Hak-İş Genel Başkanı Arslan'dan kadroya geçirilen taşeronların iş kolu düzenlemesiyle ilgili açıklama:

ANKARA (AA) – Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, "İşçilerin örgütlendikleri ve kadro sürecinde birlikte mücadele verdikleri sendikaları dışında, başka bir sendikaya üye olmaya zorlanması, bireysel sendika özgürlüklerine aykırıdır. Bu durum, örgütlenme özgürlüğüne aşırı ve ölçüsüz bir müdahaledir." ifadelerini kullandı.

Arslan, yaptığı yazılı açıklamada, konfederasyon olarak kamu kurum ve kuruluşlarında taşeron şirketlerde çalışan işçilerin kadroya geçirilmesi için tarihi bir mücadele verdiklerini belirtti.

Bu mücadelelerinin 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işçilerin kadroya alınmasıyla sonuçlandığını anımsatan Arslan, şunları kaydetti:

"Konfederasyonumuza üye sendikalarımız, 696 Sayılı KHK ile kamu kurum ve kuruluşlarının sürekli işçi kadrolarına geçirilen işçilerin toplu iş sözleşmesi süreçlerini başlatmak üzere, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına 1 Kasım 2020 tarihinde yetki tespit başvurusu yapacaktır. Kamu kurum ve kuruluşlarında, çalışanların işlerinin niteliğine, iş yerlerine ve iş kollarına özgü birçok sorunu bulunmaktadır. Çalışanların ücret ve ücrete bağlı hakları başta olmak üzere sorunlarının çözüm yeri özgür toplu pazarlık masasıdır. Sendikalarımız, 1 Kasım 2020'den itibaren şeffaf bir şekilde toplu pazarlık sürecini yürütecektir. SGK kayıtlarında çalışanların tescil edildikleri iş kolları, iş yerinde örgütlenecek sendikaları belirlemektedir. Bu kapsamda, sendikalar 2014'ten başlamak üzere iş yerlerinde örgütlenmesini tamamlamıştır. İşçilerin örgütlendikleri ve kadro sürecinde birlikte mücadele verdikleri sendikaları dışında, başka bir sendikaya üye olmaya zorlanması, bireysel sendika özgürlüklerine aykırıdır. Bu durum, örgütlenme özgürlüğüne aşırı ve ölçüsüz bir müdahaledir."

– "İşçilerin örgütlenmiş oldukları iş kollarında örgütlülüğü sürekli hale getirilmeli"

Kamu kurum ve kuruluşlarının sürekli işçi kadrolarında çalışan işçilerin tamamının kendi alanlarında asıl işte çalıştığını belirten Arslan, "İş kollarındaki farklılıklar nedeniyle çalışanların özlük hakları farklı belirlenemez. Hak-İş olarak bunu kabul etmedik, kabul etmeyeceğiz. Çalışanlar arasında ayrım yapılmasına, örgütlenmenin parçalanmasına ve sendikaların pazarlık güçlerinin zayıflatılmasına son verilmesini istiyoruz. 6356 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinin 3. fıkrasının yürürlükten kaldırılarak, işçilerin fiilen çalıştıkları ve örgütlenmiş oldukları iş kollarında örgütlülüğünün sürekli hale getirilmesini talep ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Hak-İş'in dün olduğu gibi bugün ve yarın da emeğin ve emekçinin alın terini kutsal bilip, hakkını korumayı namus borcu kabul ettiğini belirten Arslan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Güç odaklarının arkasına saklanıp emek hareketine ihanet edenleri tarih de biliyor, bizler de sizler de çok iyi biliyorsunuz. Dürüst, onurlu ve kararlı yürüyüşümüze bugün daha güçlü bir şekilde devam edeceğiz.
Kamuda çalışanları, 'taşeron' diye insan yerine koymayan sözde sendikalar. Dün, taşeron döneminde çalışanları yok saydınız. Sözde sendikalarınıza üye kaydetmediniz.
Aynı servise, aynı asansöre binmediniz.
Aynı yemekhanede yemek yedirmediniz. Karşılaştığınız zaman görmezden geldiniz. Selamlarını almadınız. Çalışanları dinlemediniz. Onlara inanmadınız. Kadro taleplerine kulaklarınızı tıkadınız. Dün sahada mücadele vermeyen sözde sendikacılar. Çalışanlar, bugün Hak-İş ile birlikte dimdik ayakta."

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?