FETÖ firarisi eski savcı hakkında iddianame

İSTANBUL (AA) – İş adamı Galip Öztürk hakkında hazırladığı iddianamede usulsüzlükler yaptığı iddia edilen Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturmaları kapsamında firari olarak aranan eski savcı Muammer Akkaş hakkında son soruşturmanın açılması istemiyle “görevi kötüye kullanma ” suçundan iddianame düzenlendi.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ayhan Memük tarafından hazırlanan iddianamede, şüpheli Muammer Akkaş'ın Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından 12 Mayıs 2015'te meslekten çıkarıldığı belirtildi.

İddianamede, Akkaş'ın üyesi olduğu FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün amaç ve gayesi doğrultusunda planlı ve sistematik şekilde yürütülen bir organizasyonun parçası olarak mesleğin şeref ve onurunu bozan, mesleğe olan genel saygı ve güveni sarsacak nitelikte eylemlerde bulunduğu anlatıldı.

Bu kapsamda, Akkaş'ın Metro Holding Yönetim Kurulu Başkanı müşteki Galip Öztürk hakkında yürüttüğü soruşturmada tarafsız davranmayarak, kişisel duygulardan hareketle, bir kısım hukuka aykırılıklar yaptığı, müştekinin ve diğer şüphelilerin mağduriyetine neden olduğu kaydedildi.

İddianamede, Akkaş'ın hazırladığı iddianamede, “suç örgütünün kamu görevlileriyle bağlantıları ” başlıklı bölümde soruşturmayla ilgisi bulunmayan tamamen özel hayata ilişkin tapelerin yer aldığı ve bunların isnat edilen suçların değerlendirilmesinde kullanılmadığı, mahkemenin de hükmüne esas alınmadığı belirtilerek, bunları sırf kişileri rencide etme, sosyal hayatta kötü düşürme ve utandırma amacıyla ifşa ettiği aktarıldı.

Eski İstanbul Cumhuriyet Savcısı olan ve son olarak Tekirdağ Cumhuriyet Savcısı iken meslekten ihraç edilen Muammer Akkaş'ın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduğu, örgütün amaç ve gayesi doğrultusunda hareket ettiği bildirilen iddianamede, Akkaş'ın iletişimin dinlenmesi, kayda alınması, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi, teknik araçlarla izleme kararıyla alakalı 68 şüpheli hakkında da herhangi bir dava açmadığı gibi takipsizlik kararı dahi vermediğine, bu konularla alakalı olarak yazılı bilgi de sunmadığına işaret edildi.

İddianamede, şüphelinin yapmış olduğu bu işlemlerin FETÖ/PDY'nin kuruluş stratejisiyle birlikte ele alınması gerektiği vurgulanarak, “7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Saadettin Sarıkaya tarafından ifade verilmek üzere çağrılması üzerine başlayan ve kamuoyunda MİT krizi olarak adlandırılan olayla birlikte FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kamu kurumları içerisinde yerleşen üyeleri aracılığıyla mevcut hükümet üzerinden Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı başlatmış olduğu gizli savaşın 17-25 Aralık ve devamında MİT tırlarının durdurulması operasyonlarıyla açık bir kalkışmaya dönüştüğü bilinmektedir. ” denildi.

– ''Örgütün en önemli silahı dinlemeler''

İddianamede, adli ve önleme dinlemelerinin örgüt tarafından bir silah olarak kullanıldığı belirtilerek, örgütün tüm kurumlara kendi mensuplarını yerleştirmeye çalıştıkları, usulsüz dinlemelerle kamu görevlilerini takip ettikleri, asılsız ve uydurma ihbarlarla bu kişiler hakkında soruşturma başlatarak kendi adamlarını görevlere getirdikleri anlatıldı.

Usulsüz dinlemelerle siyasetçi, iş adamı, gazeteci gibi meslek gruplarının mensupları hakkında elde edilen bilgilerin örgüte himmet sağlamak için şantaj aracı olarak kullanıldığı dile getirilen iddianamede, ilgililerin örgütün yanında yer almasını sağlamaya, örgüt aleyhine haber veya yorum yapmalarını engellemeye çalıştıkları kaydedildi.

Örgütün en önemli bilgi toplama yöntemi olan dinlemelerin, aynı zamanda örgütün amaçlarına ulaşmasını sağlayabilmesi bakımından sahip olduğu en büyük güç olduğu vurgulanan iddianamede, “Dolayısıyla FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yargı içerisinde özel yetkili mahkemelere ayrı ve özel bir önem vermesi tesadüf değil, aksine yasaların bu mahkemelere verdiği yetkinin, ülke ve millet menfaatine kullanılmayıp, Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, 17-25 Aralık, MİT tırları operasyonlarında olduğu gibi tamamen örgüt menfaatleri doğrultusunda kullanıldığı bilinen bir gerçekliktir. ” ifadelerine yer verildi.

İddianamede, şüpheli Muammer Akkaş'ın elde ettiği delilleri soruşturmada kullanmadığı, müştekinin yakın çevresini dinledikten sonra dinlenilenler hakkında herhangi bir karar vermediği gibi dinlemelerden elde edilen tapeleri de iddianamede kullanarak FETÖ'nün talimatları ve menfaatleri doğrultusunda hareket ettiği vurgulandı.

Akkaş'ın mesleki bilgi ve tecrübesi dikkate alındığında, Galip Öztürk'le ilgili soruşturmada iki ayrı takipsizlik kararını göz ardı ettiği, kolluğun düzenlediği fezleke içeriğini kasıtlı olarak hukuki değerlendirme yapmadan aynen kabul edip iddianame haline getirdiği aktarılan iddianamede, Akkaş'ın suçla alakası olmayan, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına etkisi bulunmayan özel hayata ilişkin tapelere hazırladığı iddianamede yer verip dosyanın nicelik bakımından fazla olması için özel çaba sarf ettiği anlatıldı.

İddianamede, şüpheli Akkaş'ın “görevi kötüye kullanma ” suçundan 6 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılması için son soruşturmanın açılmasına karar verilmesi, şüphelinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 16. Ceza Dairesi'ndeki davasının da bu dosyayla birlikte görülmesi talep edildi.

İddianame, son soruşturmanın açılması talebiyle Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?