“Çocukların icra yoluyla alınması nedeniyle facialar yaşanıyor”

ANKARA (AA) – Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, boşanmış ailelerde, çocuk tesliminin icra daireleri aracılığıyla yapılması nedeniyle yaşanan sorunlara dikkati çekerek, “TBMM'ye Adalet Bakanlığınca hazırlanan bir tasarı gönderilmişti ama seçim sebebiyle kadük duruma geldi. Şimdi bunu teşvik etmemiz gerekiyor. İcra yoluyla eşya teslimi, mal teslimi olur ama çocuk teslimi inanılmaz bir şey. Facialar yaşanıyor, yürekler burkuluyor. ” dedi.

Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Avrupa Engelli Hakları Ağı işbirliğiyle düzenlenen “Türkiye'de Çocuk Koruma Sistemi ile İlgili Kurumların Rolü ” konulu istişare ve koordinasyon toplantısı yapılı.

Bir otelde düzenlenen toplantıya, KDK Başkanı Şeref Malkoç, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Süleyman Arslan, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Yılmaz Tunç katıldı.

Yaptığı konuşmada KDK'nin yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi veren Malkoç, kuruma geçen yıl 17 bin 131 başvuru alındığını aktardı. Malkoç, “Bize yapılan 17 bin başvurunun içerisinde yaklaşık yüzde 15 oranında 'dostane çözüm' kararı verdik. Mahkemeye intikal eden konular ve idareye başvurmanın dışındaki dosyaları düşündüğümüzde bu oran yüzde 60'lara tekabül ediyor. ” ifadelerini kullandı.

İlk zamanlarda KDK'nin tavsiye kararlarına uyma oranı yüzde 20 civarındayken, 2018 yılı itibarıyla bu oranın yüzde 65'in üzerine çıktığını anlatan Malkoç, bunun Avrupa ve İskandinav ülkelerindeki ortalamasının da yüzde 80 olduğuna işaret etti.

  • İcra yoluyla çocuk teslimi

Kamu Başdenetçisi Malkoç, KDK'nin kadın ve çocukların haklarının korunmasına verdiği öneme ve bu konuda hayata geçirdikleri çalışmalara dikkati çekerek, dünyanın her yerinde yaşanan olumsuz olaylardan en çok etkilenen kesimin kadın ve çocuklar olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin çocuk koruma sistemine ilişkin mevzuatı ve kurumlarıyla iyi bir noktada olduğunun altını çizen Malkoç, bazı eksikliklerin giderilmesi açısından da mevzuatın ikincil bölümünün tekrar gözden geçirilebileceğini ifade etti.

Arabuluculuk sisteminin önemine vurgu yapan Malkoç, 2018'de ihtilaflarla ilgili gelen 206 bin dosyanın, 167 bin 851'inin arabuluculuk vasıtasıyla çözüldüğünü söyledi. Malkoç bunun, işçi-işveren ihtilaflarında ortaya çıkan, gelecekte dava konusu olacak sorunların yüzde 81'inin mahkemeye intikal etmeden çözülmesi anlamına geldiğini bildirdi.

Türkiye'de boşanma davalarının arttığına ve bu noktada en çok çocukların mağdur olduğuna işaret eden Malkoç, KDK'nin bu noktada icra yoluyla çocuk tesliminin önlenmesi için yoğun çalışmalar yürüttüğünü anımsattı.

Bu noktada Adalet ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığıyla çalışmalarda belli bir noktaya gelindiğini belirten Malkoç, şu değerlendirmeyi yaptı:

“TBMM'ye Adalet Bakanlığınca hazırlanan bir tasarı gönderilmişti ama seçim sebebiyle kadük duruma geldi. Şimdi bunu teşvik etmemiz gerekiyor. İcra yoluyla eşya teslimi, mal teslimi olur ama çocuk teslimi inanılmaz bir şey. Facialar yaşanıyor, yürekler burkuluyor. Türkiye'nin hak etmediği bir durum bu. İkincisi de boşanmalara karşı bir önleme mekanizması olarak Aile Arabuluculuğu Kurumu. Buna toplumun farklı kesimlerinde itiraz edenler var ama onlarla da oturup, karşılıklı görüşülüp belli bir mutabakata varılabilir. ” dedi.

  • “Kadına karşı şiddet konusunda mevcut yasa yeniden ele alınmalı ”

KDK'nin “aile arabuluculuğunun ” oluşması için iyi bir çalışma yürüttüğünü ama bu çalışmaya mutlaka toplumun da destek vermesi gerektiğini aktaran Malkoç, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin

önlenmesine Dair Kanun'a ilişkin uygulamada yaşanılan bazı sıkıntılara dikkati çekti.

Malkoç, şunları kaydetti:

“Bugüne kadar İstanbul Sözleşmesi, bununla ilgili çıkan yasa dahil Türkiye'nin özellikle basında veya bu konuyla ilgilenen kurumlarla odaklandığı husus, kadına karşı şiddetin önlenmesi. Ne kadar üzerinde duruluyorsa kadına karşı şiddet o kadar artmış. Hangi yasal düzenleme yapılmışsa önlemeyi bırakın, kadına karşı rakamlara baktığımızda şiddet artmış. Burada bir terslik, problem, noksanlık, bir eksikliğimiz var. Bu eksikliğin nereden kaynaklandığını iyi tespit edip, bunu çözmek gerekiyor. Özellikle kadına karşı şiddet, aile içi şiddet konusunda mevcut yasanın, uygulamanın gözden geçirilmesi, yeniden ele alınması gerekiyor. ”

  • “Bütüncül bir mekanizma kurulması gerekiyor ”

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu da komisyonun yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi verdi ve Türkiye'nin insan haklarının güçlendirilmesi bakımdan çok güçlü bir mevzuata sahip olduğunun altını çizdi.

Komisyona çocuk haklarına ilişkin, daha çok, cezaevlerinde anneleriyle yaşayan çocuklar için bakım, beslenme, sağlık konuları ile cezaevindeki babaların çocuklarıyla daha çok görüşebilmesi konusunda taleplerin iletildiğini bildiren Çavuşoğlu, Türkiye'de okullaşma oranlarının arttığını, ölümle sonuçlanan doğumlarda azalmanın söz konusu olduğunu istatistik verileriyle anlattı.

Çavuşoğlu, tüm bunlara karşın çocuk işçiliği, Suriyeli çocuklar, yoksulluk, istismar ve madde bağımlılığıyla mücadele konularında atılması gereken adımların bulunduğunu ifade ederek, “Çocuk haklarına ilişkin temel ilkeler ve çocukların gelişimsel ihtiyaçları temelinde sağlık, eğitim, sosyal hizmetler gibi farklı sektörlerin entegre bir şekilde çalışmasını sağlayacak bütüncül bir mekanizma kurulması gerekiyor. ” değerlendirmesinde bulundu.

TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Yılmaz Tunç ise çocuk haklarının korunması konusunda Türkiye'nin imza attığı uluslararası sözleşmelere ve yapılan yasal düzenlemelere değinerek, çocuk istismarıyla ilgili yargıya intikal eden konular dışında sağlıklı veriye ulaşmanın zorluklarına işaret etti.

Tunç, Meclis'te çocuk istismarıyla mücadeleye ilişkin daimi komisyon kurulmasıyla ilgili de tüm partilerin teklifinin bulunduğunu belirterek, Adalet Bakanlığınca hazırlanan yeni Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde 15 yaşından küçük çocukların adli sisteme girmeden durumunun değerlendirilmesi, çocuk görüşme odaları, çocukların ifadelerinin örselenmeden alınmasıyla ilgili önemli düzenlemelerin bulunduğunu ifade etti.

  • “Aileyi koruyamıyoruz ”

TİHEK Başkanı Süleyman Arslan da yaptığı konuşmada, aile kurumunu korumanın önemine değindi.

Arslan, “Biz aileyi koruyamıyoruz. Aile kurumunu güçlendirmediğiniz zaman hiçbir şeyi düzeltemeyiz. Bir çocuğu en iyi koruyacak olan sağlıklı bir ailedir. Onun dışındaki her çözüm geçici çözümlerdir, kalıcı sonuçlar vermez. ” değerlendirmesinde bulundu.

Ailenin korunamamasının bütün dünyanın sorunu olduğuna işaret eden Arslan, “Eğer bir medeniyet hamlesini tekrar canlandırmamız gerekiyorsa önce işe aileden başlamamız gerekiyor. Odağı sadece parçalanan ailenin parçalarıyla uğraşarak çözeceğimizi düşünmüyorum. Dedeleri huzurevine, çocukları da Sevgi Evlerinde büyütmeye çalıştığınız zaman buradan çözüm alamayız. Böyle sağlıklı bir toplum olmaz. Dedeyi, çocuğu birbiriyle nasıl buluşturabiliyoruz onun çözümlerini aramamız lazım diye düşünüyorum. ” diye konuştu.

Bu noktada ilkokuldan başlayarak “ailenin korunması ve kişilerin birbirlerinin haklarına saygı göstermesine yönelik eğitimler verilmesi ” önerisinde bulunan Arslan, aynı zamanda çocukların yaş temelli ayrımcılığa uğramasına yönelik çalışma yürütülmesinin çok faydalı olacağını söyledi.

Toplantıya Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Vedat Işıkhan ve Prof. Dr. Vedat Bilgin ile çocuk hakları alanında çalışmalar yürüten uzmanlar, avukatlar ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?