Akciğere ve kalbe atan pıhtıya “mekanik ve kimyasal” müdahale

ANKARA (AA) – MEHMET KARA – DUYGU YENER – Diz ameliyatının ardından akciğerine ve kalbine pıhtı atan, daha sonra ortaya çıkan yoğun kanama nedeniyle soluk borusu tıkanan Nefahet Kara, “kimyasal ve mekanik ” müdahaleyle sağlığına kavuştu.

Dizindeki rahatsızlık nedeniyle operasyon geçiren Nefahet Kara, hastaneden taburcu olduktan 3 gün sonra evinde bilincini kaybederek, Sincan'da özel bir hastaneye kaldırıldı.

Hastaneye geldiğinde kalbinin durduğu ve kan akışının olmadığı tespit edilen hastaya, doktorlar tarafından pıhtı parçalayıcı mekanik ve kimyasal bir teknik uygulandı. Hastada yeniden ortaya çıkan kanamanın daha büyük bir pıhtı oluşturarak soluk borusunu tıkaması üzerine tıkalı bölgeye stent uygulandı. Girişimsel radyoloji ve anestezi ekibinin ortak müdahalesi ile Nefahet Kara, yeniden hayata döndü.

– “Risk almasaydık hastayı kaybederdik ”

Anestezi Uzmanı Doktor Ömer Zühtü Yöndem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hasta gelir gelmez acil müdahaleye başladıklarını belirterek, şunları söyledi:

“Kalp masajı ve diğer canlandırma yöntemlerini denedik. Kalp ekokardiyografisi çekildikten sonra kalbin sağ tarafında hiçbir şekilde kan akışı olmadığını gördük. Hasta daha önceden bir ameliyat geçirdiği için aklımıza ilk gelen pulmoner emboli yani akciğer pıhtısı oldu. ”

Hastada oluşan pıhtının büyüklüğü nedeniyle kan sulandırıcı verilmesinin yetersiz olacağına karar verdiklerini belirten Yöndem, şu değerlendirmede bulundu:

“Risk alarak pıhtıyı parçalayıcı mekanik bir tedavi uyguladık. Bu sayede kalbin sağ tarafında bir miktar da olsa kan akışı olmaya başladı. Ardından hastayı acilen solunum cihazı eşliğinde, bilinci kapalı bir şekilde girişimsel radyoloji bölümüne götürdük. Bu arada pıhtının tamamen parçalanması için ilaç da verdik. ”

Yöntem, risk alarak uyguladıkları yöntemler olmasaydı, bilinci kapalı olan hastayı büyük ihtimalle kaybetmiş olacaklarını kaydetti.

Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. İsmail Kırbaş, mekanik pıhtı parçalama yönteminin ardından pıhtı sulandırıcı ilaç eşliğinde hastanın boynundaki toplardamardan özel bir cihazla akciğer atardamarına ulaşarak pıhtıya acil müdahalede bulunulduğunu anlattı.

Kırbaş, yöntemin riskli de olsa son çare olduğunu vurgulayarak, “Pıhtıyı özel bir cihazla mikser gibi karıştırarak hem mekanik olarak çözülmesini hem de pıhtı eritici ilacın etkisini artırdık. Çünkü pıhtı parçalandığı zaman ilacın etki edeceği yüzey alanı artmış oldu. 4-5 dakika süren operasyonun ardından damarlarının açıldığını ve oksijen seviyesinin arttığını tespit ettik. Ardından hastanın bilinci de yavaş yavaş gelmeye başladı. ”

– “Pıhtı eritici ilaçlar iki ucu keskin bıçak gibi risklidir ”

Pıhtı eritici ilaçları “iki ucu keskin bir bıçak kadar riskli ” olarak nitelendiren Kırbaş, “Kanamalara ve farklı bölgelerde daha küçük pıhtılara neden olabilen bu ilaçları müdahale sonrasında iyi gözlemek gerekiyor. ” değerlendirmesinde bulundu.

Kırbaş, kanama sonucunda ana soluk borusunu neredeyse tamamen kapatan çok büyük bir pıhtının oluştuğunu ve bunun havanın akciğerden çıkışını engellediğini belirterek, şöyle konuştu:

“Normalde soluk borusunda kansere bağlı tıkanmalarda kullandığımız metalik stendi hastamızda mecburen kullanmak zorunda kaldık. Anjiyo masasında bu stendi anestezi eşliğinde taktıktan sonra hastamızın nefesi açılmaya başladı. Stent takıldıktan sonra yerinden oynayan büyük kan pıhtısı da müdahalemizle alındı. ”

Mekanik ve kimyasal tedavi yönteminin daha uzun süren, aynı zamanda daha riskli “göğüs kafesi kesilerek pıhtının direkt olarak alınması ” yöntemine bir alternatif olduğunu dile getiren Kırbaş, bu şekilde hastanın ameliyatsız ve kesi olmadan iyileştiğini dile getirdi.

Tedavi sonrasında sağlığına kavuşan Nefahet Kara, süreci hiç hatırlamadığını belirterek, “Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. 8 günü hiç hatırlamıyorum. Önce Allah'a sonra doktorlara çok şey borçluyum. ” dedi.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?