. ”

Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan, Suudi Arabistan ve Irak'ta gerçekleştirilen çekimlere de değinen Demir, “Bizim çekim yaptığımız dönemde Irak, dünyada medya mensupları için en tehlikeli görünen 2 yerden biriydi. ” dedi.

Yönetmen Demir, zorlu bir süreçten geçtiklerini ve Basra'dan Bağdat'a bütün savaş alanlarıyla şehitlikleri çektiklerini vurgulayarak, “Daha önce ülkemizde pek denenmemiş birçok teknolojiyi de filmimizin drama kısmına katabilmek için Los Angeles'ta çok özel çekimler gerçekleştirdik. Arkasından yine Türkiye'de çok az denenmiş özel teknolojiler kullandık. O anları en gerçekçi şekilde göstermek için savaş sahneleriyle ilgili özel çalışmalar yaptık. ” ifadelerine yer verdi.

Belgeselde özel bir film sekansı çalıştıklarının altını çizerek, şu bilgileri verdi:

“Los Angeles'taki 3D laboratuvarlarından biriyle bu sekansı gerçekleştirdik. Yüzlerce kamerayla kaplı bir kafes içerisinde 3D olarak kaydedilen oyuncular, bilgisayar ortamına aktarıldı. Sonra da özel olarak hazırladığımız savaş cephelerine yerleştirildi ve yaklaşık bir seneye yakın üzerinde çalıştığımız post prodüksiyon sürecinin sonunda son halini aldı. Bu sekansta ayrıca ABD, Türkiye ve İngiltere'den 3 ayrı ekip çalıştı. Daha filme başlamadan tasarladığım bir şeydi. Bu belgeselde de deneme fırsatımız oldu. ”

– “Belgesel objektif olsun ve herkes kendi milletinin bakış açısını sunsun istedik ”

Yapımcı Aynelhayat Demir ise belgeselin çok uluslu bir proje olduğunu ve farklı milletlerden yaklaşık 40 oyuncunun filmde rol aldığını dile getirdi.

Bir köpek ve atın da yer aldığı drama sahneleri için çok titiz bir çalışma yürüttüklerini aktaran Aynelhayat Demir, “Klasik belgesel anlayışından biraz çıkalım ve seyir keyfi olan bir belgesel çekelim diye uğraştık. Bu sebeple de oyuncular çok önemliydi. Aylar öncesinden onlarla prova yapıldı, koreografiler oluşturuldu. ” diye konuştu.

Aynelhayat Demir, dünyanın en hızlı kamera robotu olan “bolt “u belgeselde en iyi şekilde kullanabilmek için Hollanda'dan operatör getirdiklerini belirterek, “Bolt'u kullanmadan önce çok iyi ön araştırma yaptık. Daha sonra operatörümüzü Türkiye'ye davet ettik. Çekeceğimiz sekanslar üzerinde konuştuk. Bu konuda da tabii ki bizi rahatlatan şey, aslında yönetmenin yenilikçi bakışıydı. İnşallah sonunda çok güzel bir iş çıkar. ” dedi.

Kut-ül Amare kuşatması çok hassas bir konu olduğu için belgeselde objektif kalmaya çalıştıklarına işaret eden Aynelhayat Demir, şunları söyledi:

“Belgesel objektif olsun ve herkes kendini anlatsın diye düşündük. Yani İngiliz, Türk, Arap ve Kürt kendisini kendisi anlatsın istedik. Çünkü bahsettiğimiz Kut (bölgesi) gerçekten çok özel bir yer. Osmanlı coğrafyasında olan bu toprak parçası, Arapların, Kürtlerin, Şiilerin ve Sünnilerin bir arada yaşadığı bir yer. O yüzden de bu noktalara dikkat etmeye çalıştık. ”

Görüntü yönetmenliğini Gökhan Tiryaki'nin üstlendiği filmde, müzikleri Rahman Altın hazırladı.

“Kut'ül Amare Masaldan Gerçeğe ” belgesel filminin festivallerin ardından 2019'da vizyona girmesi planlanıyor.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?