Bangladeşlilerin balayı, Arakanlıların dram şehri Cox's Bazar

BALUKHALİ (AA) – TUĞÇENUR YILMAZ – Dünyanın en uzun sahil şeridi, lüks otelleri ve eğlence merkezleriyle balayı çiftlerinin gözde kenti Cox's Bazar, diğer tarafta teneke çatıları, bir-iki metrekarelik barınakları, derme çatma çadırları, çamurlu yollarıyla yüz binlerce Arakanlıya da ev sahipliği yapıyor.

Yaklaşık 2,5 milyonluk nüfusuyla yüzbinlerce mülteciyi barındıran ve zor şartlardaki kamplarıyla bilinen şehrin bir bölgesinde yoksunluk ve yoksulluk hayatın her aşamasında hissedilirken, bir diğer bölgede ise balayı çiftleri ve tatilcilerin kaldığı lüks oteller ile eğlence merkezleri yer alıyor.

Cox's Bazar'daki lüks otellerde tek kişinin standart bir odada kalabilmesi için yaklaşık 120 ABD doları ödemesi gerekirken, kampların bulunduğu bölgede bu ücret bir servete karşılık geliyor. Ülkede bir tekstil işçisinin aylık asgari ücreti ise 90 ABD doları civarında.

Eğlence mekanları, restoran ve otelleriyle bilindik bir sahil kenti özelliklerini barındıran Cox's Bazar, 120 kilometrelik dünyanın en uzun doğal sahiliyle turistlerin en çok tercih ettiği destinasyon.

Kentin hemen yanı başındaki kamplarda ise tablo, merkezde görünenden tamamen farklı. Bangladeş yönetiminin yanı sıra birçok uluslararası yardım kuruluşunun kurduğu toplam 30 kampta 750 bin civarında Arakanlı Müslüman'ın yaşadığı şehrin merkezinde Arakanlıya rastlamak neredeyse imkansız.

Arakanlı Müslümanlar, şehir merkezinden yaklaşık 2 saat uzaklıktaki kamplarda aşırı sıcak ve nemli hava koşullarında birbirine yaslanmış teneke çatılı derme çatma bambu evlerde, temiz su ve hijyenden yoksun bir hayat yaşıyor.

– Zor koşullarda geleneklerini yaşatıyorlar

Bangladeş'e 1 yıl önce göçmek zorunda kalan Arakanlılar, kamplarda çok kötü şartlar altında yaşasalar da mütebessim yüzleri ile yaşamaya devam ediyor. Her ne kadar memleketlerinden uzakta, insani yardıma muhtaç bir yaşamları olsa da Arakanlılar, herşeye rağmen geleneklerini sürdürüyor.

Sınırlı giriş ve çıkışların olduğu kamplara gelen “misafirleri ” binlerce insan, ikram edebilecekleri tek şey güler yüz ve sempatileriyle karşılıyor. Her şeye rağmen geleneklerini sürdürmeye çalışan Arakanlıların kamplarında çiçeklerle bezenmiş gelin arabası ve geleneksel düğün seremonisine rastlamak bile mümkün.

Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan düğünler, gelin ve damadın renkli kumaşlarla kaplı büyük bir kapıdan geçişleriyle devam ediyor.

– Arakanlıların mikro ekonomisi

Arakanlı Müslümanlar geçinmek için sadece kendilerine yapılan yardımları beklemiyor.

Kamplarda geçimlerine katkı sağlamak için kurdukları pazarda Arakanlılar kendi mikro ekonomilerini oluşturmuş. Tek kişinin sığabileceği dükkanlarda daha çok gıda ve temel ihtiyaç malzemelerinin satıldığı bölgede, aynı zamanda küçük tezgahları olan terzi ve benzeri zanaatkarları da görmek mümkün.

Bunların yanı sıra ekseriyeti genç az sayıda Arakanlı, BM ya da benzeri kuruluşların bölgede kuracağı yeni birimlerinin inşasında çalışma imkanı buluyor.

– Yağmur yağınca kirlilik artıyor

Arakanlılar daha insani yaşam koşullarında hayatlarına devam etmek istiyor ancak yaşam şartları, hijyen ve ikamet sorunu ile eğitime erişimde yaşanan sıkıntılar hayatlarını daha da zorlaştırıyor.

Kamplarda bacası olmayan derme çatma yapılar içinde odun yakarak yemek yapmaya çalışan Arakanlı Müslümanların sağlığı da bundan olumsuz etkileniyor.

Temiz suya erişimin oldukça kısıtlı olduğu dikkat çekerken kampın dar sokaklarında belirli köşelerde elle çalışan iptidai tulumbalar göze çarpıyor. İçme suyunun kuyulardan çekilmesi nedeniyle bölge yağış aldığında sular dahil olmak üzere altyapısı olmayan kamplarda kirlilik artıyor.

Arakanlılar şahsi temizlik için de kuyu sularını kullanıyor. Çocuklar tulumbaların yanında oyun oynayarak yıkanırken, yetişkinler mahremiyet sorunu nedeniyle buralarda yıkanmakta zorluk çekiyor.

Halkın yalın ayak dolaştığı kamplarda yol olmamasından dolayı insanlar çamur deryası içinde yürümek zorunda kalıyor.

– Kamplarda ilkokul dışında okul yok

Kampların bulunduğu bölgede ve sokaklarda çocuk yoğunluğu dikkati çekerken, yetkililer kampların yarıdan fazlasının çocuklardan oluştuğunu aktarıyor. Birçok sıkıntıya rağmen barakaların bulunduğu dar sokaklarda yalın ayak çamurla oynayan çocuklar her köşede karşınıza çıkıyor.

Yaklaşık 360 bin 18 yaş altı çocuğun kaldığı kamplarda eğitim en önemli ve acil çözüm bulunması gereken ihtiyaçlardan biri. Bu nedenle uzmanlar böyle devam etmesi halinde Arakanlı Müslümanların “kayıp nesil ” tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu aktarıyor.

Kamplardaki yaşama dair AA'ya konuşan Arakanlı Abdul Mennan, bir yıldır Bangladeş'in Cox's Bazar bölgesindeki Kutupalong kampında yaşıyor.

Bölgede bir sivil toplum örgütü için çalışan ve çevirmenlik yapan Mennan, kamplarda durumun ciddiyetini ifade etmek için “Burada hiçbir şey insani değil ” dedi.

Uluslararası kurumların kendilerine yardım ettiklerini ancak eğitim konusunda hiçbir şey yapılamadığını belirten Mennan, “En büyük sorunumuz eğitim. Bu kamplarda küçük çocuklara verilen eğitimler dışında hiçbir okul bulunmuyor. ” dedi.

Myanmar'daki köylerine dönmek istediğini söyleyen Mennan, “Ancak vatandaşlık aldığım takdirde ülkeme dönmek istiyorum. ” şeklinde konuştu.

– Arakanlı Müslümanlar Myanmar'dan vatandaşlıklarını istiyor

Arakanlı Müslümanlar Myanmar yönetiminden anayasal vatandaşlık ve temel haklarını almadan bu ülkeye geri dönmek istemiyor.

Balukhali kampında yaşayan ve Myanmar ordusu tarafından eşi ve oğlu öldürülen Cemile, Myanmar hükümetinin kendilerine, üzerinde Bangladeşli olduklarının yazılı olduğu bir kart verdiğini söyledi.

“Son iki-üç yıldır bize bu kartı vererek baskı yapıyorlardı. ” diyen Cemile, Arakan'dan Bangladeş'e 15 günde çok zor koşullar altında geldiklerini anlattı.

Cemile ayrıca diğer bütün Arakanlılar gibi Myanmar'da güvenliklerinin sağlandığından emin olduklarında topraklarına dönmeye hazır olduklarını ifade etti.

Arakan'da 2012'de Budistler ile Müslümanlar arasında çatışmalar çıkmış, olaylarda çoğu Müslüman binlerce kişi katledilmiş, yüzlerce ev ve iş yeri ateşe verilmişti.

Arakan'daki sınır karakollarına 25 Ağustos 2017'de düzenlenen eş zamanlı saldırıları gerekçe gösteren Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler, kitlesel şiddet eylemlerini başlatmış ve 10 bine yakın kişiyi katletmişti.

Etnik temizliğe dönüşen saldırılarda 350'den fazla köy, ordu ve radikal Budistler tarafından yok edilirken, 700 binden fazla Arakanlı Müslüman dağlık bölgeler, nehir ya da deniz üzerinden komşu Bangladeş'e sığınmak zorunda kalmıştı.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?