“Hasar tespiti tecrübe ve donanım isteyen bir iş”

İSTANBUL (AA) – SEMRA ORKAN – Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Afet Koordinasyon Daire Başkanı Yusuf Sertaç Teksin, talepler üzerine ön hasar tespiti yaptıklarını belirterek, "Bunu yaparken tabletlerimizdeki özel yazılımdan faydalanıyoruz. Ayrıca çekiçle kolon ve kirişleri kırarak, kontrol ediyoruz. Hasar tespiti çok kolay bir iş değil, tecrübe ve donanım isteyen bir iştir. 3 bin 500 kadar teknik personelimiz var, bunların hepsi eğitimli ve donanımlıdır." dedi.

Marmara Denizinde, Silivri açıklarında meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depremin ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul genelinde hasarlı binalarda denetimlerini sürdürüyor.

AA ekibi, uzmanların Beyoğlu'ndaki 4 katlı ve 18 daireden oluşan bir apartmanın hasar tespitini adım adım takip etti.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Afet Koordinasyon Daire Başkanı Yusuf Sertaç Teksin başkanlığındaki ekip, önce 4 katlı binanın bodrum katında bulanan tekstil atölyesinde incelemede bulundu.

Ekipler, çekiçle kolonlara vurduğunda büyük parçalar halinde kopmalar oldu. Kopan beton parçalarının atındaki harcın içinde midye kabukları ve paslanmış demirler ortaya çıktı. Deniz kumundan oluşan harcın, demirlerin paslanmasına neden olduğu görüldü. Binanın beton yapısı hakkında bilgi edinmek için çekilen fotoğraflar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından oluşturulan hasar tespit ana merkezine gönderildi. Ağır hasarlı olduğu tespit edilen ve daha önce boşaltılan binanın girişleri yetkililerce mühürlendi.

Binada yapılan incelemenin ardından hasar tespit çalışmaları hakkında bilgi veren Teksin, geçen hafta meydana gelen depremin ardından İstanbul'un bir çok semtinden kendilerine ihbar geldiğini aktararak, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un talimatıyla 34 ilden bakanlığa bağlı 340 teknik personelin İstanbul'a geldiğini ve incelemelerde bulunduğunu söyledi.

Hasar tespiti konusunda bir ön inceleme yaptıklarını vurgulayan Teksin, "Vatandaşların talepleri doğrultusunda 2 ya da 3 kişilik ekiplerden oluşan mühendis arkadaşlarımızla ön hasar tespiti yapıyoruz. Bunu yaparken tabletlerimizdeki özel yazılımdan faydalanıyoruz. Ayrıca çekiçle kolon ve kirişleri kırarak, kontrol ediyoruz. Hasar tespiti çok kolay bir iş değil, tecrübe ve donanım isteyen bir iştir. 3 bin 500 kadar teknik personelimiz var, bunların hepsi eğitimli ve donanımlıdır." diye konuştu.

– Hasarın yerinde tespiti önemli

Hasar tespitinin ne anlam ifade ettiğinin iyi anlaşılması gerektiğine işaret eden Teksin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hasar tespiti yapının görmüş olduğu hasarın yerinde tespitidir. Bu bir performans değerlendirmesi asla değildir. Bir sonraki depreme ya da artçı bir depreme dayanıklı olup olmadığını ifade etmez. İstanbul'da birçok binamız maalesef çok sıkıntılı. Ön hasar çalışmalarında acil yıkılacak binaları, ağır hasarlı ve az hasarlı binaları tespit ediyoruz. Eğer acil yıkılacak bina ise vatandaş, AFAD tarafından tahliye ediliyor. Bizler bunun yapılıp yapılmayacağına karar veriyoruz. Bizim için önemli olan vatandaşın can güvenliğidir. Onu tesis ettikten sonra devlet gereken yardımı yapıyor, ağır hasarlı binalar devlet tarafından yıkılıyor. Tabi bu sırada devlet vatandaşına her aşamada sahip çıkıyor. Ne yapıyor? Her şeyden önce yeni bir konut için kredi yardımı yapıyor. Mesela kırsal kesimde devlet kendi evini yapmak isteyene düşük faizle kredi veriyor. Devletin yaptığı konutlarda üst yapı maliyetiyle vatandaşı borçlandırıyor. Bu da çok küçük bir borçlandırma, 20 yıllık ve faizsiz kredi veriyor. Devlet vatandaşına yeni bir konut verene kadar süreç asla bitmiyor."

Teksin, İstanbul'da konutların durumlarının çok iyi olmadığını belirterek, "Özellikle 1998 deprem yönetmeliğine tabi olmayan eski binaların maalesef bir çoğu sağlıksız, 30- 40 yıllık binalarda deniz kumu kullanılmış, demirler, işçilik proje gibi bir çok şey sıkıntılı yürümüş. Zaten bugün yaşadığımız gerçek bunu bir aynası. Normalde, böyle 5,8'lik bir depremde bu şekilde hasarların binalarda oluşmaması gerekiyor. Deniz kumu, midye kabukları görüyoruz harçlarda. 16-18 milimetrelik demir 8 milimetreye düşüyor. Deniz kumu demirde korozyona neden oluyor. Eski binalarda düz demir kullanılıyordu oysa bugün nervürlü demir ve hazır beton kullanılmak zorunluluğu var. Ayırca binaların 2001'den itibaren devreye giren yapı denetim sistemine tabi olma zorunluluğu da var. 2001'den sonraki binalar eski binalara göre daha sağlıklı diyebiliriz ama yüzde yüz emin olamayız." değerlendirmesinde bulundu.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak, Türkiye genelinde binaları incelemeye devam ettiklerini vurgulayan Teksin, "Allah daha büyük afetlerden ülkemizi korusun, biz de daha güçlü binalarla bu afetlere hazırlık olmalıyız." dedi.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?