Bestekar radyologdan müzik albümü

EDİRNE (AA) – CİHAN DEMİRCİ – Babasının karne hediyesi olarak aldığı bağlamayla müziğe başlayan Edirne Sultan 1. Murat Devlet Hastanesi'nde görevli radyoloji uzmanı Dr. Garip Kutlutürk, bestelerinden oluşan “Aşk Olsun ” adlı albümünü müzikseverlerin beğenisine sundu.

Bine yakın bestesinden seçtiği 11 eserine yer verdiği ilk albümüyle müzikseverlerin karşısına çıkan “Kul Garip ” mahlaslı Garip Kutlutürk (38), hastanedeki mesaini bitirdikten sonra “ilham aldığım yer ” dediği Meriç Nehri kenarına gidiyor. Bağlama çalıp türküler seslendiren Kutlutürk, bestelerini de burada hazırlıyor.

Dr. Kutlutürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, müziğe olan tutkusunun küçük yaşlarda başladığını, babasının ilkokul 3'üncü sınıfa giderken aldığı bağlama sayesinde müzikle olan bağının kopmayacak bir hal aldığını söyledi.

Doktor olma hayaline ulaştığını, müzikle bağını ise hiç koparmadığını dile getiren Kutlutürk, “Çocukluktan beri doktor olmak gibi bir hayalim de vardı. 'Biri bedene iyi geliyor diğeri ruha, neden ikisi bir arada olmasın?' dedim. ” diye konuştu.

Dokturluk mesleğinde 12'inci yılını doldurmak üzere olduğunu ifade eden Dr. Kutlutürk, sevdiği iki işi yaptığından zorlanmadığını vurguladı.

Bestelerinde her coğrafyadan etkilendiğini belirten Kutlutürk, “İlk bestem 'Aşk ve Işk.' Gönülde aşk yansa ışık yanar diyor erenler. Bir gönüle ışık düşerse ışık olur. Aslen Malatyalıyım. Bestelerimi yazarken tüm Anadolu coğrafyasından etkileniyoruz. İç Anadolu, Karadeniz, Trakya. Aslında şekilden ziyade eserlerimizde öz önemlidir. ” ifadesini kullandı.

– “Ozanlarımızın kıymeti bilinmiyor ”

Dr. Kutlutürk, Türk Halk Müziğinin popüler kültür çağında giderek erimeye başladığını, buna karşı durmak için elinden geleni yapmaya çalıştığını dile getirerek, 800 albümlük Türk Halk Müziği arşivinin bulunduğunu söyledi.

Ozanlara değer verilmediğini savunan Kutlutürk, “Eskisi kadar ozanlarımıza sahip çıkılmıyor. Zamanında Veysel'in bir türküsünü dinlemek için ayağına gidilirmiş. Bugün gittikçe azalan ozanlarımızın kıymeti bilinmiyor. ” şeklinde konuştu.

Kutlutürk, şunları kaydetti:

“Biz, 'Aşk Olsun' albümünde özellikle otantik tınıları tercih ettik. Kul Garip mahlasıyla yazdığım eserlerimle bir nebze de olsa halk müziği ve türkü deryasına katkımız olsun istedim. Halk müziğine sahip çıkmamız gerekiyor. Eğer ki bugün Türkiye'de sevgiyi, paylaşımı, insanların birbirine olan iletişimini güzelleştirmek istiyorsak bunun yolu türkülerden geçiyor. Aşık Mahsuni ve Neşet Ertaş'ı döneminin fabrikasına benzetirsek, fabrikanın en işlek zamanına bakıyoruz bir de bugüne bakıyoruz, maalesef üretimimiz çok çok azaldı. Bugün çıkanlar geçmişteki eserlerin tekrar düzenlenip sunulma halidir. İnşallah yeni eser ve ozanlarımız ile gönül verenlerimiz artar, türkülerimiz de her daim bizimle birlikte yaşar. ”

Pek çok sazı olmasına rağmen şelpe tabir edilen icra türünün en güzel uygulandığı ve Aşık Veysel'in de kullandığı “balta ” ismi verilen bağlamasıyla müzik icrasından büyük keyif aldığını anlatan Kutlutürk, “Bu yaygınlaşmaya başladı. Aşık Veysel'in kullandığı sazdır. Anatomik olarak gerçekte bildiğimiz saz anatomisinden farklı, tınısı ile dut ağacında gezinen bir arının vızıltısını andıracak tatlı bir sesi, mistik bir tınısı vardır. Özellikle bunu kullanıyorum. Sazımızın ucundaki püskül de bir mana ifade eder. Yeşil püskül Muhammed'in nurudur. Bu bizim için değerlidir. ” ifadelerini kullandı.

Dr. Kutlutürk, şöyle konuştu:

“Tasavvuf yolu Mevlevilik ve Bektaşilikte çok önemli birtakım kriterlerimiz vardır. Biraz sembolle de yol sürülür. Semboldeki o püsküldeki yeşil, kainatın en büyük sevgi kaynağı olan Peygamber Efendimizi temsilen durur. Ne mutlu bize ki kafamızı her çevirdiğimizde onu görür, bir kusur işlersek oradan feyiz alır, kusurumuzu fark eder ve sazımızdaki kelamımızın Hakk'tan olması için elimizden geldiğince çaba gösteririz. ”

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?