FETÖ'nün Atatürk Havalimanı'nı işgal girişimi davası

İSTANBUL (AA) – Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanı'nın işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 95'i tutuklu 159 sanığın yargılanmasına sanık savunmalarıyla devam edildi.

İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri'deki Alibey Spor Salonu'nda yapılan duruşmada, Hava Harp Okulu Destek Grup Komutanı Albay Yusuf Özdemir’in şoförü sözleşmeli er tutuklu sanık Selim Demiray savunma yaptı.

Olay günü lojmanlar bölgesinden araçla aldığı Yusuf Özdemir’in okul dekanının yanına gitmek istemesi üzerine, Hava Harp Okulu Dekanlığı'na gittiklerini anlatan Demiray, “Burada yarım saat kadar kaldı. Oradan tekrar lojmana götürdüm. Sonrasında ise makamına götürdüm. Onu beklerken Muhafız Bölük Komutanı Hüseyin Özdemir geldi. Yusuf Albay'ın odasına girdi. Çıktıktan sonra Hüseyin Özdemir’i VİP’e bıraktım. Saat 20.30-21.00 arasında Yusuf Albay'ın kapısında bir araç gördüm. Merdivenlerin üzerinde de 3 kasa mühimmat vardı. Emir üzerine erler bu mühimmatları araca yükledi. Sonra da bu mühimmatları nöbetçi amirliğe bıraktık. Yusuf Albay'ı bir süre sonra önce Destek Bölüğü'ne, sonra da Muhafız Bölüğü'ne götürdüm. Yusuf Albay, Muhafız Bölük Komutanlığı önünde hazırlanmış olarak bekleyen askerlere bir konuşma yaptı. Erlere, bir istihbarat geldiğini, birliği koruyacağımızı söyledi. ” diye konuştu.

Konuşma yaptıktan sonra VİP bölgesine gitmek isteyen Yusuf Özdemir’i buraya götürdüğünü belirten sanık Demiray, “Uçakların olduğu yerde bir kargaşa vardı. Aracı oraya yanaştırmamı istedi. Orada Kurmay Albay Barbaros Akça vardı. Gidip ona yardım etmemi istedi. Mühimmatları taşıyarak ona yardım ettim. Tekrar Yusuf Albay'ı Muhafız Bölük Komutanlığı’na götürdüm. Kendisi araçtan indi, içeri girdi. Ben bir yere gidip su içtim. Geri geldiğimde Yusuf Albay uzaktan beni gördü ve yanına çağırdı. Birkaç tane silah vardı, onları araca koymamı istedi, yaptım. Kendisini tekrar VİP’e götürdüm. Yarım saat orada kaldık. Askerler ve rütbeliler geldi. Hüseyin Özdemir, turuncu alarm verildiğini söylüyordu. Askerlere silah verildi. Orada sivil biri vardı. Emir üzerine bu sivil kişiyi dekanlığa götürdüm. Burada kamuflaj giydi ve geri götürdüm. Geri döndüğümde silah sesi duydum. Barbaros Akça havaya ateş etti, askerlere 'İçeri girin' diye bağırdı. Bana da 'Araca bin' dedi. Yanıma 4 tane muhafız asker bindi. Yan araca binen Barbaros Akça’ya nereye gittiğimizi sordum. Kendilerini takip etmemi söyledi. ” ifadelerini kullandı.

– “Başçavuş Aslan Özkan, 2 polisin silahını aldırdı ”

Sanık Demiray, dışarıyı dolaşmadan, Hava Harp Okulu’ndan havalimanına bağlanan yeri kullanarak içeri girdiklerini anlatarak, şunları söyledi:

“Aracı park ettim. Barbaros Akça askerlere 'Bomba var, etrafın güvenliğini alın' diye emir verdi. Başçavuş Aslan Özkan yanıma geldi. Birkaç tane askeri Barbaros Akça’ya götürmemi söyledi. Araca bindik, 200 metre kadar ilerledik. Barbaros Akça, orada toplanmış halkla konuşuyordu. Bombalı saldırı için geldiklerini anlatıyordu. Oradaki otobüs şoförlerinden birine ileride asker olup olmadığını sordu. Bu sırada iki asker, iki polisle birlikte karşıdan geldi. Aslan Özkan, polislerin silahını aldırdı, tutanak tutacağını, daha sonra geri vereceğini söyledi. Silahları alıp bana verdi, ben de araca koydum. Polislerle aracın başındaydık. Silahlarının karışacağını söylediler. Bir kağıda isimlerini ve silahlarının seri numarasını yazıp araca koydum. Polislere, ‘Niye alındı sizin silahlar?' diye sordum. Bir yanlışlık olduğunu söylediler. Bir yanlışlık varsa amirini arayıp sormasını söyledim. Telefonunun polis aracında kaldığını söyleyince, bir asker arkadaş polise telefonunu getirmeye gitti. Bu sırada üzerinde Türk bayrağı olan bir sivil yanımıza geldi. Neden geldiğini sordum. Darbe olduğunu söyledi. Telefonundan haberleri gösterdi. Ben de terör saldırısı olabileceği için orada olduğumuzun söylendiğini aktardım. Silahımın şarjörünü söküp araca koydum. Çevremdeki arkadaşlara da öğrendiklerimi anlattım. O sivil, 'Biz diğerlerine de bilgi veririz, iki otobüs halk geliyor, sizi linç ederler, birliğinize dönün.' dedi. Ben ve yanımdaki askerler, yine havalimanı içindeki geçitten okula döndük. ”

– “Davut Ala 'Devletten misiniz, darbecilerden misiniz?' diye sordu ”

Demiray’ın ardından savunma yapan tutuklu sanık tank nişancısı Uzman Çavuş Nurullah Kuşatan da terör saldırısı olabileceğinden havalimanına güvenlik önlemi bahanesiyle götürüldüklerini ifade etti.

Tankın içindeyken dışarıyı görmediğini belirten Kuşatan, “Havalimanının biraz dışına tankı park ettik. Dışarıdan sesler geliyordu ama ne olduğunu görmedim. Eşim aradı, askeri hareketlilikten bahsetti. Tanktaki bir arkadaşı da ağabeyi arayıp bilgi vermiş. Telsizden Serbülent Eken’in 'TSK yönetime el koydu.' anonsundan sonra darbe olduğunu anladım. Tankın silahını söküp aracın içine aldım. Topkule Kışlası'na geri döndük. Sabaha karşı şafak sökmek üzereyken nizamiyede Albay Davut Ala ile Albay Sait Ertürk’ü (15 Temmuz’da darbeciler tarafından şehit edilen piyade kurmay albay) gördüm. Davut Ala ben ve yanımdaki 8-9 kişiye 'Devletten misiniz darbecilerden misiniz?' diye sordu. Devletten olduğumuzu söyledik. Ala, 'Tamam çocuklar, yardım gerekirse sizi çağıracağız. Bir kenara geçin.' dedi. ” diye konuştu.

Kuşatan, Ala ve Ertürk'ün daha sonra gittiğini aktararak, “Biz Atatürk büstünün orada bekledik. Sonra çatışma sesleri geldi. Silahım üzerimde değildi. Polislerden 'Vuruldu' diye bir bağrışma duydum. Yanımıza gelen polise ormanlık alandan ateş açılmasıyla beraber nizamiyeye doğru koşmaya başladık. Yere yattık. ” ifadelerini kullandı.

– “Neden şehit Sait Ertürk ve Davut Ala'ya desteğe gitmediniz? ”

Bir süre sonra polislerin kapıya geldiğini ve gelen polislere yardımcı olduklarını söyleyen sanık Kuşatan, sabah nizamiyeden çıktıklarını ve teslim olduklarını, darbe girişimine göre hareket edenlerle, “mağdur ” olarak nitelendiriği kendilerinin ayrılmasını isteyerek, savunmasını tamamladı.

Müdahil avukatlarından birinin, “Sait Ertürk'ü önceden tanıyor muydunuz? ” sorusunu, Kuşatan “Evet, daha önce bizim kışlada görev yapmıştı. ” diye yanıtladı. Kuşatan, “O gece orada, Sait Ertürk şehit düştü, Davut Ala ise 7 kurşunla yaralandı. Neden bir köşede beklemek yerine onlara desteğe gitmediniz? ” sorusu üzerine de “Bize verilen tüfeği teslim etmiştim, beylik silahım da yanımda değildi. ” dedi.

Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?