Bir Zülkarneyn hikayesi: “Ölümsüzlüğe Yolculuk”

İSTANBUL (AA) – MUSA ALCAN – Uluslararası büyük sergiler düzenleyen Marlborough Gallery’nin tek Türk sanatçısı Ahmet Güneştekin, bu yıl 11.’si düzenlenen çağdaş sanat fuarı Contemporary Istanbul’da “Ölümsüzlüğe Yolculuk” adlı enstalasyonuyla yer aldı.

Sanatçı Güneştekin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Zülkarneyn figüründen esinlenerek yorumladığı eserleri, binlerce metal parça ve ayna kullanarak fuar için hazırladığını söyledi.

Her yıl bir tema işleyerek eser ürettiğini vurgulayan Güneştekin, geçen yıl Venedik Bienali ve Contemporary Istanbul’a, “İstanbul” temasıyla katıldığını aktardı.

Güneştekin, yıllarca aynı işin tekrarını yapan bir sanatçı olmadığını belirterek, “Contemporary Istanbul 11 yıldır devam ediyor. 11 yıldır 11 ayrı tema ile yola çıktım. Bu tabi beni takip edenleri de heyecanlandırıyor ve her sene mutlaka bir şey bekliyorlar. Yapacağım yeni yolculuğun ne olduğunu merak ediyorlar.” diye konuştu.

– “Çağdaş sanat fuarları, sanatçıyı daha geniş kitleye ulaştırıyor”

Kendi kültüründen yola çıkarak dünyanın 25 ülkesinde sergiler düzenlediğini anlatan sanatçı, şunları kaydetti:

“Dünyada 6 global galeri tarafından temsil edilen bir sanatçıyım. Kendi kültürel bağlarımdan kopmadan sanat yapan biriyim ve kendi hikayelerimden faydalanıyorum. Bu da tabii hem Batıda hem Türkiye’de heyecan yaratıyor. İnsanlar kendine ait bir şey görüyor. Bu açıdan da çağdaş sanat fuarları oldukça önemlidir. Çünkü dünyanın birçok yerinden sanat adamları, koleksiyonerler ve galeriler bu sanat fuarını geziyor. Bu açıdan daha geniş kitleye ulaşmanız sağlanmış oluyor.”

Ahmet Güneştekin, sanatın bilgiyle yaratıldığına inandığının altını çizerek, “Bazı sanatçılar sanatın daha anlaşılmaz taraflarını seçebiliyor. Ben alt metinlerini okumasam, benim işlerimi anlamak da zor ama tabii ana temeli bilgi oluşturuyor. Çünkü bir temaya başladığım zaman, 1-2 yıl önceden okumalar yapıyorum. Hikayeler, dini yayınlar ve bütün kutsal kitapları okuyorum. Sayısız film izliyorum. Kendime ait bir şey hissettiğim yerde de kendiliğinden bir şeyler yaratmamı sağlıyor. Ben de bilgideki detayı sanata dönüştürüyorum.” ifadelerini kullandı.

Zülkarneyn’i okuduğunda kendisi açısından en dikkat çekici detayın boynuzlar olduğuna vurgu yapan Güneştekin, “Canlılar ölüyor ama milyon yıl önce yaşamış bir canlının boynuzunu, kafatasını ya da iskeletini görebiliyorsunuz. Demek ki bunlar, doğadaki ölümsüzlüğün de bir tanımı olmuş oluyor. Çünkü ruh ve beden gidiyor bu kısımlar kalıyor.” dedi.

– “Doğudan Batıya doğru giden bir kavmin yolculuğu”

Bu seneki temasının “Doğudan Batıya ölümsüzlük ve varoluş yolculuğu” olduğunu ifade eden sanatçı, şunları söyledi:

“Zülkarneyn, Kur’an-ı Kerim’in Kehf suresindeki ayetlerde geçiyor. Tevrat’ta, 3 bin 500 yılllık Babil tabletlerinde, Gılgamış destanında da var. Bu çok eski bir yolculuk. Zülkarneyn, kimine göre bir adalet dağıtıcısı, kimine göre peygamber, kimine göre bir savaşçı. Batılılar bunu İskender’in yolculuğu olarak adlandırıyor. Kimine göre Gılgamış’a dayanıyor ölümsüzlüğü araması. Savaşçılar, kumandanlar avladığı en güçlü hayvanın boynuzunu miğferine geçirdiği zaman, onun ruhunu ve gücünü aldığına inanıyor. O güçle daha adil bir şekilde yönetiyor. Bu yolculuğu esas aldım ve bu yolculuğun 4 kıtada olduğuna inandığım için, 4 farklı kıtadan 12 yaban hayvanın boynuzlarından faydalandım.”

Güneştekin, orijinal boynuzların, birebir ölçülerde seramik ve metal döküm kalıplarını çıkardıklarına dikkati çekerek, “Boynuzların üzerine, mitolojik hikayelerin desenlerini yaptım. Yüzlerce, işlenmiş kuru kafa var. Bunların hepsinde desenlerim var. Hepsinin ifadesi farklı. Geniş bir toplumda, insanların karakterlerinin farklı olması ya da Herakleitos’un kuvvetler ayrılığındaki mantık gibi. Çoklukların, farklılıkların bir araya gelmesi. Doğudan Batıya doğru giden bir kavmin yolculuğu gibi.” sözlerine yer verdi.

Yıllarca Anadolu ve Mezopotamya bölgesinde araştırmalar yaptığını aktaran sanatçı, şöyle konuştu:

“Bir keşfin bitim noktası veya zirvesi yok. Yaşadığınız sürece her gün bir şey öğreniyorsunuz ve dolayısıyla her gün söylenecek bir sözünüz olmaya başlıyor. Eğer bir sanatçı yaptığı sanatta farklılıklar yaşatabiliyorsa ve kendisi bunu yaşayabiliyorsa, izleyiciyi de aynı şekil heyecanlandırır. Çünkü bence sanat her gün yeni ve farklı bir şey söylemektir. Normal insanların düşüncesinden daha özgürce bir şeyler söylemesi gerekir.”

Ahmet Güneştekin’in eserleri, İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda devam eden Contemporary Istanbul kapsamında 6 Kasım’a kadar izlenebilecek.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?