Filistinlilere “uluslararası koruma sağlanması” tartışılıyor

RAMALLAH (AA) – KAYS EBU SEMRA – İsrail'in uluslararası yasaları görmezden gelerek Gazze Şeridi'nde barışçıl eylem düzenleyen 41 Filistinliyi şehit etmesi, 3 bin 500'den fazlasını yaralamasının ardından, Filistinliler için “uluslararası koruma sağlanması ” konusu yeniden gündeme geldi.

Gazze Şeridi'nde 30 Mart'tan bu yana Büyük Dönüş Yürüyüşü kapsamında barışçıl eylemlerini sürdüren Filistinliler İsrail'in saldırılarına maruz kalmaya devam ediyor. Aralarında basın mensubunun da bulunduğu 41 Filistinlinin şehit edilmesi, 3 bin 500'den fazlasının yaralanması da bu konunun son dönemdeki ana sebeplerinden biri olarak gösteriliyor.

Ramallah'taki Birzeit Üniversitesi Uluslararası Hukuk Fakültesi Dekanı Doç. Dr Yasir el-Ammuri, konuya dair AA muhabirine yaptığı açıklamada, 5 daimi üyenin tek başına veto hakkına sahip olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyindeki (BMGK) oylama sisteminin “Filistinlilere uluslararası koruma ” sağlanmasının önünde bir engel olduğunu vurguladı.

Ammuri, BMGK'nın karar almaya nasıl zorlanacağının önemli olduğunu ve ülkelerin menfaatleri üzerinden gitmenin uluslararası koruma sağlanması için etkili olabileceğini aktardı.

– “Karar siyasi görüşlere bağlı ”

BM Sözleşmesinin 24. maddesi uyarınca barış ve güvenliği sağlamanın BMGK'nin görevi olduğunu hatırlatan Ammuri, bunun dışında söz konusu kararın siyasi görüşe ve Filistinlilerin destek toplama gücüne bağlı olduğunu ifade etti.

Uluslararası hukuk uzmanı Ammuri, Filistinli yetkilileri BMGK üyelerine yumuşak olmayan bir üslupla doğrudan diplomatik baskı yapmaya çağırarak, tehditle yetinilmeyip, kapsamlı bir stratejiyle hareket edilmesi gerektiğini söyledi.

Ammuri, Filistin'in taleplerine destek bulmak amacıyla diğer ülkelerle, özellikle de BMGK'de daimi üyeliği bulunan ülkelerle ortak çıkarlarını geliştirmesi gerektiğini vurguladı.

– “Uluslararası koruma Filistinlilerin hakkı ”

Kudüs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr Muhammed Şelalde, “İsrail'in suç işlemedeki sürekliliği nedeniyle uluslararası koruma Filistinlilerin hakkıdır. ” dedi.

İsrail'in 1967 sınırlarında yaşayan Filistinliler için uluslararası koruma sağlanmasına ilişkin görüşmelerden her zaman kaçtığını ifade eden Şelalde, uluslararası korumanın 4. Cenevre Sözleşmesi'nin Filistin'in durumuna olan intibakını güçlendireceğini ve uluslararası prensipler ve kanunların somut duruma intibakını sağlayacağını kaydetti.

BM Sözleşmesinin 7. bölümünde uluslararası koruma sağlanmasına ilişkin uluslararası ve hukuki bazı yükümlülükler olduğunu, üye ülkelerin ise bunları uygulamakla mükellef olduğunu aktaran Şelalde,Filistin'de faaliyet gösteren insan hakları kurumlarını ülkede yaşanan olayların mağdurlarını yasal ve bilimsel şekilde raporlaması gerektiğini dile getirdi.

Şelalde, Filistin yönetimini, İsrailli savaş suçlularının adaletten kaçamayacağını göstermek için Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvurmaya çağırdı.

– Uluslararası koruma siyasi mücadelenin bir parçası

Fetih Hareketi yöneticilerinden ve Filistin'in eski Kahire Büyükelçisi Nebil Amr da Filistin'e uluslararası koruma talebinin, uluslararası arenada yürütülen siyasi mücadelenin bir parçası olduğunu savundu.

Ülke için ihtiyaç duyulduğu müddetçe bu konuda uluslararası topluma baskı yapmayı sürdüreceklerini anlatan Amr, BMGK koridorlarında herhangi bir büyük ülkenin Filistinliler için uluslararası korumadan bahsetmesinin kendileri için büyük bir kazanım olacağını ifade etti.

Birzeit Üniversitesi İletişim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr Neşet el-Aktaş da Filistin yönetimini sadece tehdit ve parmak sallamayla yetinmemesi konusunda uyararak, İsrail'in yargılanması için UCM'ye başvurulması gerektiğini vurguladı.

Aktaş, “Filistin yönetimi ABD'nin baskılarına boyun eğdi ve yaparım diye tehdit ettiği adımları atmaktan vazgeçti. ” diyerek, Filistin yönetiminin bazı uluslararası kurumlara üye olmaktan bu nedenle vazgeçtiğini dile getirdi.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?