ANALİZ – Erdoğan’ın Afrika ziyaretleri ve BRICS

İSTANBUL (AA) -HAKAN AYDIN- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 25-28 Temmuz 2018 tarihleri arasında Güney Afrika ve Zambiya’yı ziyaret ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Güney Afrika’da bugün BRICS zirvesine katılacak ve 28 Temmuz’daki Zambiya ziyaretiyle Afrika turunu tamamlayacak. Erdoğan’ın başbakanlığı dönemindeki 2011 Güney Afrika ziyaretinden sonra bu ziyaret, cumhurbaşkanı unvanıyla yapacağı ilk ziyaret niteliği taşırken, Zambiya ziyareti ise Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanlığı düzeyindeki ilk ziyaret olması nedeniyle de tarihi bir anlama sahip. Ziyaretlerde ikili ilişkiler ve bölgesel konular ağırlık kazanacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim sonrası ilk yurt dışı ülke ziyaretini (KKTC ve NATO zirvesi hariç tutulursa) Afrika’ya yapıyor oluşu da, bölgeyle ilişkilerin üst düzeyde önemsendiğine ve gelişimini sürdüreceğine işaret ediyor.

– Türkiye’nin BRICS zirvesine katılımı

Türkiye’nin özel davetle Güney Afrika’daki BRICS zirvesine davet edilmesi, BRICS Artı platformu kapsamında görüşmelerde yer alacak olması, yükselen bir ekonomi niteliğinden kaynaklanıyor. “BRIC” tabiri ilk kez 2001’de Goldman Sachs’da yayımlanan bir makalede Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’i bir grup adı altında anmak amacıyla kullanılmıştı. 2010’daki BRIC toplantısında Güney Afrika’nın da davet edilmesiyle platform BRICS adını almıştı.

BRICS ülkeleri gelişmekte olan ülkeleri ve yükselen piyasaları temsil etmekle birlikte, üç ortak özelliğe sahipler: Yüksek büyüme oranları, küresel sistemdeki potansiyel güçleri ve bölgesel dinamiklerle birlikte öne çıkan konumları. Önemi açısından ise BRICS dünyanın yüzölçümünün dörtte birinden büyük bir alanı kaplıyor, 3 milyarı aşkın insanı (dünya nüfusunun yüzde 40’ı) temsil ediyor ve yılda yaklaşık 17 trilyon dolarlık gayrisafi yurtiçi hasılaya eşit miktarda, dünya üretiminin yüzde 20’si oranında üretim yapıyor. BRICS zirvesi 2009’dan bu yana faaliyette ve ilgili konular bağlamında ülke bakanlıkları düzeyinde görüşmeler gerçekleştiriliyor. BRICS’in ekonomik çabaları Kalkınma Bankası ve İş Konseyi kurma faaliyetlerine kadar genişlemiş durumda.

BRICS farklı kıta/bölgeleri temsil eden ülkelerin bir araya gelmesiyle ortaya çıktığından, bölgeler arası bir niteliğe ve etkiye sahip. BRICS G7 ve G20’nin aksine veya karşısında daha önemli bir konum kazanıyor, dünya ekonomik ilişkilerinin seyri açısından dikkatleri üzerine çekiyor. Nitekim BRICS ülkelerinin yüksek üretim miktarları, kaynaklarının bolluğu ve nitelikli beşeri sermayeleri bu durumu doğruluyor. Bununla birlikte, BRICS küresel ekonomik sistemde gelişmiş ülkeleri niteleyen “kuzey hareketine” karşı bir “güney hareketi” niteliği de taşıyor.

2050 yılı ekonomik öngörüleri içinde hem BRICS ülkelerinin dünyanın ilk altı büyük ekonomisi olacağının hem de Türkiye’nin dünyanın ilk on büyük ekonomisinden biri haline geleceğinin bulunması, BRICS ve Türkiye ilişkilerini kritik bir hale getiriyor. Bu duruma ek olarak, BRICS’in çok taraflılığı ve liberalizasyonu önemsemesi, Türkiye açısından da desteklenebilecek bir husus. Ayrıca Türkiye’nin BRICS’le kurmak istediği ticari ilişkide yerel para birimlerini kullanma isteği de kayda değer bir gelişme olarak öne çıkıyor. Türkiye’nin BRICS ile geliştireceği ilişkinin siyasi sonuçları, küresel siyasi sistem açısından Türkiye’nin elini güçlendirecek bir etkiye matuf olacaktır. Türk dış politikası açısından Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika ile ikili ilişkilerin geliştirilmesi, Türkiye’ye ilgili ülkelerin bölgelerinde de siyasi ve diplomatik derinlik kazandıracaktır.

– Zambiya ziyaretinin önemi ve etkisi

Zambiya ziyareti cumhurbaşkanlığı düzeyinde bu ülkeye yapılan ilk ziyaret mahiyetinde. Bu ziyaret Türkiye’nin özellikle Sahraaltı Afrika bölgesi ülkeleriyle olan ilişkilerini daha da geliştirmek ve yeni alanlar açmak istediği mesajını veriyor. Dolayısıyla bu durum, Türkiye’nin sadece bölgede öne çıkan ülkelerle ilişki kurup ilerlemesinin ötesinde bir anlama sahip. Nitekim Afrika’yı tek bir ülke veya bölge gibi değerlendiren söylemlerin tersine, Afrika’nın çeşitli bölgelerinde yer alan ülkelerin kendine has nitelik ve dinamiklerine uygun şekilde hareket edilmesi elzemdir.

Türkiye ve Zambiya arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 25 milyon dolar gibi düşük seviyede seyrediyor. Ziyarette ticaret rakamlarının artmasına yönelik orta vadede atılacak adımlar ve projeler tartışılacak. Halihazırda TİKA aracılığıyla çeşitli alanlarda Zambiya’ya yapılan kalkınma yardımları, ekonomik ve sosyal karşılığa sahip, etkili birer kamu diplomasisi unsurudur. Genel olarak Türkiye-Afrika ilişkileri çıkar odaklılıktan ziyade, “birlikte kazanma”, “eşit ortaklarla, eşit bir zeminde ilerleme” anlayışına uygun bir şekilde sürüyor.

Afrika özelinde Türkiye’nin salt kimlik etkili bir siyasi yaklaşım uygulamadığını göstermesi açısından Güney Afrika ve Zambiya ziyaretleri oldukça önemli. Bu minvalde, ikili ilişkilerde ticaretin öne çıktığı bir yaklaşım içinde olması, Türkiye’ye daha fazla hareket alanı kazandıracaktır. Daha da önemlisi, diğer bölge dışı aktörlerden farklı bir şekilde, Türkiye’nin “değerler” odaklı bir anlayışla hareket etmesi, “ayrıcalıklı” bir siyasal davranış tarzı benimsediğinin de göstergesidir. Bu durum Türkiye-Afrika ilişkilerinin sürekliliğini arttıracak, Türkiye’nin Afrika’ya yönelik politikalarının Afrika halkları nezdinde de karşılık bulmasını kolaylaştıracaktır.

Türkiye-Afrika ilişkilerinin tarihi derindir ve son dönemde bu ilişkinin inanılmaz bir ivme kazandığı söylenebilir. 1998 yılında kabul edilen “Afrika Eylem Planı” ve 2005 yılının Afrika yılı ilan edilmesinden sonra, Türkiye’nin bölgeyle olan ilişkisi yıllar içinde artan bir yoğunlukta seyretti. Siyasi temsiliyetin sağlanması açısından büyükelçiliklerin açılmasıyla, TİKA, YTB, Yunus Emre Enstitüsü, Kızılay, AFAD gibi kamu diplomasisi araçları niteliğindeki kurumların faaliyetleriyle, yaklaşık 100 milyar liralık ticaret hacmi, yatırımlar ve ticari anlaşmalarla birlikte, genel bir politik, ekonomik ve sosyal yaklaşımın inşa edildiği ve benimsendiği söylenebilir.

Nihayetinde, özellikle (Ortadoğu içinde değerlendirilen Kuzey Afrika bölgesi dışında kalan) Sahraaltı Afrika bölgesine yönelik gerçekleştirilecek üst düzey resmi ziyaretler, bölge ülkeleriyle Türkiye arasındaki iletişimi kalıcı hale getirip sağlamlaştıracaktır.

[Kırklareli Üniversitesi Afrika Araştırmaları Merkezi müdürü olan Hakan Aydın aynı zamanda Babaeski Meslek Yüksekokulu’nda öğretim görevlisidir]

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?