“Aynı Bahçede”, dünya prömiyerini Saraybosna’da yaptı

SARAYBOSNA (AA) – HİLAL UŞTUK – Türk Ermeni ilişkilerine 9 yönetmenin gözünden bakan “Aynı Bahçede” (In the Same Garden) filmi, 22. Saraybosna Film Festivali’nde dünya prömiyerini gerçekleştirdi.

Filmin yapımcılarından biri olan Enes Erbay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dokuz kısa filmden oluşan uzun metrajlı bir film yaptıklarını söyledi.

Erbay, Türk Ermeni ilişkileri üzerine, dünyanın çeşitli ülkelerinden dokuz yönetmenin proje kapsamında film çektiğini belirterek, “Bu yönetmenler arasında Türk ya da Ermeni yönetmen yok. Bu bizim meselemiz ama dışarıdaki insanlar bunu nasıl görüyorlar ve bu meseleye ait olan evrensel değerlere nasıl bakıyorlar? Çünkü aslında birçok şey evrensel. Dünyanın birçok yerinde, farklı sınırlarda benzer şeyler yaşanıyor. Örneğin bu dokuz filmden biri olan, Hintli yönetmenin çektiği film, Hindistan-Pakistan sınırında geçen bir hikayeyi anlatıyor. Bir diğeri ise boşanmış Ermeni ve Türk çiftin yeniden bir araya gelmesini anlatıyor.” dedi.

Filmde farklı hikayelere değindiklerine işaret eden Erbay, “Sonuçta Türk ve Ermeni halkları bin yıllık geçmişi olan ve sürekli bir arada iç içe yaşamış iki halk. Son dönemde bir barış dili inşa edilmeye çalışılıyor. Bizim konuşabilmemiz ve bu barış dilinin daha da gelişebilmesi adına, biz de sürece bu filmle katkı sağlamak istedik.” diye konuştu.

Enes Erbay, festivalde dünya prömiyerini yaptıklarını vurgulayarak, diğer festivallere de bu filmle katılacaklarını belirtti.

Seyirciden çok güzel tepkiler aldıklarını ve izleyenlerin filmi beğendiğini dile getiren Erbay, birkaç yapımcının birlikte çalıştığını dile getirerek, “Abdulhamit Erbay, Ömer Gündoğdu, Mahmut Erbay filmin diğer yapımcıları. Filme bir müzikle Erkan Oğur katkıda bulundu. Filmin sonunda jenerikte onun yaptığı bir Anadolu ezgisi giriyor.” ifadelerini kullandı.

– Landin: “Film öncesi Türk Ermeni ilişkileriyle ilgili bilgim yoktu”

Projedeki kısa filmlerden birinin sahibi olan 28 yaşındaki İsveçli yönetmen Andrej Landin, bunun dördüncü kısa filmi olduğunu dile getirdi.

Landin, Türk Ermeni ilişkilerine ilişkin film öncesi pek bilgisi olmadığını aktararak, şunları kaydetti:

“Ben İsveçliyim ve orada büyüdüm. Hiçbir zaman Türk-Ermeni ilişkileriyle ilgili bilgim olmadı. Ben sadece okulda verilen eğitimi aldım. Yüzyıl önce olmuş olaylarla ilgili de okulda verilen bilgilere sahiptim. Çok fazla araştırma yapmam ve okumam gerekti bu film için. Yüzyıl önce yaşanmış olduğu için çok sayıda makale yazılmış ve birçok gazete bu konuyu işlemiş. Çok araştırma yaptım olayı kavrayabilmek için. Çok karmaşık bir anlaşmazlık ve olan şey çok korkunç. Bunu bildikten sonra, bu filmin diyalog oluşturması için çok küçük de olsa bir adım olmasını umdum.”

Filmin hazırlıkları sırasında İstanbul’a gittiğini söyleyen Landin, “Çok iyi vakit geçirdim orada. Müthiş bir ülke ve insanlarını çok sevdim. Bu projenin yapımcıları da Türk. Çok iyi vakit geçirdim İstanbul’da. Türkiye artık benim için, ilginç kültürü, yemekleri ve şehirlerini daha yakından tanımayı istediğim ülke.” değerlendirmesinde bulundu.

– Asgari: “Bir film yaptığınızda, durumun daha iyiye gitmesini umuyorsunuz”

Genç yönetmen Ali Asgari ise projenin, her yönetmenin Türk Ermeni ilişkilerinde, iyi ilişkilere ve barışa dair kendi fikrini yansıttığı filmlerinden oluştuğunu belirterek, “Herkesin bu konuda kendi düşünceleri var. Ben Ermeni bir kadının, çocuk bakıcılığı için iş görüşmesine gittiği evdeki kadının Türk olduğunu fark etmesini ve işe alınmak için Ermeni kimliğini saklamasını işledim filmimde.” dedi.

Yüzyıldan fazla süren bir anlaşmazlığı bir filmle çözüme ulaştırmanın zor olduğunu sözlerine ekleyen 34 yaşındaki yönetmen Asgari, şöyle devam etti:

“Bir film yaptığınızda, durumun daha iyiye gitmesini umuyorsunuz. Biz ve bizim gibi bu konuyu ele alanların hepsi, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha iyiye gitmesini istiyor. Kaçımız başarılı olur bilmiyorum ama sonuçta hepimiz bunu umuyoruz. Bu sadece Türk Ermeni ilişkileri için değil tüm dünyadaki insanlık için geçerli. Bu film, tüm ülkeler arasındaki ilişkiler için sembolik bir anlama sahip. Çünkü bugünlerde dünyada yaşananlar çok da iyi değil. Birçok yerde çatışmalar yaşanıyor.”

Ali Asgari, İran ve Türkiye’nin çok yakın olduğuna dikkati çekerek, “Ben İranlıyım ve her İranlının ailesinden en az bir kişi Türkiye’dedir. Çocukluğumdan itibaren hep Türkiye’yle ilgili konuşmalar olurdu ve bunları duyardık. Türk kanalları izlerdik. Türkiye ile kültürel olarak, çok yakınız. Türkiye’nin bir kısmı Avrupa’da olsa da biz kendimizi Türkiye ile çok yakın hissediyoruz.” açıklamasında bulundu.

Aynı Bahçede filmi, Hindistan, ABD, Rusya, Avustralya, İsveç, Macaristan, Romanya, İran ve İspanya’dan 9 yönetmen tarafından çekilen kısa filmlerden oluşuyor.

Filmin çekimleri, Türkiye, ABD, Romanya, Avustralya, Hindistan, İspanya, İtalya, Macaristan ve İsveç’te gerçekleştirildi.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?