ANALİZ – İran’ın DEAŞ sonrası Irak’ta yeni hedefi ekonomik nüfuz

İSTANBUL (AA) – İDRİS OKUDUCU – İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani Irak’a gerçekleştirdiği ziyaretiyle, tüm yaptırımlara rağmen bölgedeki nüfuzlarını güçlendirmeye devam edecekleri yönünde ABD'ye mesaj vermeye çalıştı. İran, DEAŞ sonrası dönemde Bağdat’a verdiği askeri destek karşılığında ticari kapıların ülkesine açılması ve Irak pazarında etkili olmayı istiyor.

Ruhani, Irak’ta yeni hükümet kurulduktan sonra ilk defa Bağdat’a gelerek üç günlük bir ziyaret gerçekleştirildi. Iraklılar tarafından ülkeye davet edilen Ruhani için önce Iraklı mevkidaşı Berhem Salih ve ardından Başbakan Adil Abdulmehdi tarafından iki ayrı resmi tören düzenlendi.

Ziyaret sırasında, İran’a mesafeli durmaya çalışan ve genel seçimlerde birinci gelen Sadr Hareketinin lideri Mukteda Sadr’ın dışında hemen bütün Iraklı Şii siyasi liderler Ruhani ile bir araya geldi. İran’ı her seferinde sert bir dille eleştiren ve ikinci dönem başbakanlık yapmasına İran’ın engel olduğunu iddia eden eski Başbakan Haydar el-İbadi bile Ruhani ile görüştü. Aynı zamanda Ruhani, kimseyle pek görüşmeyen Irak’taki Şii mercii Ayetullah Ali Sistani ile de Necef kentinde bir araya geldi.

Ruhani, Irak’taki Şii siyasilerin yanı sıra bölgedeki aşiret reisleriyle de toplanmayı unutmadı.

Ağırlıkla Şii liderle bir araya gelen Ruhani, Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi ile imzaladığı ortak mutabakat zaptı ile iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesinin hedeflendiğini belirterek, ABD’ye de tüm baskılara rağmen bölgedeki her türlü faaliyetlerine devam edecekleri mesajını vermeye çalıştı.

İran ve Irak tarafından yayınlanan ortak bildiride, 1975 yılındaki Cezayir Antlaşmasına geri dönülmesi, İran’ın Iraklılara uyguladığı vize ücretini kaldırmasıyla ticaret hacminin artırılmasına yönelik karşılıklı kolaylıkların sağlanması üzerinde anlaşmalar sağlandı.

– İran Irak’ın yeniden imarında pay almak istiyor

Türkiye’den sonra Irak’a petrol dışı ürünleri en çok ihraç eden komşu ükeler arasında İran bulunuyor. Bağdat ve Tahran yönetimi arasında, geçen yıl toplamda 12 milyar doları bulan ticaret gerçekleşti.

DEAŞ’ın ortadan kaldırılması ve Irak’ın yıkılan kentleriyle birlikte yeniden imarı konusunda İranlı şirketler başta inşaat olmak üzere her türlü projeyi gerçekleştirmek istiyor. Ruhani, daha önce askeri danışmanlarla geldiği Bağdat’ta bu sefer İranlı iş insanlarıyla geldi. Bu da İran’ın DEAŞ sonrası Irak’taki ticari hedeflerini imzanalan ortak zaptlarla açık bir şekilde ortaya koyuyor.

İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de, geçen ay 5 gün süren Irak ziyareti kapsamında siyasi ve askeri gelişmelerden daha çok DEAŞ sonrası Irak ile ticari meseleleri ele alarak, Bağdat, Erbil, Necef, Kerbela ve Süleymaniye’deki çeşitli ekonomi forumlarına katıldı. İran, DEAŞ sonrası Irak’ta, Bağdat’ta verdiği askeri destek karşılığında ticari kapıların ülkesine açılması ve Irak pazarında etkili olmayı talep ediyor. Bu çerçeve Zarif, daha önce yaptığı açıklamada 12 milyar dolar olan ticaret hacminin 30 milyar dolara çıkarabileceğini ifade etmişti.

– İran Haşdi Şabi kartıyla ABD’ye kafa tutuyor

Terör örgütü DEAŞ ortaya çıktığı Haziran 2014’te Irak topraklarının üçte birini ele geçirdi. Irak’ın her iki önemli kenti Bağdat ve Erbil düşmeden önce gelişmelere müdahale eden İran, Şiilerin dini mercii Ayetullah Ali Sistani’nin fetvası üzerine kurulmasına karar verilen ve çoğunlukla Şiilerden meydana gelen Haşdi Şabi’nin temellerinin atılmasında önem rol oynadı.

O dönem DEAŞ karşısında paramparça olup itibarı zedelenen ve üslerini bırakan Irak ordusunun yerini dolduran Haşdi Şabi, uzun yıllar boyunca İran saflarında savaşan ve Tahran’a sadık önemli askeri komutanların öncülüğünde kuruldu. Söz konusu Şii şahsiyetlerin arasında en önemlileri, şu anda Irak Meclisi’nde ikinci parti konumundaki Fetih Koalisyonu lideri ve Bedir Tugayları Komutanı Hadi Amiri ile Haşdi Şabi komutanlarından Ebu Mehdi Mühendis. Her iki askeri figür İran’ın sahada en önemli adamları olarak da tanımlanıyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın, ülkesinin DEAŞ sonrası Irak’taki askeri hedefinin İran’ı gözetlemek olduğunu açıklaması İran’a yakın tüm Şii siyasi partileri ve Haşdi Şabi çatısındaki silahlı grupları öfkelendirdi.

ABD’nin Irak’taki varlığına son verilmesi için Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu meclise bir kanun teklifi sundu. Amiri’den sonra Sadr da bir kanun teklifi sundu.

Irak’ta 2003 yılından bu yana kolay bir şekilde güçlü bir askeri varlık gösteren ABD, ilk defa resmi statüye sahip Haşdi Şabi gibi bir silahlı oluşumu karşısına almış durumda. Bu da İran’ın ABD’ye karşı Irak’taki elini güçlendiriyor.

– ABD, İran tehdidi nedeniyle konsolosluğunu kapattı

Irak’ta askeri nüfuza sahip Tahran yönetimine karşı, geçen yaz aylarında hükümetin kurulması aşamasında Irak’ın güneyindeki Basra vilayetinde çeşitli gösteriler düzenlenip İran’ın Basra’daki Konsolosluğu ve Haşdi Şabi binaları ateşe verildi.

İran gösterilerin arkasında ABD’nin olduğunu iddia etti. Haşdi Şabi de binalarına yönelik saldırıların tekrarlanması halinde duruma sessiz kalmayacaklarını belirtti. Olayların yatışmasından sonra Basra’daki gösterileri organize eden önde gelen aktivistler, sokaklarda aralıklarla silahlı saldırılara maruz kalıp hayatını kaybetti. Olayın arkasında İran’a yakın Iraklı silahlı grupların olduğu ileri sürüldü. ABD ise olaylardan sonra muhtemel saldırı nedeniyle Basra’daki konsolosluğunu kapatmak zorunda kaldı.

Irak’taki yerel medyada, Basra olayından sonra, ABD’nin hükümet kurulmadan önce Iraklı Şiilerin İran'a mesafeli durmasını istediği ve bunun için de Tahran yönetimine gözdağı vermek için konsolosluğa saldırılar düzenlediği ileri sürüldü.

– İran, ABD’nin Irak’taki başbakan adayının üzerini çizdi

Irak’taki savaş cephelerinden eksik olmayan Kudüs Ordusu Komutanı Kasım Süleymani, ülkesinin çıkarlarını korumak için her seferinde Irak’taki hemen hemen tüm bileşenlerle aralıklarla görüşmeyi ihmal etmiyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın eski DEAŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi McGurk de ABD’nin de görevinden istifa etmeden önce Irak sahasında sık sık boy gösteriyordu.

Tahran ve Washington yönetimi arasındaki çekişmenin en açık tezahürü, 12 Mayıs 2018’de yapılan genel seçimlerden hemen bir gün sonra Süleymani ve McGurk’ün Bağdat’ta ayak basmasıyla net bir şekilde görüldü.

İran, kendisine yakın Hadi Amiri ve Nuri Maliki’nin kurduğu ortak koalisyona destek verirken, ABD ise Haydar el-İbadi’nin ikinci dönem başbakan olması için çalışıyordu.

Irak’ta hükümetin kurulması sürecinde İran’ın müdahalesi eski Irak Başbakanı İbadi’nin yeniden seçilmemesinde açık bir şekilde görüldü. Hükümet kurulmadan önce İbadi’nin Haşdi Şabi Heyet Başkanı Falih Feyyad’ı görevden alması ve kendisini o makam ataması, İran’ın sert tepkisine yol açmıştı.

Bu gelişmeden önce ikinci dönem başbakanlığına kesin gözüyle bakılan İbadi, yerini İran’a mesafeli Sadr gibi Şiilerin de onay verdiği bağımsız siyasetçi Adil Abdulmehdi’ye bıraktı. Haydar İbadi, daha sonra yaptığı açıklamalarda İran’ın engellemesi nedeniyle başbakan seçilemediğini iddia etti.

– İran’ın Irak cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki etkisi

Irak’ta cumhurbaşkanlığı seçim süreci de İran'ın ülkedeki nüfuzuna dair tartışmaları gündeme taşımıştı. Kürtlere verilen Irak cumhurbaşkanlığı için Ekim 2018’de, Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği’nden iki aday yarıştı.

KDP’den Fuat Hüseyin ve KYB’den Berhem Salih'in, meclisteki cumhurbaşkanı oylaması öncesi İran’ın Bağdat Büyükelçisi İrac Mescidi’yi ziyaret etmeleri ve kameralar önünde poz vermeleri o dönem gözlerden kaçmadı. İran’a yakınlığıyla bilinen KYB’nin adayı Berhem Salih’in cumhurbaşkanı seçilmesine kimse şaşırmadı.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?