Bahaeddin Özkişi vefatının 43. yılında anıldı

İSTANBUL (AA) – Yazar ve öğretmen Bahaeddin Özkişi, vefatının 43. yılında düzenlenen etkinlikte yad edildi.

“Babıali Enderun Sohbetleri ” kapsamında Cağaloğlu'ndaki Yeni Dünya Vakfı’nda gerçekleşen etkinlikte, Özkişi'nin kişiliği ve eserleri konuşuldu.

Yazar Mehmet Nuri Yardım, Özkişi'nin Osmanlı iklimi, ahşap evler, eski güzel mekanlar, sokaklar ve mahalle kültürünü sevdiğini belirterek, “Kısacası Bahaeddin Özkişi'nin eserlerinde medeniyetimiz var. Kültür medeniyetimizin unsurlarını eserlerinde görmek mümkün. Üç romanı, bir hikaye kitabı var malum. Bu 4 eser yetiyor. Şerh edilse onlardan onlarca eser daha çıkar. Bir de yarım kalan bir eseri daha var. 30 sayfasını yazmış, ahilik ile alakalı. ” dedi.

Özkişi'nin, yazarlığının yanı sıra yaptığı maket evlere de dikkati çeken Yardım, maket evlerin gerçekten çok güzel olduğunu ve orijinal malzemelerle yapıldığını söyledi.

Yardım, yazarlar adına müzeler kurulması gerektiğinin altını çizerek, “Bahaeddin Özkişi gibi, Türk edebiyatında müstesna yeri olan bir kişinin adına bir müze, enstitü kurulmalı ve o maket evler, kütüphanesi, eserleri, orada korunmalı. Bunlar artık zor şeyler değil. ” ifadelerini kullandı.

– “Son derece zarif bir beyefendi ”

Yazarın eşi Fatma Özden Özkişi de eşinin oldukça tevazu sahibi bir insan olduğunu dile getirerek, “Ben böyle bir beyle bir daha karşılaşamadım. Dost olarak da ahbap olarak da. Son derece zarif bir beyefendi. Bir kere kalbimi kırmadı. ” diye konuştu.

Bahaeddin Özkişi'nin “Bir Çınar Vardı ” adlı ilk kitabının ilk baskılarından birini gösteren eşi Fatma Özden Özkişi, yazarlık serüvenine başlamasına ilişkin şu bilgileri verdi:

“Ben hikaye yazmak istiyorum diyor. İçinde 29 hikaye ile girişte önsöz olarak yine bir hikaye ile 30 hikayenin olduğu bu kitabı elime veriyordu. Ama yazar olarak ben kendisinden daha fazlasını bekliyordum. Kendisine de söyleyemiyordum. O kadar kırılgan ve hassas ki, 'Sen niye yazmadın?' desem kırılacak. İki sene böyle geçti. Bunun bir sebebi olmalı ama 'Derdin ne' diyemiyorum. 'Ben söylerim ama yazamam dedi. Yazarken düşünce silsilem kayboluyor. Ne söyleyeceğimi unutuyorum.' dedi. 'O zaman ben sana not tutayım.' dedim. ”

Fatma Özden Özkişi, daktilo olmadığını, eşinin söylediklerini kendisinin elle yazıya döktüğünü ve her sayfanın defalarca düzeltmeden geçtiğini vurgulayarak, bunun sonucunda dört yılda dört kitabın tamamladığını kaydetti.

Eşinin yazdığı el yazısı notları da halen sakladığını sözlerine ekleyen Fatma Özden Özkişi, “Okulda boş zamanlarında bazı notlar almış. Bunların bir kısmını temize çekiyordum. O arada 13 hikayesi elime geçti. Ben onları bilmiyorum, hiç okumamışım demek. Bana bahsettiğini de hatırlamadım. Onları okudum, baktım çok güzel. Sonra Ötüken'den Nurhan Bey ile görüştük, 'Bunlardan ayrı bir hikaye kitabı olmaz. Ne düşünürsünüz? diye. 'Hepsini bir araya getirelim Özden Hanım. Bir tane hikaye kitabı olsun. İsmi Göç Zamanı olsun' dedi. 'Olabilir' dedim. Üç bölüm yapmışlar. Birincisi 'Bir Çınar Vardı', ikincisi 'Göç Zamanı', üçüncüsü de 'Papağan Dedi ki'. Üç hikaye kitabı bir arada tek kitapta toplandı. Şu an hali hazırda 4 kitabı var ama ben 3 hikaye kitabı bir romanı var diyorum. ” diye konuştu.

Fatma Özden Özkişi, eşinin yoğun bir şekilde kendisinin de kitap yazması yönünde tavsiyede bulunduğuna dikkati çekerek, yazarlığa başladığını, bugüne kadar 8 kitap yazdığını söyledi.

Bahaeddin Özkişi'nin torunu Elif İlalan da etkinlikte kaleme aldığı “Melankolik Aşk ” adlı şiir kitabından “Hasret ” şiiriyle “90. Yaş ” şiirlerini okudu.

Usta yazarın kızı Zeynep Özkişi'nin de katıldığı etkinlikte, yakın dostlarından Tufan Karabey, Baran Karabay ve İbrahim Metin çeşitli anılarını paylaştı.

İstanbul Fatih'te 1928'de dünyaya gelen Özkişi, “Bir Çınar Vardı “, “Köse Kadı “, “Uçdaki Adam “, “Sokakta “, “Göç Zamanı ” ve “İki Prens ” eserlerine imza attı. Sultanahmet Sanat Enstitüsü'ne devam ederken ilk hikayelerini yazmaya başlayan Özkişi, 10 Kasım 1975'te hayata veda etti.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?