Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu: (3)

ANKARA (AA) – Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kanal İstanbul'un Montrö Sözleşmesi ile herhangi bir ilgisi de yoktur. Tamamen Türkiye'nin kendine ait bir su yolu olarak faaliyet gösterecek ve işletilecektir." dedi.

Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda, ülkeye ve millete hizmet etmenin nasip işi olduğunu belirtti.

"Şayet nasibinizde böyle hayırlı bir işe vesile olmak yoksa önünüze gelen fırsatları da tepersiniz." diyen Erdoğan, İstanbul'a ve Türkiye'ye kazandırılacak tarihi bir eser olarak gördükleri Kanal İstanbul'a herkes gibi muhalefetin de destek olmasından memnuniyet duyacaklarını ifade etti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama onlar ne yapıyor? Destek olmak bir yana 'Biz bunu yaptırmayız, yapanlara da parasını ödemeyiz.' diyebilecek kadar akıl, mantık dışı bir yere savruluyorlar. Bu, bırakınız devlet yönetimini ve siyaseti, çocukların kendi aralarında evcilik oynarken bile etmeyecekleri bir sözdür. Kumaşında azıcık devlet adamlığı, yönetici sorumluluğu, hukuk bilgisi, hak ve adalet anlayışı olan hiç kimsenin ağzından böyle bir söz çıkamaz. Gerçi bunlar gittikleri yerlerde ülkelerini şikayet edip, uluslararası yatırımcılara 'Türkiye'ye sakın gelmeyin.' çağrısı yapabilecek kadar muvazeneyi yitirmiş bir zihniyetin mensuplarıdır. Onun için de iflah olmuyorlar. Kendi bataklıklarında çırpınıp duruyorlar.

Bunun da ötesinde, projeye niçin karşı çıktıklarının makul, mantıklı, bilimsel bir izahını da yapamıyorlar. Öyle ya karşı çıkıyorsanız, hesabınızı, kitabınızı, alternatiflerinizi ortaya koyarsınız, bizi de milleti de ikna edersiniz, mesele biter. Peki, bunların söylediği nedir? Kimi, 'Bunu hangi parayla yapacaksın?' diyor. Halbuki proje eğer yap-işlet-devret ile olursa zaten bizim bütçemizden herhangi bir para çıkmadığı gibi bütçeye dönüşü olan bir para var. Milli bütçeden bunu yapar mıyız, eyvallah yaparız. Onun da bütün bu noktadaki kaynakları bellidir. Kimi, 'çevre ve deprem riski' diyor. Halbuki projenin hazırlıkları kapsamında çevre ve deprem meselesi de dahil 56 kurumdan olumlu görüş alınmıştır. Kimileri 'gereksiz' yönünde açıklamalarda bulunuyor. Herhalde bu söz CHP'nin klasik muhalefet zihniyetini en iyi yansıtan ifadedir. Çünkü CHP, tarihi boyunca ülkemizin her önemli projesine böyle diyerek karşı çıkmış, takoz koymaya çalışmıştır."

– "Hamdolsun milletimiz Türkiye'yi bu 'istemezükçü' zihniyetin eline bırakmadı"

Eski Başbakanlardan Adnan Menderes'in Vatan Bulvarı'nı açarken CHP'lilerin yolun genişliğini eleştirdiğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Çünkü ne hayal edebilirler, ne böyle bir şey yapabilirler. Ne dediler, 'Buraya uçak mı indireceksiniz?' Aynı CHP, işte şimdiki 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün inşaatına ne dediler, 'Bu köprüden mutlu azınlık geçecek.' gerekçesiyle karşı çıktılar. Acaba, buradan CHP'ye oy veren kardeşlerim geçmiyor mu, geçmedi mi? Bunun mutlusu, mutsuzu olur mu? Biz bunu yaparken bunun ayrımını yapmıyoruz ki. Buradan AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti, şu parti, bu parti böyle bir ayrım yapmıyoruz ki. Biz bunu Türk milletine yapıyoruz, insanlığa yapıyoruz, farkımız bu. İnşaat bittiğinde hükümet değişip de açılışını yapmak kendilerine nasip olunca bu sefer pişkince 'büyük eser' diyerek projeye sahip çıkmaktan da geri kalmadılar.

Geçmişte yerli ve milli uçak, yerli ve milli silah, yerli ve milli demiryolu, yerli ve milli araba projelerimizi akamete uğratan, hatta GAP'a dahi karşı çıkan yine bunlar. Şimdi sahiplenmeye çalıştıkları Marmaray'ı engellemek için, Avrasya Tüneli'ni sabote etmek için neler yaptıklarını daha dün gibi hatırlıyoruz. CHP kafasının Fatih Sultan Köprüsü'nde, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nde, İstanbul-İzmir Otoyolu'nda, İstanbul Havalimanı'nda ve diğer yüzlerce, binlerce projedeki tutumunu en iyi milletimiz biliyor. Hamdolsun milletimiz Türkiye'yi bu 'istemezükçü' zihniyetin eline bırakmadı, inşallah bundan sonra da bırakmayacak."

– "Türkiye'nin kendine ait bir su yolu olarak faaliyet gösterecek ve iştelicek"

Kanal İstanbul'u, İstanbul Boğazı'ndaki deniz trafiğinin bir alternatifi olarak planladıklarını anlatan Erdoğan, "Geçtiğimiz yıl İstanbul Boğazı'ndan 41 binin üzerinde gemi geçti. Yani günde 118 civarında gemi, bu su yolunu kullanarak Marmara ile Karadeniz arasında seyrüsefer yapıyor. İstanbul'un böylesine yoğun bir deniz trafiğini kaldıramadığını, günün herhangi bir saatinde boğaza bakan herkes görebilir. Tabii gözleri olup görmeyenlere, kulakları olup duymayanlara, dilleri olup hakkı söyleyemeyenlere, bu gerçekleri kabul ve ikrar ettirmek pek mümkün değildir." diye konuştu.

Erdoğan, sadece son 2 yılda boğazda irili ufaklı 41 gemi kazası yaşandığını aktararak, geçmişte boğazda yaşanan pek çok felaketin de unutulmaması gerektiğine dikkati çekti. Sadece Independenta Romen bandıralı tanker kazasının yol açtığı çevre felaketinin bedelinin 40 milyar lira olduğunu belirten Erdoğan, geminin 7,5 ay kaza yerinde yandığını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kanal İstanbul'un ön çalışmalarındaki bütçesi 75 milyar lira civarındadır. İstanbul'da aşağı yukarı aynı trafiğe sahip Çanakkale Boğazı'na göre 4 kat daha fazla kaza yaşanıyor. Çünkü, gemi geçişleri yanında boğazın kendi iç trafiği de çok ama çok yoğun. İstanbul gibi 15 milyon nüfusa ve fiilen belki 18 milyon insana belki ev sahipliği yapan dünyanın en büyük şehirlerinden birinde karşımızdaki bu soruna çözüm bulmak, ülkenin yöneticileri olarak en başta gelen görevimizdir.

Türkiye'nin bu projeden elde edeceği gelir maliyetini kısa sürede çıkartacağı gibi kalıcı bir finansman kaynağı haline de getirecektir. Bu projeyle artık iyice sıkışan İstanbul'a yeni nefes ve hayat alanları açıyoruz. Kanal İstanbul'un Montrö Sözleşmesi ile herhangi bir ilgisi de yoktur. Tamamen Türkiye'nin kendine ait bir su yolu olarak faaliyet gösterecek ve işletilecektir. Ülkemizin en değerli markası olan İstanbul, bu projeyle çok daha kıymetlenecektir. Tabii, bunun için önce ülkemizi ve şehrimizi deruni bir aşkla her türlü hesaptan ayrı bir muhabbetle sevmemiz gerekiyor."

– "Senin böyle bir karar verme yetkin yok"

Erdoğan, Kanal İstanbul projesine yönelik eleştirileri değerlendirirken, "İnanın bunların İstanbul sevdası diye bir dertleri yok, İstanbul sevgisi diye bir dertleri yok. Nasıl olduysa İstanbul'da bir Büyükşehir Belediye Başkanlığını aldılar ama İstanbul seçimini kazanmadılar. İstanbul seçimini AK Parti kazandı. Çünkü, Meclis kahir ekseriyetiyle kimde? AK Parti'de ve Cumhur İttifakı'nda. Bunu iyi anlamamız lazım." dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Kanal İstanbul hakkındaki açıklamalarına değinen Erdoğan, "İstanbul'a 'Kanal İstanbul gereksiz.' diyor. Bunun kararını vermek sana değil, bunun kararını verme yetkisi bize aittir. Biz bunun kararını zaten verdik. Aynı zamanda Büyükşehir Belediye Meclisine aittir. Senin böyle bir kararı verme yetkin de yok." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda adımları attıklarını, yola kararlı bir şekilde devam ettiklerini ve bunu yapacaklarını vurguladı.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Canım İstanbul" şiirinin "Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar. Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim. O benim, zaman mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur. Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale. Ve kavuşmuş rüyalar, onda onda misale. İstanbul benim canım. Vatanım da vatanım. İstanbul, İstanbul…" dizelerini okuyan Erdoğan, İstanbul'a Kanal İstanbul projesini kazandırma konusunda kararlı olduklarını kaydetti.

Erdoğan, "Projenin sahibi, Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Kurumların görevi devletin aldığı karara uygun şekilde kendi sorumluluk alanlarında üzerlerine düşeni yapmaktır. Görevi ihmal eden hesabını millete ve hukuka muhakkak verecektir." değerlendirmesinde bulundu.

(Bitti)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?