“Dokunulmazlık” teklifi yasalaştı

TBMM (AA) – AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, Yasama’nın kendi üzerine düşeni yaptığını, milletin beklentilerini yerine getirip dokunulmazlıkların önündeki engeli kaldırdığını belirterek, “Bundan sonraki görev yargınındır. Bizim buna söz söyleme hakkımız yok.” dedi.

TBMM’de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Turan, cumhuriyet tarihinin belki de en önemli görüşmelerinden birinin bugün tamamlandığını belirterek, “Bu konuda milletin, şehit annelerinin, gazilerin beklentilerini karşılayan ve ‘evet’ oyu veren tüm milletvekillerimize, hangi partiden olurlarsa olsunlar teşekkür etmek istiyorum.” ifadesini kullandı.

Turan, “Millet bugün dokunulmazlıkların kaldırılmasını, siyasetin üzerindeki kamburun atılmasını ümit ediyordu. Birçok tartışmaya, engelleme girişimine rağmen 376 sayısıyla beraber bu kamburu bir anlamda atmış olduk.” diye konuştu.

Dokunulmazlıkların, çok uzun yıllardan beri Türkiye’de konuşulan ve tartışılan meselelerden biri olduğunu anımsatan Turan, şöyle devam etti:

“Birçok parti kendi programında dokunulmazlığın kaldırılmasını, bununla ilgili vaadlerini defaten ifade etmişlerdi. Son dönemde dokunulmazlık tartışması, terör bağlamında değerlendirildi. Çünkü bildiğiniz gibi terör faaliyetleri için dokunulmazlığın bir zırh olarak kullanıldığı süreci yaşadık. Dokunulmazlık, sadece milletvekillerine, vekillik görevini yerine getirmesinden, bu imkanı vermesinden kaynaklı bir hak olmasına rağmen, bırakın vekilliği, terör faaliyetlerinin altyapısı haline gelmeye başladı.

Sokağa davet edip onlarca kişinin ölmesi sürecinden başlayın da bunun ötesinde aracında silah taşıyanlar, canlı bombanın evine taziyeye gidenler, sırtını PKK’ya dayadığını iddia edenler gibi birçok farklı terör faaliyetinin adı bir anlamda dokunulmazlık zırhıyla engellenmiş oldu. Ancak barış adına oy isteyenlerin, savaş politikalarına, dokunulmazlığın bir imkan vermeyeceğini hem millet hem de Meclis bugün karara bağlamış oldu.”

– “Sonuç, bizim için mutlu edicidir”

Eğer bugün 376 oyu alınmasaydı, referandum başta olmak üzere değişik süreçlerin gündeme gelmiş olacağını kaydeden Turan, “Ancak gördük ki 90 yıllık Mustafa Kemal’in partisinin geldiği yer, HDP’nin kötü bir taklidi. İlk tur oylamalarda sadece ‘hayır’ diyerek süreci geçiştiren ancak sonraki süreçte referanduma giderse ikinci turda ‘millet bize ne der, biz millete ne deriz’ diye düşünen CHP yöneticileri, sadece 20 vekiliyle beraber ‘Dokunulmazlıklar kalksın’ diye değil, sadece ‘Bu konu millete, referanduma gitmesin’ diye oy vermiştir. Altını çiziyorum, CHP’nin, 20 vekili ‘evet’ oyu vermekle beraber 133 vekil olduğuna baktığımızda 100’den fazla vekilinin HDP gibi ‘hayır’ oyu verdiğini üzülerek gördük.” dedi.

“Sonuç, bizim için mutlu edicidir. Sonuç, referanduma gitmeden bu kamburdan, bu sıkıntıdan bu milleti kurtarmaktır.” diyen Turan, şunları kaydetti:

“Keşke bu sonuç 450’lerle ifade edilseydi. HDP’nin yanlış yaptığını, terör faaliyetlerine altyapı hazırlayan adımlar attığını gösterseydik de Anamuhalefet’in, MHP’yle beraber, AK Parti’yle beraber ‘evet’ oyunu verdiğini görseydik, 450’den fazla oyla beraber dokunulmazlıklar kalkmış olsaydı. Ancak gördük ki 20 CHP’li vekil ‘evet’ oyu vermekle beraber ‘Referanduma gitmesin, millete ne deriz’ baskısından korkarak, konu böyle kapanmıştır. Ben her şeye rağmen bu sürecin referandumsuz sonuçlanmasını, milletimizin beklentileri doğrultusunda sonuçlanmasını, AK Parti’nin hala bu ülkede siyasi aktörlerin en büyüğü ve en iyi idare edicisi olduğunu görmemizden dolayı tüm vekillerimize, tüm sürece katkı sağlayan ilgililere teşekkür etmeyi bir borç biliyorum, teşekkür ediyorum.”

– “Bu konuyla ilgili referandum olmayacaktır diye düşünüyorum”

Referandumun, 367’den sonra gerekli olmayan, takdire bağlı bir süreç olduğunu dile getiren Turan, İçtüzük ve Anayasada buna ilişkin düzenlemelerin bulunduğunu anımsattı.

Turan, “Cumhurbaşkanımızın talebi doğrultusunda tekrar referandum gündeme gelebilir tabii ki. Ancak şahsi kanaatim odur ki milletin beklentisi, kamuoyunun beklentisi, Meclisin de bu konuda kendi üzerine düşeni yapmasından dolayı bu ülkenin gündeminde, bu konuyla ilgili referandum olmayacaktır diye düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

AK Parti’nin, başından beri bu milletin geleceği ve gençleri adına sadece başkanlık sisteminin bu ülkede sulh-u selamete sebep olacağını iddia ettiğini hatırlatan Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz başkanlığı Tayyip Erdoğan için, AK Parti için istemiyoruz. Zaten bizim kültürümüz, siyasi anlayışımız bu sorunları aşmaya müsait. Biz uyumlu çalışan, Kurucu Genel Başkanımıza bu konularda danışan bir ekibiz. Ancak ileriki yıllarda bu ülkenin geleceği adına bu sistemin kriz üreten bir sistem olduğunu biliyoruz. O yüzden çözümün de başkanlık sistemi olduğunu biliyoruz. Fakat biz hep şimdiye kadar ayağı yere basan, reel politikalar öneren bir parti olduk. Eğer başkanlıkla ilgili adım atamayacaksak, başkanlık tartışmaları bu ülkeye zaman kaybettirecekse bizim zaman kaybedecek lüksümüz yok. Biz milletten yetki aldık, çok iş yapmak istiyoruz. Projelerimiz, iddiamız var, ateş çemberinde olan bir etrafımız var, yarım kalan yatırımlarımız var. İstiyoruz ki bir an önce bu tartışmalar nihayete ersin ve yolumuza devam edelim. Bunun da yolu, hafta sonu olacak kongreden sonra yeni Başbakanımızın toplayacağı ekibiyle beraber, MKYK’sıyla beraber bir yol haritası çizmesidir. İsteriz ki başkanlık gecikecekse partili Cumhurbaşkanının gecikmeden, fiili durumun adını koyarak resmileşerek yolumuza devam etmemiz. Bu yeni dönemin takvimine bağlıdır.”

– “HDP, Kandil’den emir almadan oturamayan, kalkamayan bir parti”

Genel Kurul’da, HDP’li Sırrı Süreyya Önder ile arasındaki Kandil polemiğine ilişkin soru üzerine Turan, “Zaman zaman bize değişik partilerin vekilleri, HDP başta olmak üzere grubumuzu ilzam, tahkir eden, hiç hesaba katılamayacak kadar ağır ithamlar olan ifadeler kullanıyorlar. Bugün de gördüğünüz gibi HDP, sözüm ona bizim grubumuzu tahkir etti, dedi ki ‘Zorla oy kullanıyorsunuz’. Hayır. 316 vekilimiz, bu teklife imza attı. Eksiksiz 316 vekilimiz, Başbakanından vekiline, bakanından MKYK’sına hepsi oyunu kullandı ve bu konudaki ithamı da reddetmiş oldu zaten. Sonuç bunu gösteriyor.” ifadesini kullandı.

Turan, “Kaldı ki bize ‘Talimatla oy veriyorsun’ diyen insanların, sanki özgür bir ortamda siyaset üretiyormuş gibi davranması da akla ziyan bir şey. HDP dediğiniz, Kandil’den emir almadan oturamayan, Kandil’den emir almadan kalkamayan bir parti.” diye konuştu.

Bülent Turan, “HDP’nin, komisyondaki tavrı, grup başkanvekillerinin masalarda dolaşan, kavga eden, su şişeleri atan bir parti olmasına rağmen son haftalarda hiç ses çıkarmayan, kavga etmeyen, mülayim bir parti haline gelmeye çalışması, CHP’ye bu konuda zorluk çıkarmama niyetindendir. ‘Light HDP’ tabiri caizse Kandil ‘Kavga et’ dedi, komisyonda kavga ettiler, Kandil ‘Dur’ dedi, Genel Kurul’da durdular. O yüzden Kandil’den emir almadan hareket edemeyen insanların bize ‘Emir kulu’ demesini, ciddiye bile almıyoruz.” görüşünü dile getirdi.

– “90’lı yıllar gibi görüntünün verilmeyeceği kanaatindeyim”

Kendisinin de fezlekesinin bulunduğunu ve dokunulmazlığının kaldırıldığını kaydeden Turan, “Keyifle gideceğim. Bir imam hatip hakaretinden dolayı cevap verdiğim bir yazara, benim yaptığım ifadeden dolayı bir dava var. Onun ifadesini vereceğim.” dedi.

Turan, “Yasama, kendi üzerine düşeni yaptı, milletin beklentilerini yerine getirdi ve dokunulmazlıkların önündeki engeli kaldırdı. Bundan sonraki görev yargınındır. Bizim buna söz söyleme hakkımız yok. Ancak öyle dosyalar var ki yurt dışı çıkış yasağı bile gündeme getirilerek, yargının tedbir almasında fayda var diye düşünüyorum. Yasama görevini yaptı, bundan sonraki görev artık yargınındır.” diye konuştu.

Ancak 90’lar kıyaslamasını hakkaniyete uygun bulmayacağını vurgulayan Turan, o yıllardaki dokunulmazlıkların sadece kürsü dokunulmazlığıyla ve konuşmalarıyla ilgili olduğunu hatırlattı.

Turan, “Bugünkü konuştuğumuz konu kürsü dokunulmazlığı değil. Hiçbir vekil, kürsüdeki konuşmasından dolayı, kürsü masumiyetinden dolayı yargılanmıyor. Adamın aracında silah bulunmuş, adam PKK’nın her türlü övgüsünü yapmış, sırtını dayadığını iddia etmiş, 52 insanın ölümüne vesile olmuş. Konu bununla alakalı arkadaşlar. 90’lardaki gibi kürsüden kaynaklı bir mesele yok. O yüzden ben 90’lı yıllar gibi görüntünün verilmeyeceği kanaatindeyim.” açıklamasında bulundu.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?