İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy, edebiyat dergilerinin dosya konusu oldu

İSTANBUL (AA) – AİŞE HÜMEYRA BULOVALI – İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı'nın kabul edilişinin 100. yılı dolayısıyla, edebiyat dergilerine konu oldu.

Şair İbrahim Tenekeci yönetimindeki aylık edebiyat ve fikir dergisi "Muhit" şair Mehmet Akif Ersoy'u ve İstiklal Marşı'nı dosya konusu olarak ele aldı.

Dergide, Dr. Alim Kahraman, Prof. Dr. Alim Yıldız, Prof. Dr. Caner Arabacı, D. Mehmet Doğan, Feride Turan, Prof. Dr. Hüsrev Hatemi, Prof. Dr. Mehmet Narlı, Doç. Dr. Muhammed Enes Kala, Mustafa Özçelik, Prof. Dr. Mustafa Özel, Prof. Dr. Namık Açıkgöz, Dr. Necmettin Turinay, Prof. Dr. Necmi Uyanık, Tahsin Yıldırım, Prof. Dr. Turan Karataş ve Doç. Dr. Yunus Arifoğlu'nun birbirini tamamlayan yazıları bulunuyor.

Mart sayısında ayrıca Mehmet Akif Ersoy'la ilgili uzun soluklu çalışmalara imza atan yazar D. Mehmet Doğan ve yazar Mustafa Özçelik'le yapılan söyleşiler de okuyucuya sunuldu.

Mustafa Cemil Efe'nin "Korkma" adlı hat eseriyle başlayan dosyada, Prof. Dr. Necmi Uyanık'ın "Hakk'a Adanmış Bir Ömür: Mehmet Akif Ersoy'un Hayatı ve Bazı Fikirleri Üzerine" başlıklı yazısında şu bilgiler yer aldı:

"Millet, din ve ahlak sacayağında, Akif'in sanatındaki bu ruhi cevher, onun çocukluğunda aldığı dini terbiyenin alışkanlıkları ile başlamış, çöldeki mistik feryadın sesi duyuluncaya kadar çok katmanlı bir olgunlaşmayı takip etmiştir. Bu tablo, Akif'in bütün hayatının ve karakter yapısının ışıklarıyla merhamet ahlakının sokağına çıkmıştır. Abidevi bir cesaret ve mertlikle, cehaletle mücadele ederken, halkın geriliği, idarecilerin ahlaksızlığı, münevverlerin ihanetini 'üçlü zillet' olarak ahlak mürşidi ile çözümlemeye çalışmıştır."

– "'Korkma' hitabının bütün millete yönelik bir ifade olduğu söylenebilir"

Prof. Dr. Alim Yıldız da "Şahsiyetiyle Mehmet Akif" başlıklı yazısında, şu bilgileri aktardı:

"Biz bugün, Mehmet Akif'i Milli Mücadele'deki rolüyle, İstiklal Marşı şairi olarak hatırlıyoruz öncelikle. Milletimizin yeniden varoluşuna yaptığı katkı büyük ve önemli çünkü. Milli varlığımızla karılmış, destansı bir görünüm de verdiğimiz bu kişiliğin üzerine titriyoruz. En ufak bir toz kondurmak istemiyoruz. Bu refleks anlaşılabilir bir durum. Şair bunu hak ediyor elbette. Hayatının bir döneminden sonra şiirini halkın, fakir ve hasta insanların dertlerine, onları uyarmaya adayan Akif, ardından gelen büyük savaş ve felaketlerle beraber bu kalemi milletin büyük mücadelesine ve o milletin varlık özünü yapan en büyük değere, İslam'a tahsis etmiştir.

İlk şiirleri 'garami ve hikemi'dir Akif'in. Fuzuli başta olmak üzere Bağdatlı Ruhi, Ziya Paşa ve Muallim Naci şiirdeki hocalarıdır. Bir iç hesaplaşmanın ardından gazel ve kaside vadisini terk eder, kendine yeni bir şiir dili bulur. Yeni döneminde önce sosyal, sonra buna ilaveten milli bir mücadele bu şiirin içeriğini oluşturur. 'Leyla'sı toplum ve millettir artık. İdeali İslam Birliği'dir. Direnişi milletinin varlığına kasteden neredeyse topyekun bir 'Garp' dünyasıdır. Hikmet, şairi hiçbir zaman terk etmez."

D. Mehmet Doğan, "Mehmet Akif Kime 'Korkma' Dedi?" başlıklı yazısında, şunlara işaret etti:

"İstiklal Marşı'nın başındaki 'Korkma' hitabının bütün millete yönelik bir ifade olduğu söylenebilir. Milletimiz endişelenmemeli, emin olmalıdır, o ezelden beri hür yaşadığı gibi, bundan sonra da hür yaşayacaktır. Bu topraklardaki en son ocak sönmeden yani en son aile yok edilmeden, al sancak şafaklarda yüzmeye devam edecektir. Mehmet Akif, bu mısralarla çok kuvvetli bir mukavemet düşüncesi ortaya koymaktadır. Düşmana karşı mukavemet, direniş, milletin en küçük vahidi, birimi olan aileye, ocağa hasredilmektedir. Ferdin yalnızlığının ötesinde ailenin temel bir bütünü temsil ettiği unutulmamalıdır. Aile, en küçük millettir. En küçük millet yok edilmeden, düşman istediği sonuca ulaşamayacaktır. İstiklal Marşı'nın yazılış şartlarını bilirsek, aynı zamanda bu hitabın tahsisen bir kesimi, grubu hedeflediğini düşünebiliriz."

Doç. Dr. Muhammed Enes Kala "İlim-İrfan-Hikmet Ekseninde Mehmet Akif'in çağrısını Okumak" yazısında "Akif'in anlayışında ne sanat, sanat içindir, ne de ilim, ilim içindir. İlim ve sanat, insan fıtratını muhafaza etmek, doğruya, iyiye ve güzele birlikte varabilmek için araçtır. Akif, ilmi hem kullanarak konuşturur hem de insanları ilme davet eder. Zira onda ilimden mahrum kalındığı zaman fert cesedi, toplum felaketi hatırlatır. Bu açıdan Safahat'ta çok kıymetli mısralara rastlarız." değerlendirmesini yaptı.

Prof. Dr. Hüsrev Hatemi de "İstiklal ve İstikbalimizin Şairi Mehmet Akif" başlıklı yazısında, "Mehmet Akif ’in Çanakkale, İstiklal Marşı ve Bülbül şiirleri, şair sayılması için yeterlidir." ifadesini kullandı.

Prof. Dr. Mustafa Özel ise "Çanakkale Ruhu, İslam Kardeşliğidir" başlıklı denemesinde, Akif'in şiirlerinden örnekler vererek, şunları kaydetti:

"Çanakkale Savaşları denince aklımıza hemen istiklal şairimiz Mehmed Akif'in Safahat'ında, Asım'da yer alan Çanakkale Şehitlerine ithafıyla başlayan bölüm gelir. Düşmanı şöyle tasvir eder şair; 'Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvam-ı beşer, Kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer. Yedi iklimi cihanın duruyor karşına da, Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!'. İşte bu düşman güçlerinin karşısında Osmanlı ordusunun en büyük gücü ve imkanı, İslam kardeşliği olmuştur. Osmanlı coğrafyasında, milliyetçiliğin tebaayı lime lime ettiği bir zaman diliminde, savaştaki başarı, bu sayede elde edilmiştir.

Akif, milletin mahvolmasının nedeninin tarumar olan vahdet olduğunu, bundan kurtuluşun yüreklerin aynı çarpması, tek bir gayeye sahip olunması gerektiğini, birliğin temininden başka bir çıkış yolunun bulunmadığını vurgular."

Dosyada ayrıca Prof. Dr. Turan Karataş'ın "Devrinin En Dürüst Şairine" adlı mektubu, Prof. Dr. Mehmet Narlı'nın "İstiklal Marşı'nı İdrak Etmek İçin Bazı İlkeler", Mustafa Özçelik'in "İstiklal Marşı'nın Hikayesi", Tahsin Yıldırım'ın "Milli Mücadele'de Mehmet Akif", Doç. Dr. Yunus Arifoğlu'nun "Bir Şiir Bir Hikaye: Akif'i hatırlarken Akif'in Aynasındaki Biz", Prof. Dr. Alim Yıldız'ın "Haydi Arkadaş Gidelim!", yazar Feride Turan'ın "Berlin içindeki Çanakkale ve Akif", Prof. Dr. Namık Açıkgöz'ün "Hikmet ve Vecizeden Aforizmaya Mehmet Akif'in Beyitleri", Dr. Necmettin Turinay'un "Bilimin İslamileştirilmesi ve Mehmet Akif'in bundaki rolü", Prof. Dr. Caner Arabacı'nın "Mehmet Akif, Eşref Edip ve Sebilürreşad" yazıları okuyucuyla buluştu.

– "Akif'in yıldırım vari mısraları, doğduğu yüreği kül eden cinstendi"

Gençlik ve edebiyat dergisi "Seferber" de son sayısında "Mehmet Akif Ersoy"u kapak konusu olarak ele aldı.

Yazar Enes Özer "İlkelleşen Dünyada İlkeli Duruş" başlıklı yazısının başında, "Şair-i İlahi… Süleyman Nazif'in, Mehmet Akif'e uygun gördüğü sıfat buydu, Allah'ın Şairi. Çünkü 'Allah'ın şehitleri olduğu gibi şairleri de olur ve şehitler, kalb-i İslam'ı göğsüne sığdıran bu şairi gördüğünde 'Biz bu kadar ıstırap çekmedik, ıstırabın bu derecesine biz dayanamayız' derler. Çünkü Akif'in yıldırım vari mısraları, doğduğu yüreği kül eden cinstendi. O mısraları yazan beyin, çağının tüm savaşlarını içinde barındıran bir sancıyla kıvranıyor olmalıydı ki, 'Yok Adil-i Mutlak! diyecek ye's ile vicdan' diye feryat noktasına geliyordu." ifadelerini kullandı.

"Şiirimizdeki İkinci Kubbe: Mehmet Akif Ersoy" adlı makaleyi yazan Yeprem Türk, "Akif'in, Bedir savaşını şiirine yedirmesinin başka bir örneği yok. İslam tarihi, hadisler ve Kur'an kendisine kadar bu derece geniş çapta epikle buluşmamıştı." yorumunu yaptı.

Sevgi Özgök Şahin ise "Mehmet Akif'i Anlamak" başlıklı yazısında, "İlk terbiye tohumları babası ve babasının arkadaşları tarafından atılan Akif 'in hiçbir zaman amacı sadece şiir ve sanat yapan bir adam olmak değildi. Arkadaşlık, dostluk, dini hassasiyetler, ülke, vatan, millet münasebetlerinde Kur'an'ın yaşayan bir öncüsüydü. Duruşundan asla taviz vermedi. İnandığı şeyleri hayatında bizzat tatbik etmek için elinden geleni yaptı." dedi.

Dosya kapsamında ayrıca Mustafa Nezihi Pesen'in "İslam Şairi Akif Bey ile Uzun Bir Yürüyüş" adlı günlük türünde yazısı, Hasan Basri Çantay'ın "Akif Nasıl Bir İnsandı?" başlıklı denemesi, Ahmet Aytep'in "Akif ve Tefsir: Doğrudan Kur'an'dan Almalı mı İlhamı?" ile Seyyit Ahmet Sarı'nın "Mehmed Akif'i Terk Ederek Yahya Kemal'e Tutunmak" başlıklı değerlendirme yazıları, Taha Kılınç'ın "Kürsüdeki Pir-i Fani", Mustafa İpek'in "Akif'in Tatlı ve Davudi Sesi", İbrahim Naim Tahiroğlu'nun "Gel Ey Nazende Nitekim Said Halim Hürriyet" adlı yazısı yer alıyor.

– "Şehir ve Kültür" ise İstiklal Marşı'nın dizelerini kapağına taşıdı

Genel Yayın Yönetmenliğini Mehmet Berse'nin üstlendiği, aylık kültür, edebiyat, dil, sanat ve tanıtım dergisi "Şehir ve Kültür" ise İstiklal Marşı'nın sözlerini son sayının kapağına taşıdı.

"2021 İstiklal Marşı Yılı'nda Bir Muzdarip Anıt Adam" başlıklı yazıyı okuyucuyla buluşturan Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı'nın bu yıl 37. yaşına girdiğini belirterek, "İstiklal Marşının yazıldığı ve bir müddet Mehmet Akif Ersoy'un ikametine verileni Ankara Samanpazarı Hacettepe Üniversitesi kampüsü içinde yer alan Tacettin Dergahı'nın kurtuluş hikayesini anlattı.

Erbay Kücet ise "İstiklal Mefkuresi Yüz Yaşında" başlıklı değerlendirme yazısında "İstiklal Marşı"nı tahlil etti.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?