Gezgin arıcıların merada geçen buruk bayramı

KIRKLARELİ (AA) – ÖZGÜN TİRAN – Yılın yaklaşık 10 ayını evlerinden yüzlerce kilometre uzakta geçiren gezgin arıcılar, Kurban Bayramı'nda ailelerinden uzakta olmanın burukluğunu yaşıyor.

İlkbahar aylarında kovanlarıyla çıktıkları yolculuğa zorlu mesaileri de eklenen arıcıların aile hasreti, yılın büyük bölümü sürüyor.

İlkbaharda kimi eşiyle kimi yalnız başına gurbet yolculuğuna çıkan arıcılar, yaz kış, yağmur çamur, özel gün, bayram demeden arılarıyla doğada mesai yapıyor.

Sezonu, bal üretiminde Türkiye'nin önemli merkezlerinden Trakya'da geçiren arıcılar, Kırklareli'nin köylerinde arazilere konuşlanarak, gece gündüz demeden en kaliteli balı üretmek için çalışıyor.

Elektriğin olmadığı, suyun zor ulaşıldığı küçük barakalarda yaşayan arıcılar, sevdiklerinden uzak bir bayram geçiriyor.

Ordu'dan 5 ay önce eşiyle yola çıkan Mustafa Kıran ile Muğla'dan Kırklareli'nin Değirmencik köyündeki meraya gelen Ramazan Öztürk, bayramı ailelerinden uzakta geçirmek zorunda olan arıcılardan sadece birkaçı.

Aileleriyle göçebe bir hayat yaşayan Kıran ve Öztürk, bölgedeki hasat sezonun ardından, başka bir bölgeye gidecek.

En çok torunlarına kavuşacakları günün hayalini kuran iki gezgin arıcı, aralarında yaklaşık 2 kilometre bulunan barakalarına misafirliğe gidiyor.

Zaman zaman yörelerine ait türküler seslendiren arıcılar, günün yorgunluğunu, kovanlarının başında odun ateşinde demledikleri çayı yudumlayarak gideriyor.

– "Çocuklarımız, ailemiz bizleri özler oldu"

Mustafa Kıran, AA muhabirine, yaklaşık 5 ay önce Ordu'dan Kırklareli'ne geldiğini belirterek, "Çocuklarımız, ailemiz bizleri özler oldu." dedi.

Arıcılığa yaklaşık 35 yıl önce başladığını anlatan Kıran, arılarıyla Türkiye'nin her yerini gezerek bal üretmeye çalıştığını ifade etti.

Sevdikleri ve memleketinden yüzlerce kilometre uzağa ekmek aramaya geldiğini vurgulayan Kıran, şöyle konuştu:

"Biz bu işe gönül verdik, aile ortamından aylarca uzak kalıyoruz. Yılın 10 ayını ailemizden ayrı geçiriyoruz. Kalan 2 ayda da evimize misafir gibi gelip gidiyoruz. 6 torunum var, 1 yıldır yüzümü görmediler. Kim istemez evinde ailesiyle beraber bayram geçirmek. Çocuklarımız, ailemiz bizleri özler oldu. Çocuklarımız 10 ay yüzümüzü telefondan görüyor. Herkes bize hasret kaldı. Torunlarımız bizi tanımıyor, 10 aylık bir torunun, 10 ay sonra yanına varsan seni tanımaz."

Kurban Bayramı'nı ailelerinden uzak geçirmenin üzüntüsünü yaşadığını dile getiren Kıran, en çok torunlarını özlediğini kaydetti.

Arılarıyla "dost, arkadaş, evlat ve aile gibi" olduklarını anlatan Kıran, şöyle devam etti:

"Dertlerimizi de neşemizi de arılarla paylaşır olduk. Kovanda yavru gördüğümde ben türkü söylemeyim de kim söylesin? O da bizim neşemiz. Kederleri o şekilde atıyoruz. Severek yaptığımız için neşemiz böyle. Eşimle burada yeri geldi ekmek almaya gidemedik, makarna haşladık yedik. 12 metrekare barakam var, yatak odam da mutfağım da oturma salonum da orası."

Kıran, "Bu yıl gerek verim gerekse bal fiyatlarıyla yüzümüz güldü. Burada günlerimiz çok sıkıntılı geçiyor. Su sıkıntı, ekmek alamaya gitmek sıkıntı. Sıkıntılı olmayan gün yok. Duş alacağımız suyu güneş altında ısıtıyoruz. Aracım yok, 500 metre, el arabasıyla su taşıyorum." dedi.

– "Ekmeğimizin peşindeyiz"

Arıcı Ramazan Öztürk ise şubatta eşiyle Muğla'dan yola çıktığını ve 5 aydır merada olduğunu söyledi.

Çocuklarından uzakta, arılarıyla bayram geçirdiklerini kaydeden Öztürk, "Bayramda çocuklarla telefonda konuşabiliyoruz. Ekmeğimizin peşindeyiz. Bugün bayram, evimize gidemiyoruz. Yaşam biçimimiz bu şekilde." ifadelerini kullandı.

Geçen yıla göre bal verimi ve fiyatların güzel olduğunu belirten Öztürk, "Arıcılığa gecemizi gündüzümü veriyoruz. Millete, devlete hizmet etmek için çalışıyoruz. Daha sağlıklı nesiller yetişmesi için sağlıklı ürünler üretiyoruz. Doğayı sevmesek burada olmayız. Bugün Trakya, yarın İç Anadolu, ertesi gün Ege'deyiz." diye konuştu.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?