Kılıçdaroğlu, canlı yayında soruları yanıtladı: (2)

ANKARA (AA) – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kendi kara sularımızda uluslararası hukukun da öngördüğü çerçevede bizim gemilerin, bizim haklarımızı savunması, koruması ve orada arama yapması kadar doğal bir şey yok." dedi.

Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı, açıklamalarda bulundu.

Bir soru üzerine, Türkiye'nin ekonomik bir buhranın içinde olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, yaptıkları uyarı ve önerilerin iktidar tarafından dikkate alınmadığını anlattı.

Cumhuriyet tarihinin en büyük bütçe açığının bu dönemde verildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin borçlarını ödemek için de borçlanmak zorunda olduğunu kaydetti.

"HDP Eş Genel Başkanları bir açıklama yaptılar, çözüm sürecini tekrar gündeme getirmek adına, aracı da olabiliriz dediler. CHP nasıl bakar?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "İktidara sorsunlar tabii, iktidar ne yapacak bilmiyoruz. Bize soruyorlarsa biz Türkiye'nin bütün sorunlarını çözmeye talibiz. Sadece o sorun değil." diye konuştu. Kılıçdaroğlu, çözümün adresinin de TBMM olduğunu, tüm sorunların milletin iradesiyle çözüleceğini ifade etti.

CHP Kurultayı'nda açıkladığı İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'ne değinen Kılıçdaroğlu, gelecek yüz yılı düşündüklerini, her alanda büyüyen, her alanda saygınlık kazanan, hatta bütün mazlum milletlere örnek olan bir Türkiye inşa etmek istediklerini söyledi.

Siyasette güven veren, ahlaklı olan, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, oy vermedi diye düşman ilan etmeyen, tam tersine eleştirilere saygı duyan ve bunlardan ders çıkarmaya çalışan bir anlayışla yola çıktıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, medya özgürlüğünün de önemine işaret ederek, Müyesser Yıldız gibi gazetecilerin hapiste olmasını eleştirdi.

"İttifakı genişletmek ister misiniz? Genişletme yolunda yeni partiler var, gönüllü olurlarsa ittifaka almak ister misiniz?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, "İttifak, bir dernek değil burası, üyelik başvurusu yapıp gelecek veya buna benzer bir olay. Demokrasi konusunda, milletin çıkarlarının korunması konusunda, bireysel çıkarları değil milletin çıkarlarını önceleyen bir anlayışla, bu anlayışa kim destek verirse elbette saygı duyarız ve mutluluk duyarız bundan." dedi.

– "Dış politikada da bir buhran dönemi yaşıyoruz"

Doğu Akdeniz ve Ege'de yaşanan gerilim ve sürecin yönetimini nasıl değerlendirdiği sorulan Kılıçdaroğlu, "ekonomide olduğu gibi dış politikada da bir buhran dönemi yaşandığını" vurguladı.

"İhvan politikası nedir, ihvan anlayışı nedir Allah aşkına?" diyen Kılıçdaroğlu, 2015'ten itibaren Mısır ile ilişkilerin mutlaka sıcak tutulması gerektiğini söylediklerini anımsattı. Kılıçdaroğlu, "Mısır'la niye kavga ediyorsun? Mısır'la kavga etmek, Türkiye'yi Akdeniz'de felakete sürüklemek demektir." ifadelerini kullandı.

"İhvan'ın logosunu kendi partilerinin logosu haline getirdiler. İhvan dediğiniz nedir?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Bize şunu söylüyorlar, 'Sizin için PKK ne ise bizim için de İhvan odur diyorlar.' bu kadar açık terör örgütü ilan etmişler. Şimdi onlar kalkıp PKK'yı desteklerse biz kızmıyor muyuz? Sen de neden İhvan'ı destekliyorsun?" dedi.

Yunanistan ile Mısır arasında yapılan anlaşmaya da değinen Kılıçdaroğlu, "Oysa bakın Akdeniz'in güneyinde Mısır var, kuzeyinde de Türkiye var. İki ülkenin anlaşması Doğu Akdeniz'de çok farklı bir atmosfer yaratır." diye konuştu.

"Doğu Akdeniz'de yaşadığımız sorunların temel kaynağının Mısır'la olan iletişimsizlik olduğunu mu düşünüyorsunuz?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Mısır, Doğu Akdeniz'de kilit. Mısır'la kavga ettiler. Libya'yla anlaştılar. Anlaşma güzel. Serrac hükümetiyle yapılan anlaşma parlamentodan da oy birliğiyle çıktı zaten ama onlar henüz parlamentolarına sunmadılar. Orada tehlike bekliyor Türkiye'yi. Serrac nereye gitti? Fransa'ya gitti Macron'un daveti üzerine. Eğer onların parlamentosunda bu anlaşma reddedilirse ne olacak? Erdoğan o koltukta oturamaz. Mavi Vatan'ı bu hale getiren tek kişi var, Erdoğan'dır. Bakın bu kadar açık, net söylüyorum. Elimizdeki Mavi Vatan'ı, uluslararası sözleşmeler dahil en güçlü olduğumuz alanı, bu hale getiren, egemen güçlerin bir anlamda gelip pazarlık yaptıkları alana dönüştüren Erdoğan'dır. Hala diyorum gidin Mısır'la anlaşın, İsrail'le anlaşın, büyükelçilikleri açın, büyükelçiliklerimiz orada olsun, oturun konuşun."

Devletlerin dış politikalarını kendi ülkelerinin çıkarları üzerine kurduklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, "(Efendim, bu devlet politikası) diyorlar. Hayır efendim ortada ne devleti var arkadaşlar? Erdoğan'ın devleti var. Dışişleri Bakanlığı kapı gibi orada dururken tümüyle Dışişleri Bakanlığının devre dışı bırakılması ve tamamının saraydan yönetilmesi ne anlama geliyor? Fiili Dışişleri Bakanı İbrahim Kalın." diye konuştu.

– "Türkiye kendi çıkarlarını korumak zorundadır"

Yunanistan'la çatışmanın eşiğine gelinmiş gibi bir durum olduğu ifade edilerek, yaşanan gerilime ilişkin yöneltilen soru üzerine Kılıçdaroğlu, defalarca On İki Ada'nın silahlandırıldığını söylediğini, buna karşılık "Kılıçdaroğlu bizi savaşa zorluyor." eleştirisiyle karşılaştığını aktardı.

Meis Adası'nda yaşananlara değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bakın kendi kara sularımızda uluslararası hukukun da öngördüğü çerçevede bizim gemilerin, bizim haklarımızı savunması, koruması ve orada arama yapması kadar doğal bir şey yok. Her türlü desteği alırız. Hiçbir tereddütüm yok. Türkiye kendi çıkarlarını korumak zorundadır. Yunanistan, şu, bu falan bunların hepsi bir tarafa ama Türkiye her şeyden önce kendi çıkarlarını korumak zorundadır. Kendi çıkarlarını korurken de mutlaka uluslararası desteğin de bu çıkarları savunabileceği bir ortamı yaratması gerekir Türkiye'nin. Mısır'la bunun için diyorum, Libya'yla bunun için diyorum, İsrail'le bunun için diyorum. Artı orada çıkacak olan doğal gaz var. O doğal gazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya gitmesi lazım. Öyle bir avantajı var ki Türkiye'nin burada fakat bu avantajın elde edilmemesini ve bu avantajdan Türkiye'nin yararlanmamasını düşünen bir kişi var, o da Erdoğan'dır. Bütün bunların tamamını tuzla buz etti. Çünkü Erdoğan istemiyor."

– "Ege'de çatışma ihtimali görmüyorum"

Ege'de bir çatışma ihtimali görüp görmediği sorulan Kılıçdaroğlu, "Hayır. Ben bir çatışma ihtimali görmüyorum. İki taraf da her şeye karşı sağduyuyla hareket etmek zorundadır. Bu da biraz böyle işte vatan millet edebiyatı ile falan gidiyor. Ama ben ne Yunanistan'ın ne de Türkiye'nin bir çatışma içine gireceğini düşünüyorum." diye konuştu. Kılıçdaroğlu, İsmail Cem döneminde yapılan anlaşmalar bulunduğunu ifade ederek, Ege'nin bir barış denizine dönüştürülmesinin mümkün olduğunu söyledi.

Dışişleri Bakanlığının "masaya oturalım" çağrısının makul bir çağrı olduğunu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun çağrısının bu bakımdan değer taşıdığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Tabii siz gerilimi tırmandırırsanız olayı büyütürsünüz ve olay sizin elinizden çıkmış olur. Olayı büyütmeden tam tersine kucaklayarak." değerlendirmesinde bulundu.

Dış politikanın iç politikaya malzeme edilmemesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ege'nin iki yakasının da hedefi barış olmalı. Zaten onlar 6 millik bir BM'nin de kararı öyle bir deniz mili belirlemiş vaziyetteler, biz zaten buna itiraz etmiyoruz. 12 mile çıkarılması konusunda İtalya'yla aralarındaki bir sorun o ama Yunanistan 12 mile çıkarırsa ki, bu parlamentodan zaten karar çıkmış vaziyette, bunu biz savaş nedeni kabul ediyoruz." dedi.

AB'den bir yaptırım bekleyip beklemediği sorulan Kılıçdaroğlu, AB ile ilişkilerin büyük ölçüde kopmuş vaziyette olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, "Türkiye de şunu da çok rahat söyleyebilirim, hukukun üstünlüğü kavramı açısından totaliter rejimlerle aynı kulvarda uluslararası istatistiklerde de yer alıyor. Türkiye buradan çıkar ama, yani şöyle, önümüzdeki seçimler önemlidir. O seçimleri, biz gerekçelerini halkımıza çok iyi anlatabilirsek, toplumun önemli kanaat önderleriyle konuşup eğer buradan Türkiye nasıl çıkabilir, önlemlerini de önüne koyup vatandaşı ikna edersek bunların tamamı çözülür." karşılığını verdi.

"Doğu Akdeniz'de gerilimi yükselten bir hamle Amerika Birleşik Devletleri'nden geldi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimine yönelik silah ambargosunu kaldırdığını açıkladı. Bu hamleyi nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, bu konuda iktidarın konuşması gerektiğini ifade etti.

Kılıçdaroğlu, "Amerika da emperyal güçler de güçlü bir Türkiye istemezler. Bakın Amerika'sı da Rusya'sı da güçlü bir Türkiye istemezler. Bölgesinde zayıf, her an kontrol edebileceği, her an yenebileceği, her an ekonomisini çökertebileceği bir devlet isterler." dedi.

– "Devlet vatandaşına yanlış bilgi vermez"

Koronavirüsle mücadelede gelinen noktanın sorulması üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Bir devlet vatandaşına yanlış bilgi vermez. Yani devlet yalan söylemez, söylememeli." dedi.

Verilen rakamlar konusunda herkesin endişeli olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, valilerin açıklamalarıyla Sağlık Bakanı'nın açıklamalarının birbiriyle örtüşmediğini ileri sürdü.

Kılıçdaroğlu, "Devlet doğruları söylesin. Sağlık Bakanlığının bir saygınlığı vardı, Bilim Kurulu falan, kendi saygınlığını törpüledi büyük ölçüde, bu yanlış. Bilim Kurulu'nun bir sözcüsünün olması lazım. Açıklamayı niye sen bakan olarak yapıyorsun?" diye konuştu.

Siyaset kurumunun Bilim Kurulu'nun önerileri doğrultusunda önlem alması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Önlemleri bıraktılar. Şimdi yeniden arttı. Suçlu kim? Vatandaş. Vay efendim 'Neden düğün yapıyorsun.' İzin veren sensin. Yasakladınız peki bunları sorunlarını çözdünüz mü? Kahveciler… Sorun kahvecilere hangi haldeler? Servisçiler, geçen geldiler konuştum. Hani derler ya bir dokun bin ah işit diye gerçekten öyleler." dedi.

Sorunların giderilmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Tuttular ne yaptılar? Müteahhitleri kurtardılar. Düşük faizli kredi verdiler. Millet gitti ev aldı, araba aldı. Şimdi arabaya olağanüstü bir zam geldi yeni vergilerle beraber. Para yok. Nereden bulacaklarını da bilmiyorlar. Devlet yönetilmiyor şu anda, devlet savruluyor." değerlendirmesinde bulundu.

(Bitti)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?