Kovid-19 salgını sonrası ABD'nin Orta Doğu'daki rolü Washington'da tartışıldı

WASHINGTON (AA) – Washington'da düzenlenen panelde konuşan uzmanlar, ABD'nin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sebebiyle Orta Doğu'daki varlığında köklü değişiklikler yapacağını savundu.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Washington Ofisi (SETA DC) tarafından düzenlenen "Koronavirüs Çağında ABD'nin Orta Doğu'daki Rolü" başlıklı panele eski ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi-Askeri İşler Sekreter Yardımcısı Mark Kimmitt ve Hudson Enstitüsü Kıdemli Uzmanı Mike Doran konuşmacı olarak katıldı. Panelin moderatörlüğünü ise SETA DC Koordinatörü Kadir Üstün yaptı.

Konuşmasında, koronavirüs salgını sebebiyle ortaya çıkan ekonomik zorlukların, ABD’yi özellikle Orta Doğu’daki askeri varlığında köklü bir değişim yapmaya zorlayacağı yönündeki söylemlere dikkat çeken Kimmitt, İngiltere’nin 1967’de girdiği ekonomik daralma sebebiyle Bahreyn, Yemen ve Malezya’dan çekilmesini buna örnek gösterdi.

Kimmitt, ABD’nin Orta Doğu’daki varlığının, bölgedeki operasyonların maliyeti ve sonuçlarına dair kamuoyu desteği, bölgedeki ulusal çıkarların azalması ve ABD hükümetinin Kovid-19 salgını ile mücadele kapsamında yaptığı yüksek masraflardan oluşan üç ana temele bağlı olacağını savundu.

Bu kapsamda Başkan Donald Trump yönetiminin, ABD'nin Orta Doğu’daki maliyetli varlığını sürdürmek ve salgın karşısında finansal olarak ayakta kalmak arasında seçim yapmak zorunda olduğunu vurgulayan Kimmitt, salgın sebebiyle ortaya çıkan ekonomik zararı telafi etmek için 6 ila 10 trilyon dolar gerektiğini ve bu rakamın ABD’nin yıllık gayri safi yurtiçi hasılasının yarısına tekabül ettiğini vurguladı.

Bununla beraber, ABD’nin Orta Doğu’daki ulusal çıkarlarının geçmiş yıllara nazaran azalmasına rağmen maliyetinin arttığını ve ABD’nin Orta Doğu’daki varlığının eskiye kıyasla önemini yitirdiğini belirten Kimmitt, şu ifadeleri kullandı:

“Artık enerji sektöründe kendi kendine yetebilecek bir noktaya gelen ABD’nin, Orta Doğu’daki ulusal çıkarları geçmiş yıllara göre oldukça azalmış durumda. İsrail ile bölgedeki ilişkilerin önemli ölçüde ısınması, eski rakipler arasında istikrarın artmasını da sağladı. Ayrıca Orta Doğu’daki istikrarsızlaştıcı faaliyetler ve ABD’ye yönelik tehditler, Çin, intikamcı Rusya ve diğer aktörlerden gelen tehditlere kıyasla çok daha küçük.”

– "ABD ve Çin arasındaki rekabet kızışacak"

Doran ise ABD’nin içinde bulunduğu Kovid-19 kaynaklı krizin zaten uzun süredir devam eden Çin ile rekabetini daha da kızıştıracağını savunarak, Batı ülkelerinin Çin ile ekonomik yollar üzerinden orta noktayı bulacağı düşüncesinin geçerliliğini kaybettiğini belirtti.

ABD’nin ''Soğuk Savaş'' olarak adlandırılan dönemde Rusya ile yaşadığı rekabeti, şimdi belli bir noktada Çin ile yaşama ihtimalinin arttığına dikkati çeken Doran, “Şu an bu rekabetin boyutu hakkında net bir şey söyleyemeyiz ancak bu rekabet, ABD’nin gelecek yıllardaki ana stratejisi olacağını söylemek mümkün.” değerlendirmesinde bulundu.

– "İran bu virüs ile ne kadar zayıf olduğunu açık etti"

Ayrıca Orta Doğu’daki gelişmelere de değinen Doran, ABD’ye Orta Doğu’daki en büyük tehdidin İran’dan geldiğini ancak Tahran yönetiminin yaptırımlarının yanı sıra Kovid-19 salgını nedeniyle de hiç olmadığı kadar yara aldığını belirtti.

Dorani şunları kaydetti:

“Normal şartlarda içinde bulunduğu zorlukları saklama konusunda oldukça iyi olan Tahran rejimi, bu virüs ile ne kadar zayıf olduğunu açık etmiş oldu. Geçen aylarda yapılan protestolardan da gördüğümüz gibi ülke içinde halk desteğini kaybeden Tahran rejimi, şimdi bölgedeki imajında da ciddi zararlar almaya başladı.”

– "ABD, Türkiye ile iş birliği önemini tekrar fark edecek"

Bu kapsamda ABD’nin Orta Doğu’dan çekilmesine yönelik baskıların artacağına inandığını belirten Doran, ABD’nin artık uluslararası politikada daha geleneksel bir strateji belirleyerek bölgedeki ulusal çıkarlarını ülkeler üzerinden korumaya başlayacağını söyledi.

Doran, "ABD, 11 Eylül saldırısı ve Arap Baharı’ndan sonra bölgedeki devlet dışı oluşumları, devletlerden daha önemli görmeye başladı. El Kaide'de olduğu gibi DEAŞ’ı da bölgedeki en büyük tehdit olarak gören ABD, YPG ile iş birliği yapmayı tercih etti. Bu sebeble Türkiye ve ABD ilişkileri çok zarar gördü. Şimdi Çin ile kızışan rekabet ve Orta Doğu’daki azalan çıkarları göz önünde bulundurduğumuzda ABD, Türkiye ile iş birliği yapmanın önemini tekrar fark edecek." ifadelerini kullandı.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?