İSO Yeni Hizmet Binası Açılışı ve Meclis Toplantısı

İSTANBUL (AA) – Başbakan Binali Yıldırım, bankacılık sektörüne seslenerek, “Tren kalkıyor, hareketten önce son çağrıyı yapıyorum. Ya adam gibi makul bir faiz oranını benimsersiniz yahut da biz bunun da tedbirini alırız. Bunu bankacılarımız bir tehdit olarak algılamasın. Elimizde araçlarımız var. Ellerinden parayı falan alacak değiliz, aracımız olduğunu bilsinler.” dedi.

Yıldırım, İstanbul Sanayi Odasının (İSO) Beyoğlu’ndaki yeni hizmet binasının açılışı ve meclis toplantısında yaptığı konuşmada, ülkenin göz bebeği reel sektör temsilcilerinden İSO’nun aylık meclis toplantısına katılmaktan büyük bir bahtiyarlık duyduğunu dile getirerek, dostlukları arttırmak, bağları güçlendirmek, geleceğin dünyasına birlikte hazırlanmak için Türkiye’yi daha da büyütmek için hep birlikte gayret gösterildiğini söyledi.

Türkiye’nin sanayi üretiminin yüzde 34’ünü, istihdamın yüzde 16’sını oluşturan İSO’nun bu meclis toplantısının, ülke, sanayiciler ve iş alemi için hayırlı sonuçlara vesile olmasını dileyen Yıldırım, “Sanayileşmek milli bir davadır. Sanayicilik yapmak, bir sevda işidir. Para kazanmak için tercih edilecek en öncelikli iş değildir. Para kazanmanın birçok yolu var, en zor yollarından biri de sanayici olmaktır. Bunu kendi ölçüsünde denemiş, sanayicilik de yapmış, ağır sanayide de çalışmış bir kardeşiniz olarak söylüyorum. Para kazanabilirsiniz ama bir eser, bir ürün ortaya koymanın verdiği hazzı yaşayamaz. Bir imalat, bir ürün yaptınız onun için bin bir zahmete katlanırsınız. Geceniz, gündüzünüz olmaz ama işin sonunda başarınca bütün yorgunluğunuz gider, ne para kazandığınızı düşünürsünüz ne para kaybettiğinizi düşünürsünüz. Sanayicilik kutsal, çileli bir iş ama memlekete de iz bırakan bir iş.” diye konuştu.

– “Küresel kriz, yavaş yavaş etkisini kaybediyor”

Sanayicilerin, ülkenin medar-ı iftiharı olduklarını belirten Yıldırım, Türkiye kalkınıyorsa, dünyada sayılı ülkeler arasında yerini alıyorsa sanayicilerin yaptığı yatırımların, üretimlerin bunda çok büyük bir katkısı olduğunu vurguladı.

Başbakan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

“Dünya, 2008 sonundan beri krizde ama bu sene iyi haberler geliyor. Dünya büyümesi 2002’de yüzde 2.2 civarında gerçekleşti ama bu yıl dünya büyümesini 3.8 olarak revize ettiler. Dolayısıyla artık dünyada da büyüme başlıyor. Bu ne demektir? Küresel kriz, yavaş yavaş etkisini kaybediyor, dünya tekrar büyüme yoluna girmiş oluyor. Fakat bu tahminleri yapanlar, dünya ile ilgili, başka ülkelerle ilgili tahminleri yaparken, sonucu beklemeden yapıyorlar. Bizimkiler de Türkiye’ye sıra gelince, Türkiye büyümeyi gerçekleştirdikten sonra tahminlerini revize ediyorlar. Böyle bir farkımız var. Burada da bir gadre uğradığımız doğrudur. 15 Temmuz alçak darbe girişiminden sonra çok aceleci davrandılar. Türkiye’ye ardı ardına bir darbe de bu değerlendirme kuruluşları maalesef vurdu ama biz yılmadık, usanmadık, milletimize, ülkemize, sizlere güvendik her türlü olumsuzluğa rağmen tedbirlerimizi aldık. Şimdi de bunun semeresini görüyoruz. Dünyada Çin ve Hindistan’dan sonra 3 numaraya yerleştik. Avrupa’nın iki katı.”

– “Şimdi yüz yıkama zamanıdır”

Anayasa değişikliği referandumunda, bu ilkbaharda, bu yazda Türkiye ekonomisinin, büyümenin çok daha güzel, çok daha iyi olacağını söylediğini hatırlatan Başbakan Yıldırım, “Bunları söylerken tabii dudak büküyordu birçok insan ama bu bir kehanet değil. Niye değil? Çünkü biz bir yandan halk oylaması için kampanya yaparken, bir yandan da parlamentoyu boş tutmadık, çalıştırdık. Son bir aya kadar esas itibarıyla 8 Kasım ABD seçimlerinden sonra orada oluşan kısa süreli kur kaynaklı dalgalanmayı ve bunun ülkemize, iş alemimize, sanayicimize getireceği olumsuzlukları derhal gördük.” değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Binali Yıldırım, ardı ardına birçok tedbir aldıklarına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Eğer biz bu 250 milyarlık kredi hacmini oluşturmasaydık bugün 30 bin tane sanayici iş adamı göçmüştü. Bankalar, zora girmişti. Ekonomi maalesef zora girecekti. Ama bugün Allah’a şükür bankalar da rasyolarını daha da arttırdılar. Bankaların rasyoları 2016’da 15.5 civarındayken, şimdi 16,4’e çıkmış. Rusya’da bu oran 13, Çin’de 12.7, Avrupa’da zaten Maastricht kriterlerinin çok üzerindeyiz. Referans yüzde 12’inin de üzerindeyiz. Her şey güzel de bankalar niye faizleri bu kadar yüksek tutuyor. Yüzde 14’ten parayı toplayacaksın, sanayiciye, iş adamına kaçtan kullandıracaksın? Yüzde 18,19,20 insaflıysa 25’e kadar gidiyor. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Bunu daha önce bir vesileyle söyledim. Bu hareketten önce son çağrıdır, bak açık söylüyorum; İSO’nun toplantısında söylüyorum.Tren kalkıyor hareketten önce son çağrıyı yapıyorum ya adam gibi makul bir faiz oranını benimsersiniz veya biz bunun tedbirini alırız. Bunu bankacılarımız bir tehdit olarak algılamasın. Elimizde araçlarımız var. Ellerinden parayı falan alacak değiliz. Aracımız olduğunu bilsinler. İstiyoruz ki doğal seyrinde işler düzelsin. Nasıl kredi garanti fonuyla kaynak ürettiysek, diğer tedbirlerimizle iş alemini rahatlattıysak, bankalar da çaresiziz diye düşünmesinler. Elimizde araçlarımız var, o araçları kullanmaktan çekinmeyiz. Ama istiyoruz ki bu, tatlılıkla olsun. Şimdi bu hükümet, bu kadar yükünüzü aldı, temerrüte düşecek kredilerinizi yeniden yapılandırdı, sizi rahatlattı, rasyolarınz arttı, karlarınız uçtu gitti. Bizde bir tabir var; el eli yıkar, el de döner yüzü yıkar. Şimdi yüz yıkama zamanıdır. Bankaların görevlerini yapmalarını sanayiciler adına bekliyoruz. Çok da zamanımız yok. Çünkü hepimiz aynı gemideyiz yani böyle bir kar sanayide var mı? Yok. Çalış, çabala, terle, akıl teri, alın teri… Sonunda bakıyorsun el elde baş başta. Her şart altında kazanan bir sektör olur mu kardeşim? Her seferinde dört ayak üstüne düşüyor. Böyle bir şey olmaz. Bu işin karı da var, zararı da var. Kar, zararın kardeşi. Zarar etme risk olunca ‘aman hükümet bize sahip çıkın.’ Tamam çıktık. Şimdi de paralar geliyor, siz de millete, sanayiciye sahip çıkın. Takipteki kredilerde azalma var. 3,24’müş geçen sene, bu yıl 3,19’a gerilemiş çeklerdeki, takipteki alacaklılar. Bu oran AB’de yüzde 5’in üzerinde.”

(Sürecek)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?