“Antik Çağdan 21. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi Eseri” tanıtımı

İSTANBUL (AA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Cesur olmamız gerekenlerden bir tanesi, bugün burada yine söylüyorum, bir, Taksim’deki Gezi Parkı. Oraya o tarihi eseri inşa edeceğiz. Eğer tarihimize sahip çıkacaksak orada tarihi bir eser vardı, o tarihi eseri oraya yeniden kurduracağız ve adı bunun ister tarih müzesi olur, ister şehir müzesi olur, bunu orada yapmamız lazım.” dedi.

Erdoğan, Cemal Reşit Rey Konser Salonunda düzenlenen Antik Çağdan 21. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi Eseri tanıtımındaki konuşmasında, tarihle bugün arasındaki kopukluğun bedelinin her alanda ödendiğini, ödenmeye devam edildiğini, medeniyet yarışında geri kalmanın en başta gelen sebeplerinden birinin de bu kopukluk olduğunu dile getirdi.

İstanbul’da ve pek çok şehirde görülen sıkıntıların gerisinde 1930’lardan itibaren tarihten, estetikten, kültürden yoksun bir şekilde yaşanan gelişmelerin büyük payı olduğunu anlatan Erdoğan, “Özellikle 1960’lı, 1970’li yıllar bu bakımdan adeta bir faciadır. Şayet Türkiye’nin yeniden yapılanma sürecinin temellerinin atıldığı o dönemde böyle bir vizyonla hareket edilseydi, bugün herhalde şehircilik bakımından da çok farklı bir Türkiye manzarasıyla karşı karşıya olurduk. Atalarımız ‘Zararın neresinden dönersen kardır’ diyor. Tabii bad-el harab-ül Basra aşamasına gelmeden, geri getirilemeyecek kayıplar vermeden bu adımlar atmalıyız” diye konuştu.

Erdoğan, siyasi hayatı boyunca tüm değerleriyle, tüm unsurlarıyla medeniyetin yeniden ihyası için mücadele eden bir siyasetçi olarak bu tür çalışmalardan büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade ederek, İstanbul’un hem alt yapısını hem kültür, sanat, edebiyat başta olmak üzere diğer alanlardaki konumunu vizyonlarına layık hale getirmek için çok gayret gösterdiğini söyledi.

Eksiklerin olabileceğine değinen Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bugünkü İstanbul’un 1994’te sorumluluğunu üstlendiğimiz İstanbul’la karşılaştırılamayacağını da vicdan ve izan sahibi herkesin kabul ettiğine, edeceğine inanıyorum. Aynı şeyi Türkiye genelinde gerçekleştirdik. 4 bini aşkın vakıf eseri, bizler hayata geçirdik. Hepsini ele aldık ve onları bugüne, geleceğe hazırladık ve hala da devam ediyoruz. Şu Vakıf Katılım AŞ’yi kurmaktaki kararlılığımın altında da bu yatmaktadır. İstiyorum ki bir vakıf artık o faizin, o bizler için yanlış olan anlayışından kurtulsun ve Vakıf Katılım AŞ olarak kazandığını harcayacağı yer, vakıf eserleri, öğrenciler, üniversitesi, okulları olsun. Fakir fukarayı, garip gurebayı işte Vakıflar Genel Müdürlüğü o zaman çok daha farklı bir şekilde takip etme fırsatını bulacaktır. Şimdi bunun adımını attık, inşallah Vakıfbank’taki bütün sermayesini, özsermayesini oradan çekerek Vakıf Katılım yarınların çok güçlü bir katılım -bankayı kullanmak istemiyorum- katılım AŞ’si olacaktır.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendisiyle mukayese edilebilecek şehirler içinde İstanbul’un farklı bir yere ve farklı bir güzelliğe sahip olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Dünyada eşi benzeri yok. Kim ne derse desin. Bu şehir, farklı bir şehir, farklı bir şehir. Onun için doğduğum, büyüdüğüm bu şehre ben aşığım, hastasıyım. Hastası olunmayacak bir şehir değil ama biz bu şehre çok zulmettik, çok haksızlık ettik. Hala bu haksızlıklar devam ediyor. Kiminle oturup bunu konuşursan, seni dinlediği yok. Evinin içinde bu şehirde inek besleyenler var. ‘Yapma etme. Artık bak süt markette, bakkalda, şurada, burada satılıyor işte. Yapmayın, bize bunu devredin biz buralarda güzel evler yapalım, sizi oralara yerleştirelim’. Yok. ‘Sen benim ineğimi aldığın zaman ben anama ne diyeceğim?’ diyor. Mantık bu. İstanbul’un da bunu en güzel, en nadide yerinde yapıyor. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne girerken sağ tarafta maalesef o binalarda, o gecekondularda, kaçak binalarda maalesef bu var.”

– “Adımı atacağız, bir an önce yürüyeceğiz”

Devam eden ve hazırlıkları süren yeni projelerle İstanbul’u çok daha ileriye taşıyacaklarını bildiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ben Sayın Başkanıma söylüyorum, ‘Cesur olacaksın’ diyorum. Eğer cesur olmazsan biz bu işi başaramayız. Cesur olmamız gerekenlerden bir tanesi, bugün burada yine söylüyorum, bir, Taksim’deki Gezi Parkı. Oraya o tarihi eseri inşa edeceğiz. Tarihi eseri inşa edeceğiz. Eğer tarihimize sahip çıkacaksak orada tarihi bir eser vardı, o tarihi eseri oraya yeniden kurduracağız ve adı bunun ister tarih müzesi olur, ister şehir müzesi olur, bunu orada yapmamız lazım. İçeriği hakkında çok ilginç bilgilerimiz var, geçenlerde Nabi Hocamızla da biraz onları dertleştik. Bunun içinde, hani şu anda dünyada birçok şeyler konuşuluyor, ediliyor ya işte yok bilmem Almanya’dakiler bir şeyler söylüyorlar. Onlara bir köşe yaparız orada. O köşede onların neler yaptığını dünyaya tanıtırız. Fransızlara bir köşe yaparız, onları da orada tanıtırız. Amerikalılara yaparız, onları da orada tanıtırız. Dünya hepsini tanısın, nerede neler yapmışlar hepsini görelim. Ama bu millete iftira atanlar, bu milleti de orada görsün. Çünkü bizim tarihimiz kara tarih değil, ak tarihtir, bunu görsünler.

Bir diğeri Maksem. Maksemin olduğu yere de inşallah, Taksim Meydanı’nın ihtiyacı var, orada bir selatin cami oraya yerleşmesi lazım. Bunların projesi falan her şeyi hazır. Bir diğeri de AKM. AKM ile ilgili de ön hazırlıklar, proje, her şey var, daha güzeli de yapılabilir. Arkada devasa bir yer var. Oraya gerçekten dev bir opera binasını da yerleştirmek suretiyle ‘Bizim bak sanat anlayışımız bu, bunu da görün’ demek lazım. Şu andaki bina zaten depreme dayanıklı değil, o yönden sıkıntısı var, gitti gider. Gümüşsuyu’ndan çıkarken araçlar yerin altına girecek, Mete Caddesi, Mete Caddesi’nden de Taşkışla’nın oradan çıkacak. Tamamen Taksim Meydanı böylece yayalaştırılmış olacak. Böyle güzel bir meydana bizim ihtiyacımız yok mu? Var. Taksim Meydanı’nı bu hale getirmemiz lazım. Onun için de cesaret… Kültür Bakanımız, Belediye Başkanımız burada. Cumhurbaşkanı olarak ben de buradayım. Başbakanımız zaten o da ‘Evet’ dedi. Adımı atacağız, bir an önce yürüyeceğiz. ‘Şunlar şöyle demiş, bunlar böyle demiş’… Bırakın, millet olarak millet ne diyor biz ona bakalım.”

Erdoğan, dünyada her ülke bu tür meydanlarla anıldığını belirterek, “Bizim doğru dürüst bir meydanımız yok. İşte Yenikapı’yı, Maltepe’yi sağolsun Belediye Başkanımız yaptılar. Oralarda 1-1,5 milyonluk insana hitap edecek bir meydan sahibi olduk. Ama bunlar yeterli değil. Şehirlerin merkezinde tarihle, tarihi eserlerle iç içe bu tür meydanlara da ihtiyacımız var. Roma’daki meydanda bakarsınız merdivenlerin üzerinde turistler gelirler, oralarda otururlar. İnanın Taksim’de biz şu projeyi bitirelim, bitirdiğimiz anda arı kovanı gibi orası işleyecektir, işler.” dedi.

– “Eserin kendi alanında bir model oluşturacağına inanıyorum”

Tarih, kültür, sanat gibi alanlarda İstanbul’u beslemek, zenginleştirmek ve İstanbul’u anlatmak için önemli adımlar atılması gerektiğine işaret eden Erdoğan, bu adımları attıklarını ve atacaklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bunların meyvelerini yavaş yavaş alınmaya başlandığını belirterek, “Büyük İstanbul Tarihi bana göre bu meyvelerden biri. Siyasetten demografiye, toplumsal hayattan dini hayata, iktisattan ulaşıma, eğitimden mimariye kadar çok geniş bir yelpazesi olan bu eserin kendi alanında bir model, ilham kaynağı oluşturacağına inanıyorum. Büyük İstanbul Tarihi hem İstanbul hem şehir tarihçiliği hem de içerik zenginliği ile bu alanda önemli bir boşluğu dolduracak kıymettedir.” diye konuştu.

Eserin ortaya çıkmasında emeği geçenlere teşekkür eden Erdoğan, kitabın yayınının hayırlı olmasını diledi.

– “Pahalı mı?”

Konuşmasının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, proje yöneticisi Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın, proje müdürü Coşkun Yılmaz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ Genel Müdürü Nevzat Kütük ve İstanbul Valisi Vasip Şahin, eserin bulunduğu kürsünün yanına davet edildi.

Burada mikrofonu alan Erdoğan, “Fiyatı ne olacak?” diye sordu. Aldığı yanıt üzerine “10 cilt 2 bin liraymış” diyen Erdoğan, katılımcılara, “Pahalı mı?” diye sordu.

Erdoğan, fiyatın hocalara pahalı geldiğini belirterek, “Demokratik bir değerlendirme yapalım. İbrahim Bey kaç para? Yazarlara birer takım mutlaka verilecektir. Emekleri var bunda. O verilecektir de zaten belediye bunu kar yapmak amacıyla yapmış değil. Bu bir hizmet amacıyladır.” dedi.

Eserin maliyetini soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, maliyetin bin 300 lira olduğunu ve eserin bin 500 liradan satılabileceğini söyledi.

Erdoğan, katılımcılara, “Oylarınız nasıl?” diye sorması üzerine alkışlardan sonra, “Hemen hemen tamamına yakın kabul edilmiştir. Tabii bu mekanizmanın da çalışması lazım. Bin 500 lira hakikaten… 10 cilt ve kağıdı nefis. Baskı gerçekten çok çok güzel. Kalite itibarıyla takdire şayan. Ama bir de bunun galiba bir başka baskısı yapılacak. Bence böyle eser ciltsiz yapıldığı zaman dağılıp gidiyor. Ciltli olduğu zaman farklı oluyor. Ayrıca bu takımın özetini yapacaklarını da söylüyorlar. Bu da öğrencilerimiz işini çok daha farklı şekilde görecektir. İnşallah bir takım bize de hediye edersiniz.” diye konuştu.

Topbaş ardından da Erdoğan’a, Güney Koreli bir sanatçı tarafından, ipek iplikli, kök boya kullanılarak yapılan ve dünyada tek olan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk bayrağıyla birlikte resmedilmiş portresini hediye etti.

(Bitti)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?