Can dostlarına son vefa

İSTANBUL (AA) – EMRAH YORULMAZ – Hayvanseverler, yıllarca birlikte yaşadıkları can dostlarını yitirdiklerinde, bir vefa örneği göstererek, Beykoz'da bulunan bir köpek eğitim merkezine ait mezarlıkta toprağa veriyor.

Beykoz'da bir köpek eğitim merkezi, bahçesinin bir bölümünü evcil hayvan mezarlığına ayırdı. Hayvanseverler evcil hayvanları için burada bir mezar yeri satın alabiliyor.

Sahiplenerek ya da satın alarak edindikleri evcil hayvanlarla sevgi bağı kuran, can dostlarını kaybettikten sonra da vefa göstermeyi sürdüren bu insanların hareketi, akıllara büyük gönül insanı ve halk şairi Yunus Emre'nin “Yaradılanı sev, Yaradan'dan ötürü ” sözünü getiriyor.

Mezar taşlarına kazınan yazılar, hayvanseverlerin duygularına da tercüman oluyor. Mezar taşlarındaki ''Sevgili tırtıl'', ''Sonsuza kadar sevileceksin'', ''Kalbimizdesin'', ''Güzel kızım, oğlum ” ve “Kızım, evimizin bir tanesi ” gibi mezar yazıları sahiplerinin onlara karşı duygularını ifade ediyor. Özel günlerde ya da ölüm yıl dönümlerinde mezarlığı ziyaret edenler olduğu gibi her hafta ziyaret edenlere rastlamak mümkün.

Hayvanını kaybeden sahipleri işletme sahibiyle irtibata geçerek uygun bir saatte defin işlemi için sözleşiyor. Kedi ya da köpeği gömüldüğü sırada mezara bir tişörtünü ya bir eşyasına koyanlar da bulunuyor.

Mezar taşında soyadını kullanan, mezar taşının başına renkli bir rüzgar gülü, küçük bir heykel, kolye veya tasma gibi eşyalar koyanlar da bulunuyor.

– “Bence dünya biraz hayvanların veya çocukların elinde olsaydı bambaşka olurdu ”

Beykoz'daki mezarlığa iki kedisini toprağa veren hayvanseverlerden biri de Kayahan'ın kızı Beste Açar.

Hayvan sevgisinin kendisinde küçük yaşlarda başladığını, hasta veya yavru kedileri sürekli eve getirdiğini belirten Açar, “Bugüne kadar kaç kedi sahiplendim ve besledim sayısını hatırlamıyorum. Anne ve babamın büyük payı var bu sevgide. Babam kedilere az şarkı bestelemedi. 'Yağmur' diye bir şarkısı vardı mesela, onu 6 yaşında sahiplendiğim bir kedime yazmıştı ” diye konuştu.

İnsanların önce hayvanları sevmesi gerektiğini, hayatın o an başladığını dile getiren Açar, şöyle konuştu:

''Hayvanların hissettirdikleri çok başka. Yani ben hiçbir insandan bugüne kadar onlardan aldığım sevgiyi, dostluğu almadım. Hani koşulsuz sevgi diyorlar ya. Gerçekten de öyle. Hayatta bir dilek hakkın olsa 'ne isterdin' diye sorsalar, ben bugüne kadar beslediğim hayvanlardan biriyle sohbet etmek isterdim. Onların gözünden insanları dinlemek isterdim. Kendimi dinlemek isterdim. Ben onları çok seviyordum. Müthiş canlılar. ”

Son zamanlarda sosyal medyada gördüklerinin kendisini şaşırttığını, bazı insanların “Çocuklara neler oluyor görmüyorsunuz ” şeklindeki kendisini daha da üzdüğünü anlatan Açar, “Tabii ki haklı olabilirsiniz ama hepsi canlı hepsinin yaşamaya hakkı var. Yani şurada yürüyen küçük karıncanın ezilmeye, canın yanmasına izin veremeyiz. Bence dünya biraz hayvanların veya çocukların elinde olsaydı bambaşka olurdu. Bizim onlara o güçlerin arkasında bu sessizliklerine destek olmamız gerekiyor. ” ifadelerini kullandı.

– “Onları çocuklarım gibi görüyorum ”

Hayatı boyunca beslediği kedileri satın almadığını, sokakta gördüğü annesiz dolaşan yavru kedileri sahiplendiğini ifade eden Açar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ben gidip sadece gözü güzel, burnu basık, tüyleri pofuduk diye para verip kedi almadım. Benim çocukluğumdan beridir yaptığım sokakta öncelikle annesinin olup olmadığını anladıktan sonra yavru kedileri alıyorum. Ya tamamıyla ben bakıyorum ya da emin olduğum, güvendiğim veya takibini yaptığım insanlara sahiplendiriyorum. Onları çocuklarım gibi görüyorum. Onlar olmadan yaşayabileceğimi sanmıyorum. Kedilerimin burada gömülü olduğunu bilmek beni mutlu ediyor. ”

Sahip olduğu hayvan sevgisinden ötürü köpek eğitim merkezi işleten Cenk Şimşekçakan, ilk etapta doğanın içerisinde yaşamak için şehirden uzak bir arazi satın aldığını kaydetti.

Çocukluğundan beri hayvanlarla bir arada olduğunu, onlarla iyi anlaştığını aktaran Şimşekçakan, “Burayı ilk olarak doğa ve hayvanlarla yaşamak için kurdum. Tabii daha sonra işin içine geçim derdi girince işin seyri değişti. burayı hayvan beslemek isteyen kişilere daha iyi yol ve yöntem göstereceğim bir yere dönüştürdüm. ” dedi.

Küçükken hastalanan bir köpeğinin başından üç gün ayrılmadığını ve hayvan sevgisinin ilk orada başladığını hatırlatan Şimşekçakan, “Bana göre nasıl ki insan bir yakını ölünce onu çöp konteynerine atmıyorsa ben de köpeğimi çöpe atmadım. Gömdüm bazen görmek isterim diye. Tabi buradaki asıl işim köpek eğitimi. Ama hayvanı ölen benim gibi tanıdıklar olunca onlar da gömmek istediler ortaya böyle bir sonuç çıktı. İnsanlar değer verdikleri hayvanları buraya gömüyorlar. İstedikleri zaman gelip ziyaret edip bana da teşekkür ediyorlar. Çünkü onlara gelebilecekleri bir adres veriyoruz. Onlar da bundan dolayı mutlular. Bu sayede çevrede kötü görüntü oluşturan bir şey de olmuyor. ” diye konuştu.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?