Gazeteci-yazar Ahmet Kabaklı mezarı başında anıldı

İSTANBUL (AA) – Türk Edebiyatı Vakfı'nın kurucusu gazeteci-yazar Ahmet Kabaklı, vefatının 19. yılında Eyüp Mezarlığı'ndaki kabri başında anıldı.

Kur'an-ı Kerim okunmasının ardından başlayan anma törenine, Kabaklı'nın ailesi ve sevenlerinin yanı sıra edebiyat dünyasından isimler katıldı.

Törende "Şeyhül Muharririn" unvanını taşıyan Ah­met Ka­bak­lı'nın yeğeni Türk Edebiyatı Vakfı Başkanı Serhat Kabaklı, amcasının kendilerine öncelikle insan ve sonra Müslüman olmayı öğrettiğini belirterek, "Ahmet Kabaklı bize Türk gibi yaşamayı, kısaca adam olmayı öğretti. Ailece ona müteşekkiriz ve yapmak istediği, ideal olarak seçtiği şeylerin peşinden biz de gideceğiz ömrümüzün sonuna kadar." dedi.

Ahmet Kabaklı'nın yeğeni Türk halk müziği sanatçısı Esat Kabaklı da şunları kaydetti:

"Aramızdan ayrılalı 19 yıl olmuş ama sanki dün gibi. Biz onun gösterdiği yolda, bize çizdiği hatlar üzerinde gitmeye çalışan yeğenleriyiz, sevenleriyiz, talebeleriyiz. O, Türkiye'nin gerçekten belli bir dönem ışığı olmuştu. Herkes ondan feyiz alıyordu. Yazdığı kitaplar, makaleler, gazeteler kapışılıyordu. Biz ailece ondan çok razıydık. Allah da ondan razı olsun. Gerçekten Kabaklı Hoca hem Harput hem de İstanbul Beyefendisi'ydi."

Aydınlar Ocakları Başkanı Prof. Dr. Mustafa E. Erkal ise Ahmet Kabaklı gibi değerlerin unutulmaması gerektiğinin altını çizerek, "Rahmetli Kabaklı Hoca sadece öğrencilerinin değil, Türk milletine kendini mensup hisseden herkesin hocasıydı. Türk dünyasının hocasıydı." ifadelerini kullandı.

Erkal, Ahmet Kabaklı'nın aynı zamanda Aydınlar Ocakları İlim İstişare Kurulu Başkanlığı'nı yaptığını hatırlatarak, şunları anlattı:

"Kendisiyle bu vesileyle de İstanbul'da bazı açık oturumlarda da beraber olduk. Kendisinin bir sözü vardı. Özellikle bu sözünün üzerinde düşünmek lazım. Aydınlar Ocağının toplantısında 'Bize yaklaşan ne için bizden uzaklaşıyor. Bunu sebebi nedir? Bunu çözmek lazım. Çözdüğümüz zaman birçok şeyi de çözeriz.' demişti. Yani 'Bizden birtakım beklentileri olan insanların neden zamanla bizden uzaklaştığını düşünmek lazım.' sözleri vardı."

Mezarı başındaki anma töreninin ardından Ahmet Kabaklı'nın hayatı ve eserleri Türk Edebiyatı Vakfı'nda düzenlenen panelde ele alındı.

– "Şeyhül Muharririn" Ahmet Kabaklı

"Şeyhül Muharririn" unvanını taşıyan Ah­met Ka­bak­lı, 30 Ma­yıs 1924'te Elazığ Harput'un Göllübağ'ında doğdu. Babası İmam Ömer Efendi, annesi Münire Hanım olan Kabaklı, çocukluk yıllarını Göllübağ'da geçirdi.

Kabaklı, ilk, orta ve lise tahsilini Elazığ'da yaparken, yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümünde tamamladı.

Daha sonra Diyarbakır ve Manisa liselerinde edebiyat öğretmeni olarak çalışan Kabaklı, 1956 sonbaharında bir yıllık eğitim stajı için Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla Paris'e gitti. Kabaklı, dönüşünde İstanbul Çapa Eğitim Enstitüsünde edebiyat öğretmenliğine tayin edildi ve 1958-1969 arasında burada öğretmenlik yaptı.

Kabaklı, 1956'da Tercüman gazetesinin düzenlediği fıkra yarışmasını iki kişiyle birlikte kazandı ve aynı gazetede yazı hayatına başladı.

Aydın'da iken başladığı Ankara Hukuk Fakültesini de 1960'ta bitiren ve kısa bir süre avukatlık yapan Ahmet Kabaklı, 1969'dan itibaren İstanbul Yüksek Öğretmen Okulunda öğretim üyesi olarak çalıştı. Kabaklı, 1974'te emekliye ayrıldı ve ardından Türk Musikisi Devlet Konservatuvarında edebiyat dersleri verdi.

Türk Ede­bi­ya­tı der­gi­si­ni 1972'de ve Türk Ede­bi­ya­tı Vak­fını 1978'de kur­an Ahmet Kabaklı, Milli Eğitim Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşları tarafından 1997'de Şeyhül Muharririn (yazarların üstadı) payesine layık görüldü.

Tercüman gazetesinde 1990'a kadar çalışma hayatına devam eden Kabaklı, 1990'dan sonra da Türkiye gazetesindeki "Gün Işığında" köşesinde makaleler kaleme aldı.

Kabaklı'nın eserleri ise şöyle:

"Kültür Emperyalizmi", "Müslüman Türkiye", "Mabet ve Millet", "Mehmet Akif", "Yunus Emre", "Mevlana", "Bizim Alkibiaadis", "Ecurufya", "Sohbetler 1-2", "Temellerin Duruşması", "Güneydoğu Yakından", "Şiir İncelemeleri", "Doğudan Doğuş", "Türk Edebiyatı", "Te­mel­le­rin Du­ruşma­sı", "Kül­tür Em­per­ya­liz­mi", "Şa­ir­ler Sul­ta­nı Ne­cip Fa­zıl", "Şa­ir-i Ci­han Ne­dim", "Şi­ir İncele­me­le­ri, "Mil­le­te Vu­ru­lan Can­lı Pran­ga: Bü­rok­ra­si", "Al­pe­ren", "Dev­let Fel­se­fe­miz", "Çağ­la­ra Hük­me­den­ler", "Tür­ki­ye'yi Yo­ğu­ran­lar", "Sı­nır­la­rın Öte­si", "İs­tan­bul Gül­des­te­si", "Di­van Ede­bi­ya­tı", "Aşık Ede­bi­ya­tı", "Ta­sav­vuf", "Ta­ri­kat", "Ede­bi­yat", "İslamla Kaynaşmış Türk Edebiyatı", "Nazım Hikmet", "Fatih ve İstanbul", "Nerede Ne Yazdı", "Sanat ve Edebiyatımız", "İrfan ve İnsan", "Bu Dünyadan Kimler Geçti", "Ej­der­ha Taşı" (çocuk kitabı), "Tu­haf Bir Serüven" (ter­cü­me), "Şe­hir Mek­tup­la­rı" (Ah­met Ra­sim'den sa­de­leş­tir­me), "Mu­hay­ye­lat" (Gi­rit­li Aziz Efen­di'den sa­de­leş­tir­me).

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?