ASO Başkanı Özdebir oda meclisi toplantısında konuştu:

ANKARA (AA) – Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele sürecinde 1 Haziran'da normalleşme döneminin başlamasıyla ekonomide çarkların yeniden hareketlendiğini belirterek, "Hem küresel anlamda hem de Türkiye özelinde en kötünün nisan ayında kaldığını söyleyebiliriz. Önümüzdeki dönemde ekonomik aktivitelerde ivmelenme artarak devam edecektir." dedi.

ASO'nun haziran ayı meclis toplantısı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın katılımıyla, Zafer Çağlayan Meclis Toplantı Salonu'nda gerçekleştirildi.

Özdebir, buradaki konuşmasında, dünyanın alışılmışın dışında ve ne zaman biteceği belli olmayan bir sağlık sorunuyla karşı karşıya olduğunu söyledi.

Kovid-19 salgınının küresel ölçekte sosyal ve ekonomik hayatı olumsuz yönde etkilemeye devam ettiğini dile getiren Özdebir, salgına yönelik çeşitli tedbirlerin tedarik ve tüketim zincirinde aksaklıklara neden olduğunu bildirdi.

Özdebir, krizin temel ekseninin belirsizlik olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:

"Belirsizlik uygulamaya konulan ekonomi politikalarının orta ve uzun vadede başarısını olumsuz yönde etkilemektedir. Belirsizlik, talep düşüşü ile birlikte üretimi azaltarak, dünya ticaret hacminin daralmasına yol açmakta ve küresel ekonomilerde resesyon beklentilerini her geçen gün güçlendirmektedir."

Küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği bir dönemden geçildiğini anlatan Özdebir, salgın gibi bir şokla karşı karşıya kalındığında, tedarik zincirlerinde ham madde, ara ürün ve hizmet arzı devamlılığının sağlanamaması ve üretimin durma noktasına gelmesinin oluşturduğu riske dikkati çekti.

Salgının hatırlattığı önemli gerçeklerden birisinin de ithal ürünlerin yerlileştirilmesi olduğunu belirten Özdebir, "Küresel pazarlarda orta ve uzun vadede rekabet gücümüzün artırılması da ancak ithal ikameci ve katma değeri görece yüksek ürünlerin ağırlıkla üretildiği bir sanayi ve dolayısıyla ihracat yapısına kavuşmakla mümkün olacaktır." diye konuştu.

– "Borç çevriminin zorlaştığı bir dönemden geçiyoruz"

Salgınla bazı sektörlerin faaliyetlerini durdurduğunu, bazı sektörlerin de üretim kapasitelerini düşürdüğünü hatırlatan Özdebir, şunları kaydetti:

"Bu sürecin daha az hasarla giderilmesinde, hükümetin bir mali genişleme zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Reel sektör borçlarının oldukça yüksek olduğu ve borç çevriminin Kovid-19 pandemisinin yol açtığı kriz nedeniyle sürdürülmesinin zorlaştığı ve ekonomik çevrimin önemli ölçüde aksadığı bir dönemden geçiyoruz. Mevcut durumda, kamunun mal ve hizmet alımlarından kaynaklanan borçları ve firmaların indirilecek KDV'lerine karşılık, Hazine'nin alacaklı firmalara tamamlayıcı bir para aktararak, reel sektör üretimindeki yavaşlamayı frenleyeceği, likiditeye ulaşacağı ve çarpan etkileri kanalıyla ekonomik canlanmaya önemli bir katkısının olacağını düşünmekteyiz. Hazine ve Maliye Bakanlığımız ikame para çıkartsa, bu para elektronik olarak şirketlerin banka hesaplarına gönderilse, şirketler de bu sanal ikame parayı borç ödemede, mal ve hizmet alımlarında 3 ay vadeli çek olarak kullansa, bu süreç içinde firmaların düzenlediği bu üç ay vadeli çekler 5 kez el değiştirirse, çarpan etkisiyle devletimiz en az piyasaya sürdüğü ikame para kadar vergi geliri elde edebilecektir. "

Söz konusu paranın nasıl dağıtılacağı konusunda da görüşlerini paylaşan Özdebir, parayı dağıtırken kriter olarak firmaların devreden KDV'lerinin ve diğer kamu borçlarının baz alınabileceği önerisinde bulundu.

– "İlk çeyrekteki pozitif büyüme önemli"

Salgın sürecinde açıklanan makroekonomik verilere de değinen Özdemir, salgının ekonomik büyüme üzerindeki gerçek etkisinin yılın ikinci çeyreğinde görüleceğini söyledi.

Özdebir, 1 Haziran'da normalleşme sürecinin başlamasıyla ekonomide çarkların yeniden hareketlendiğini belirterek, "Hem küresel anlamda hem de Türkiye özelinde en kötünün nisan ayında kaldığını söyleyebiliriz. Önümüzdeki dönemde ekonomik aktivitelerde ivmelenme artarak devam edecektir." dedi.

Özdebir, yılın ikinci yarısıyla salgın öncesine dönüşlerin bütün makroekonomik değişkenlerde hızlanacağını vurguladı.

Normalleşme süreciyle sanayi bölgelerinde de hareketlenme yaşandığını ifade eden Özdebir, bunun önemli göstergesinin sanayi bölgelerindeki elektrik tüketiminin artması olduğunu belirtti.

– Kıdem tazminatı ve Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi

Kıdem tazminatı ve tamamlayıcı emeklilikle ilgili çalışmalara ilişkin ise Özdebir, "İşsizlik sigortası işveren payının artırılacağı söyleniyor. İşsizlik fonunun kuruluş amaçlarından bir tanesi kıdem tazminatı fonu olarak da kullanılabilmesiydi ama o da yeni bir yük olarak üzerimizde kaldı." değerlendirmesinde bulundu.

Özdebir, kıdem tazminatı fonu görüşmelerinde temsil edilenler tarafında yanlışlıklar olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Daha önce TİSK ve işçi sendikaları ile yapılan toplantılara TOBB davet edilmiyordu ama şimdi davet ediliyor. TİSK'in üyeleri sınırlı ve büyük işletmelerden oluşuyor. İşçi tarafını temsilen sendikalar bulunuyor. Ülkemizde 24 milyon civarında çalışan var ama sendikalarımız bunların çok küçük bir kısmını temsil ediyor. Zaten temsil ettikleri kesimde de bir sorun yok. Onlar kıdem tazminatı dahil olmak üzere tüm haklarını düzenli olarak alabiliyorlar. Geride kalan büyük çoğunluk kıdem tazminatında mağdur oluyor. Bu toplantılarda taraflar böyle olduğu sürece bir çözümün ortaya çıkması gözükmüyor."

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?