ANALİZ – Amerikan sporlarında bitmeyen tartışma ırkçılık

NEW YORK (AA) – ÖVÜNÇ KUTLU – ABD'de spor dallarında bitmek bilmeyen ırkçılık tartışmaları, siyasetçiler, takım sahipleri, medya, sporcular ve sporseverler arasında fikir ayrılığına neden oluyor.

Ülkedeki siyasi ve toplumsal sorunları eleştiren Amerikalı sporcuların düşünceleri popülerlikleri sayesinde sosyal ve kültürel hayata çok hızlı nüfuz ediyor. Siyasetçiler ve takım sahiplerinin sporcuları hedef alması da toplum içinde kutuplaşmayı artırıyor.

Amerikan siyasi analiz sitesi Politico'nun yaptığı araştırma, ABD halkının yüzde 55'inin Başkan Donald Trump döneminde ülkede “ırk ilişkilerinin daha kötüye gittiğine ” inandığını ortaya koydu. Araştırma kapsamında ankete katılan beyaz Amerikalıların yüzde 51'i Trump döneminde ABD'de ırkçılığın arttığını belirtirken, söz konusu oranın Latin bireyler arasında yüzde 60 ve siyahi Amerikalılar arasında yüzde 79 olması dikkati çekti.

Geçen hafta Trump'ın Amerikan Basketbol Ligi (NBA) yıldızı olan ve şu anda dünyanın en iyi basketbol oyuncusu olarak kabul edilen LeBron James'e üstü kapalı olarak “aptal ” demesi ise tartışmaları daha da artırdı.

Trump, James'in CNN sunucusu Don Lemon ile röportajına ilişkin Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “LeBron James televizyonlardaki en aptal adamla röportaj yaptı, Don Lemon. LeBron'u zeki gösterdi ki bunu yapmak hiç de kolay değil. ” ifadelerini kullanmış ve paylaşımının sonunda eski NBA yıldızı Michael Jordan'ı kastederek “Mike'ı seviyorum. ” ifadesine yer vermişti.

Bazı spor ve politika otoriteleri, gelmiş geçmiş en başarılı basketbol oyuncusu olarak kabul edilen Jordan'ın hayatı boyunca siyaset alanında çok fazla yorum yapmayarak ABD toplumu tarafından sevilmesine işaret ediyor.

Diğer yandan ABD hükümetinin beyaz olmayan ve siyasi eleştirilerde bulunan sporculara karşı tarih boyunca sergilediği tavır da dikkati çekiyor.

– Hitler'in tezini çürüttü, Beyaz Saray'a davet edilmedi

ABD hükümetiyle beyaz olmayan Amerikalı sporcular arasındaki en eski ve önemli gerginlik 80 yıl öncesine dayanıyor.

Almanya'da düzenlenen 1936 Berlin Olimpiyatlarında 4 altın madalya elde eden Amerikalı atlet Jesse Owens, Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler'in “aryan ırkı üstün ırktır ” tezini tek başına çürütürken, ülkesini de gururla temsil etme başarısını göstermişti.

Tarihi başarısının ardından “Hitler'in elini sıkmak için davet edilmedim. ” ifadelerini kullanan Owens, Almanya'dan ABD'ye dönmesinin ardından “Ancak, Beyaz Saray'a başkanın (Franklin D. Roosevelt) elini sıkmak için de davet edilmedim. ” şeklinde konuşmuştu.

Owens, olimpiyatlarda ülkesine 4 altın madalya kazanmasına rağmen, ABD'ye döndüğünde hala halk otobüslerinde beyaz olmayan kişilere ayrılan arka bölümde oturmak zorunda bırakıldığını vurgulamıştı.

Owens'ın 1980'de hayatını kaybetmesinin ardından ise dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter, “Belki de hiçbir atlet Owens kadar tiranlık, yoksulluk ve ırkçı bağnazlığa karşı insanoğlunun mücadelesini daha iyi temsil etmedi. ” yorumunda bulunmuştu.

– Irkçı sözler ve nefret mektupları

1908'de dünyanın ilk siyahi Amerikalı ağır sıklet boks şampiyonu olan John Arthur Jack Johnson, “Büyük Beyaz Umut ” lakaplı eski ağır sıklet şampiyonu James J. Jeffries ile 1910'da yaptığı ve “Yüzyılın Dövüşü ” olarak adlandırılan maçta galip gelmiş, ardından ABD genelinde 50'den fazla şehirde beyazlar tarafından şiddet olayları gerçekleştirilmişti.

1913'te “eyaletler arası beyaz bir kadını ahlaka aykırı amaçlarla taşımak ” suçuyla tamamen beyazlardan oluşan bir jüri tarafından suçlu bulunan ve 1946'da hayatını kaybeden Johnson için ancak bu yılın mayıs ayında Trump tarafından af kararı alındı.

Jackie Robinson, 1947'te Amerikan Beyzbol Liginde (MLB) oynamaya başlayan ilk siyahi Amerikalı oyuncu olurken, tribünlerdeki taraftarlardan ve saha kenarındaki karşı takım oyuncularıyla antrenörlerinden her maçta ırkçı sözlere maruz kalmıştı.

MLB'de 23 yıllık kariyeri boyunca sayısız rekorlar kıran siyahi oyuncu Hank Aaron ise 1974'te beyaz beyzbol efsanesi Babe Ruth'un “home run ” vuruş rekorunu kırmadan önce günde binlerce nefret mektubu ve ölüm tehdidi almıştı.

– Sivil haklar hareketi

ABD'de 1950'lerde başlayan ve 1960'larda doruk noktasına çıkan sivil haklar hareketi sırasında ülke genelinde her gün yüz binlerce siyahi Amerikalı ülkenin büyük şehirlerinde cadde ve meydanlarda eşitlik ve adalet isterken, ırkçılıkla ilgili tartışmalar en çok boks dünyasında görüldü.

Dönemin “kasırga ” lakaplı orta sıklet boksörü Rubin Carter 1966'da cinayet suçlamasıyla hapse atılırken, daha sonra suçsuzluğu kanıtlanmış ve yaklaşık 20 yıl cezaevinde kaldıktan sonra ancak 1985'te özgürlüğüne kavuşabilmişti.

Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi boksörü olarak kabul edilen Muhammed Ali, 1966'da ABD ordusuna katılmayı reddedince önce dünya ağır sıklet boks şampiyonu unvanı elinden alınmış, daha sonra ise boks lisansı birçok eyalette iptal edilmişti. Dünya genelindeki Müslümanların sesi olan Ali, 1974'te dönemin dünya ağır sıklet boks şampiyonu George Foreman'ı yenerek unvanını geri kazanmıştı.

– Diz çökme protestoları

Amerikan Futbolu Ligi (NFL) oyuncularından Colin Kaepernick, 2016 sezonunda milli marş sırasında diz çöken ilk NFL oyuncusu olurken, bu protestosuyla ülkedeki ırkçılık ve siyahlara uygulanan polis şiddetine dikkat çekmek istediğini söyledi.

“Beyaz olmayan insanlara zulmeden bir ülkenin bayrağı için ayağa kalkmayacağım. Sokaklarda cesetler varken, insanlar cinayetten kurtuluyor. ” ifadelerini kullanan Kaepernick'e 2016 sezonunun ardından NFL'deki hiçbir takım sahibi tarafından sözleşme sunulmadı.

NFL'de son iki sezonda milli marş sırasında yüzlerce oyuncu diz çökerken, Trump geçen sene eylül ve ekim aylarında yaptığı açıklamalarda, oyuncuların diz çökmesini sert dille eleştirdi. Diz çöken oyuncuların takım sahipleri tarafından kovulması gerektiğini vurgulayan Trump, NFL'in milli marşla ilgili kural değişikliğine gitmesi ve ligin marş sırasında oyunculara ayakta durma zorunluluğu getirmesi gerektiğini savundu.

Bunun ardından, NFL mayıs ayında yaptığı açıklamada, maçlardan önce milli marş sırasında diz çöken oyunculara ve takımlarına ceza uygulanacağını duyurdu. Ayrıca milli marş esnasında ayakta durmak istemeyen takım oyuncularının ve takım personelinin marş bitene kadar soyunma odası veya saha dışında durması gerektiğini belirtti.

– “Sesinizi kesin ve top sürün ”

NBA takımlarından Golden State Warriors'ın 2017'de şampiyon olmasının ardından takımın yıldızı Stephen Curry, her yıl Amerikan sporları şampiyonlarının davet edildiği Beyaz Saray'a gitmek istemediğini söylerken, Trump, Curry'e olan davetini geri çekti.

Bunun üzerine LeBron James, eylül ayında Twitter üzerinden Trump'a seslenerek, “Seni serseri. Curry zaten gitmek istemediğini söyledi. Sen ortaya çıkmadan önce Beyaz Saray'a gitmek büyük bir onurdu. ” yorumunu yaptı.

Fox televizyon kanalının Cumhuriyetçi spikeri Laura Ingraham, şubat ayında, NBA yıldızları James ve Kevin Durant'ı eleştirdi.

James ve Durant'ın siyaset hakkındaki görüşlerini paylaşmamalarını söyleyen Ingraham, “Top sektirmek için yılda 100 milyon dolar ödenen birinden siyasi fikir istemek her zaman akılsızcadır. ” yorumunu yaptı ve “Sesinizi kesin ve top sürün. ” dedi.

– Kölelik benzetmesi

ABD'nin en iyi üniversitelerinden biri olarak kabul edilen ve kolej basketbolunda 5 ulusal şampiyonluğu bulunan Duke Üniversitesi de ırkçılıkla eleştirildi.

Duke Üniversitesi basketbol takımında geçen sene sporcu öğrenci olarak forma giyen Wendell Carter Jr.'ın annesi Kylia Carter, öğrencilerin takımları adına ter dökmesine rağmen tek bir kuruş bile kazanmadığını belirtirken, diğer yandan üniversitelerin kolej sporlarından her yıl milyonlarca dolar gelir elde ettiğine işaret etti.

Carter, mayıs ayında yaptığı açıklamada, “Emeğe ödeme yapılmadan başkasının kar elde ettiği tek sistem, emeğin siyah ve kazancın beyaz olduğu kölelik sisteminde bulunuyor. ” şeklinde konuştu.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?