Kılıç, eski AYM üyesi Tercan'ın davasında da tanık olacak

ANKARA (AA) – Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen ve tutuklanan eski Anayasa Mahkemesi Üyesi Erdal Tercan'ın yargılandığı davada, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın tanık olarak dinlenilmesine karar verildi.

FETÖ'nün darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen ve tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyelerinin yargılanmasına devam edildi.

İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski Anayasa Mahkemesi Üyesi Erdal Tercan hakim karşısına çıktı.

Duruşmaya, Tercan, avukatları ve yakınları katıldı. Duruşmada, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mutahhar Keleşoğlu, sanık hakkındaki iddianamenin özetini okudu.

İddianamede, Tercan'ın örgüt içinde yer aldığı, “Ertan ” kod adını kullandığı, örgüt tarafından iletilen talimatları yerine getirmek için gizlilik içinde hareket ettiği, örgüt mensuplarıyla görüştüğü, Anayasa Mahkemesinde kararların, örgüt talimatı doğrultusunda çıkmasını sağlamaya çalıştığı öne sürüldü.

Savunma için söz verilen Erdal Tercan, hakkındaki suçlamaları reddetti.

Okul hayatı boyunca örgüte ait evlerde veya yurtlarda kalmadığını, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra, üniversitelerde kariyer yaptığını anlatan Tercan, 2000'de doçent, 2006'da profesör unvanını aldığını söyledi.

Tercan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yaparken, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesinde dekanlığa getirildiğini, ardından da 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2011'de, YÖK kontenjanından Anayasa Mahkemesi üyeliğine atandığını kaydetti.

Dekanlık ve Anayasa Mahkemesi üyeliği görevlerine, kendi talep veya girişimiyle gelmediğini, iki görevi de yapılan ısrarlar nedeniyle kabul ettiğini savunan Tercan, Gül'ün kendisini 2010'da Anayasa Mahkemesi üyeliğine atamayı düşündüğünü söylediğini, dönem ortası olması nedeniyle öğrencilerini bırakmamak için daha geç atanmak konusunda talepte bulunduğunu ileri sürdü.

Bu durumun, Abdullah Gül ve Haşim Kılıç'a sorulabileceğini belirten Tercan, iki ismin de tanık olarak dinlenmesini istedi.

Meslek hayatındaki hiçbir görevinde terör örgütünün etkisi olmadığını, ülkesini, milletini seven bir insan olarak, çalışarak bu görevleri elde ettiğini ileri süren Erdal Tercan, “Ülkeme, milletime asla ihanet etmedim. Görevimi vicdanıma uygun olarak yerine getirmeye çalıştım. Hiçbir örgütle alakam olmadı. Darbe girişiminde bulunulduğunu medyadan öğrendim. FETÖ'yü de FETÖ'nün darbe girişimini de lanetliyorum. Yapanların da yaptıranların da Allah belasını versin. ” dedi.

Erdal Tercan, tutuklandığında dosyada tek bir delil bile bulunmadığını, hakkındaki delillerin tutuklandıktan aylar sonra dosyasına girdiğini iddia etti.

Milliyetçi, muhafazakar bir yapıya sahip olduğunu, alkol kullanmadığını, namaz kıldığını, eşinin başının kapalı olduğunu anlatan Erdal Tercan, 1990'lı yıllarda, özellikle Ankara Üniversitesinde görevliyken bu durumlar nedeniyle sıkıntılar yaşadığını savundu.

– “Yanlış bir algı oluştu ”

Bu dönemlerde, namaz kılanların, alkol kullanmayanların antilaik, yobaz olarak nitelendirildiğini, cemaat denilen yapı ortaya çıktıktan sonra cemaatçi denildiğini ileri süren Tercan, “Mahkemede konuşurken ülke gündemine ilişkin eleştirdiğim bazı konular oluyordu. Bazı iptal davalarında ve bireysel başvurularda da muhalif kaldığım oluyordu. Bu eleştirilerim ve bir iki dosyadaki karşı görüşüm nedeniyle Mahkemede cemaatçi olduğum yönünde yanlış bir algı oluştu. ” diye konuştu.

FETÖ mensupları tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan başvurularda kullandığı karşı oy yazılarının da hakkındaki suçlamalara dayanak yapıldığını belirten Tercan, bu kararların sayısının bir ikiyi geçmeyeceğini, bu karşı oyları, kimseden talimat almadan, hukuki görüşüne göre yazdığını iddia etti.

Aleyhinde ifade veren eski Anayasa Mahkemesi raportörü Recep Ünal ile diğer iki gizli tanığın, soyut tahmine dayalı beyanlarda bulunduğunu, somut hiçbir suçlama ortaya koyamadığını ileri süren Tercan, örgüt içinde “Ertan ” kod adını kullandığı iddiasını da “Bilgim ve ilgim dışında örgüt mensuplarının ByLock yazışmalarında geçen Ertan kod adının kendime ait olduğunu kesinlikle kabul etmiyorum. ” diyerek reddetti.

Erdal Tercan, gizli tanık “Kitapçı ” ile ramazan ayında evinin yakınındaki düzenli gittiği camide tanıştığını, aralarındaki konuşma sırasında Kuran okuma dersi almak istediğini söylemesi üzerine, gizli tanık “Kitapçı “nın kendisine bir hoca adı söyleyerek, bir eve çağırdığını anlattı. Bu eve bir iki kez gittiğini, evde Kuran ve Risale-i Nur okunduğunu, Fetullah Gülen kitaplarının asla okunmadığını söyleyen Tercan, okumayı geliştirmek için yapılan bu toplantıların gizli bir örgüt toplantısı olduğu yönünde bir kanıya varmadığını ileri sürdü.

Tercan, burada tanıştığı, Başbakanlıkta uzman olan gizli tanık “Kitapçı “nın, sonradan Anayasa Mahkemesinde raportör olmak amacıyla birkaç kez yanına geldiğini, kendisinin de yol gösterdiğini, ancak dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile arasının iyi olmaması nedeniyle referans olamayacağını söylediğini aktardı. Tercan, tanık olan “Kitapçı “nın, bu durumu ifadesinde, “Cemaatçi olduğu için referans olmadı. ” şeklinde değerlendirdiğini belirtti.

Gizli tanıkların, mahkemede “cemaatçi olduğu ” yönünde oluşan yanlış algı nedeniyle bu şekilde beyanda bulunduklarını düşündüğünü dile getiren Erdal Tercan, FETÖ ile ilgili bütün kararlara muhalif kalmış gibi yansıtıldığını da ileri sürdü.

Örgüt bağlantılı kişilerin yaptığı bireysel başvuruların iki veya üçünde muhalefet yazdığını söyleyen Erdal Tercan, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in bireysel başvurusunun reddedilmesi yönünde oy kullandığını, örgüt tarafından büyük önem verilen Balyoz ve Ergenekon davasında mağdur olanların yaptığı bireysel başvurularda da ihlal yönünde oy kullandığını, karşı oyu bulunmadığını anlattı. “Gülen benim için sıradan bir başvurucudur, başvurusunun reddi yönünde oy kullandım. ” diyen Erdal Tercan, bu dosyalara ilişkin kararları heyete sundu.

Verdiği her kararın gerekçesini açıklayacak durumda bulunduğunu ifade eden Tercan, “Aklımı kimseye kiraya vermedim, birilerine ipotek etmedim. Bir başkasının bana nasıl hareket edeceğimi söylemesi akıl ve mantık dışıdır. Kararlarımı kendi kanaatime göre verdim. ” diye konuştu.

Sanık Tercan, savunmasının sonunda tahliye ve beraat talep etti.

Verilen aranın ardından toplanan mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Sanığın, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün tanık olarak dinlenilmesi talebi reddedilirken, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile sanık hakkında ifade veren eski Anayasa Mahkemesi raportörü Recep Ünal'ın tanık olarak dinlenilmesi, duruşmanın 27 Eylül'e bırakılması kararlaştırıldı.

Kılıç'ın, bugün eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Alparslan Altan'ın yargılandığı davada da tanık olmasına karar verilmişti.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?