AK Parti Sözcüsü Çelik, MKYK toplantısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu:(3)

ANKARA (AA) – AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Kültürel miras listelerinden Ayasofya'nın kesinlikle çıkarılacağını düşünmüyoruz. Hiçbir şekilde bu kriterlerin dışında bir Ayasofya'nın işlevi yoktur. Fakat birileri bizi bununla korkutuyorsa o kültürel miras listesiyle Ayasofya şereflenmez, o kültürel miras listesi Ayasofya ile şereflenmiştir." dedi.

Çelik, Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.

Ayasofya Camisi'nin Danıştay'ın verdiği karardan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı kararnameden sonra 86 yılın ardından ibadete açıldığını anımsatan Çelik, geçmişte bu konularda alınan bazı kararların millete acılar yaşattığını ifade etti.

Ezanın 16 Haziran 1950'de Menderes hükümeti tarafından özgürleştirildiğini dile getiren Çelik, birkaç nesildir de Ayasofya'nın camiye dönmesiyle ilgili büyük bir arzu ve beklentinin millet tarafından gündeme getirildiğini, zaman içinde çeşitli aşamalardan geçilerek bugün bu noktaya gelindiğini söyledi.

Ayasofya'nın tarihin büyük bir bölümünde olduğu gibi cami olarak işlevini sürdürmesi kararının milletin talebine, hukuka ve hakkaniyete uygun olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından son nokta konularak alındığını belirten Çelik, "Bu kararın çıkması kuşkusuz egemenlik haklarımızın doğal bir neticesidir. Türkiye, kendi mülkiyetinde olan bir mekanın nasıl kullanılacağına kendisi karar verir." dedi.

Bu karara yabancı devletlerin bir takım eleştiriler getirdiğini, onların çoğunun da gerekçesi bulunmadığını ifade ettiklerini hatırlatan Çelik, Türkiye'nin içinden yapılan eleştirilerin ise çok yakışıksız olduğunu ifade etti.

Birilerinin karara aykırı sözünün olabileceğine işaret eden Çelik, "Fakat bunu tutup da yabancı devletlerin argümanları üzerinden temellendirmenin çok yakışıksız olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.

"Bundan sonra Avrupa'daki camilerimizin başına artık benzer işler gelebilir." gibi adeta Avrupa'daki bir takım kötülük odaklarına, bir takım faşistlere ilham kaynağı olabilecek sözlerin söylenmeye çalışıldığını aktaran Çelik, bir uluslararası ilişkiler profesörünün de televizyonda "Bu kararın Türkiye'nin kurucu liderleriyle hesaplaşmak anlamına geldiği" yönünde sözler sarf ettiğini belirterek, "Bu kadar sığ bir kafa olabilir mi? Yani geçmişteki siyasi kararları bu kadar dogmatik ele alan bir yaklaşım olabilir mi?" dedi.

"Türkiye'nin artık laik olmadığının bir göstergesidir." şeklindeki sözleri aktaran Çelik, şöyle devam etti:

"Bu nasıl bir laiklik anlayışıdır? Bu laiklik anlayışının geçmişte gerçek bir laiklik anlayışı olarak uygulanmadığını, bizim savunduğumuz şekilde laik bir devlet anlayışının tam karşısına geçmiş fundamentalist bir laikçiliğin bir bakıma bir din gibi dayatıldığını ve Türkiye'ye çok acı bedeller ödettirildiğini burada defalarca söyledim. Aslında bu laikçilik, laik devlet anlayışına karşı bir yaklaşımdı. Şimdi çıkmış geçmişte verilmiş bir kararın tekrar değiştirilmesini Türkiye'nin laik devlet olmaktan çıkması olarak değerlendirme şeklinde bir sığlığa düşülüyor. 500 yıl boyunca cami olarak kullanılmış bir mekanın 86 yıl boyunca müze olarak kullanıldıktan sonra tekrar cami işlevine döndürülmesinin neresi laikliğe halel getirebilir? Milletin sevinciyle sevinemeyen, adeta Yunanistan Parlamentosu'nda konuşuyormuş gibi aynı argüman dizisinden buraya bakan birisi… Bunlar 'ben karşıyım der', başka bir şey söyler fakat bu argümanların benzerliği, yani Türkiye'nin egemenlik haklarını kullanmasına karşı bir rahatsızlık var gibi bir yaklaşımla bunu öne sürüyorlar."

Entelektüel kesimlerden hiç de entelektüel derinliğe yakışmayan şekilde, "bu toprakların tarihine saygısızlık", "bu laikliğe karşıdır" ifadelerinin kullanıldığını aktaran Çelik, "Bu toprakların tarihine niye saygısızlık olsun, bu toprakların alnı açıktır." dedi.

Hala açık kiliselerin, sinagogların bulunduğuna dikkati çeken Çelik, "Bunlar, milletimizin ve devletimizin teminatı altındadır." ifadesini kullandı.

Demir Kilise'nin açılışını Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bulgar Başbakanı, Ortodoks ve Müslüman liderlerle beraber yaptığını hatırlatan Çelik, "Biz topraklarımız üzerindeki farklı dinlere ait mekanların içinde Allah'ın adının anıldığı mekanların korunmasından büyük bir şeref duyarız. Bunu büyük bir hassasiyetle yerine getiriyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'de azınlık vakıflarına ait malların iade edilmesinden diğer dinlere ait ibadet mekanlarının restorasyonlarına kadar Cumhuriyet döneminde rekor seviyede iş yapıldığını ifade eden Çelik, ilk defa Süryani vatandaşların kilise ihtiyacının karşılanması için onlara yeni bir kilise arazisi tahsis edildiğini, Kültür ve Turizm Bakanı olduğu dönemde bu konu gündeme geldiğinde konunun çözülmesi için çok gayret gösterdiklerini anlattı.

Bütün azınlık temsilcisi vatandaşların yurt dışındaki muhataplarına Türkiye'de AK Parti iktidarları döneminde gördükleri ilgiyi hiçbir zaman görmediklerini açık ve net bir şekilde beyan ettiklerini aktaran Çelik, "Türkiye'nin burada bu kardeşlikle ilgili bir problemi yoktur. Türkiye'nin burada bu mekanları korumakla ilgili bir problemi yoktur." ifadesini kullandı.

"Ayasofya'nın evrensel bir mirası var, evrensel bir anlamı var, UNESCO'nun dünya kültürel miras listesinde, acaba bu korunacak mı?" söylemlerine de değinen Çelik, "Tabii ki korunacak. Ayasofya, cami işlevini yerine getirirken aynı zamanda yurt dışından ya da yurt içinden gelecek herkesin ziyaretine açık olacak. Oradaki Ayasofya'nın evrensel mirasını temsil eden ikonalar, freskler aynen korunacak. Onlar namaz saatinde ya ışık ya perde sistemiyle kapatılacak. Bu, bizim geleneğimizde vardır zaten. Biz bu eserleri her zaman koruruz ve bunlara saygı gösteririz. Ondan sonrasında, namaz vakti bittikten sonra ziyaret edenler onu görecekler. Daha önce burayı parayla ziyaret edenler, şimdi ücretsiz ziyaret edecek. Ayasofya, cami olarak ve evrensel dünyanın kültürel mirasının ihtişamını taşıyan büyük bir mekan olarak bütün insanlığa görkemini göstermeye devam edecek. Bundan daha doğal ne olabilir?"

– "UNESCO'nun yanlış bir değerlendirme yapmayacağını düşünüyoruz"

UNESCO'nun "Ayasofya'nın UNESCO Kültürel Miras Listesi'ne tekrar alınıp alınmamasını tekrar değerlendireceğiz." yönündeki açıklamalarına ilişkin değerlendirme yapan Çelik, UNESCO'nun yanlış bir değerlendirme yapmayacağını düşündüğünü ifade etti.

İbadet mekanı olarak açık olup aynı zamanda da miras listesinde olan yerlerin bulunduğuna işaret eden Çelik, İspanya'da camiden kiliseye çevrilmiş Kurtuba Camisi'nde kilise ayinlerinin de yapıldığını, aynı zamanda da kültürel miras listesi içinde yer aldığını, böyle 100'e yakın mekanın bulunduğunu kaydetti.

Çelik, "UNESCO yetkilileri şunu bilsinler, burasının evrensel mirasının korunması konusunda Türkiye her türlü iş birliğine açıktır ve Türkiye bu konuda alnı açık bir ülkedir, hiçbir şekilde bu konuda geri adım atan ya da bu mirası lekeleyen bir yaklaşım içinde hiçbir zaman olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır. Ayasofya'nın bütün özellikleri korunacaktır, bundan sonrasında daha iyi muhafaza edilecektir." ifadesini kullandı.

– "Mirasın korunması konusunda bir problem olmayacaktır"

Yunanistan'dan gelen "Bu bize karşı provokasyondur. Hatta Yunanistan-Türkiye meselesi değil insanlığa karşı provokasyondur." açıklamalarına ilişkin "Başkentinde cami olmayan tek AB ülkesi Yunanistan'dır. Osmanlı camilerine ve Osmanlı eserlerine karşı saygısızlık yapmakta birinci olan bir ülkedir. Hiç konuşmaması gereken bir ülke varsa o da Yunanistan'dır." diyen Çelik, şunları kaydetti:

"Şimdi çıkmış bundan bahsediyor. Burada Ayasofya Camisi, hukuki açıdan Türkiye'nin egemenlik haklarını kullanmasından ibaret bir kararla cami işlevini sürdürecektir. Kültürel miras açısından düşünürsek de bu dünyanın pek çok yerinde olan hem ibadet mekanı olarak kullanılan hem kültürel mirası korunan evrensel dünyanın bir parçası olan özelliğini de aynen koruyacaktır.

Şunu da unutmamak gerekir ki sadece Ayasofya Camisi değil onunla beraber orası kentsel arkeolojik sit alanı, Sultanahmet arkeolojik sit alanı, Süleymaniye koruma alanı, Zeyrek koruma alanı, İstanbul kara surları koruma alanı olmak üzere 4 alanı ihtiva edecek bir kompleksin içindedir Ayasofya'nın kültürel miras içerisine girmesi. Dolayısıyla şunu da unutmamak gerekir, bu kültürel miras listelerinden Ayasofya'nın kesinlikle çıkarılacağını düşünmüyoruz. Hiçbir şekilde bu kriterlerin dışında bir Ayasofya'nın işlevi yoktur. Fakat birileri bizi bununla korkutuyorsa o kültürel miras listesiyle Ayasofya şereflenmez, o kültürel miras listesi Ayasofya ile şereflenmiştir. Ayasofya'nın şerefe ihtiyacı yoktur, tam tersine o miras listelerinin şerefe ihtiyacı vardır ve bunu da sağlayan en önemli unsurlardan bir tanesi Ayasofya'dır. Ayasofya, cami olarak o muhteşem özelliklerini o ihtişamını yine dünyaya göstermeye devam edecek, yine dünyaya açık olacak. Cumhurbaşkanımızın mesajı bu konuda nettir, ülkemizin bu konudaki tarihi geçmişinde alnı açıktır. Son yıllarda yaptığımız uygulamalar bunun çok parlak örnekleriyle doludur. Dolayısıyla bundan sonrasında da mirasın korunması konusunda bir problem olmayacaktır."

– "Bu bir kimlik bunalımıdır"

Ömer Çelik, Ayasofya'yı camiye çevirdikten sonra yabancı devletlerin ne kötülükler yapacağını maalesef içerideki bazı siyasetçilerin, gazetecilerin, akademisyenlerin sayıp dökmekle uğraştığını ifade ederek, "Bu bir kimlik bunalımıdır, bu bir kimlik krizidir. Yabancı devletlere ilham kaynağı olacak kötülüklerin neler olabileceğini saymak yerine milletin sevinciyle sevinmekte fayda vardır. Ayasofya Camisi'nin tekrar cami olarak kullanılmasına ilişkin karar milletimize tekrar hayırlı olsun. Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu ifadesinin bir neticesi olarak bu karar ortaya çıkmıştır." değerlendirmesini yaptı.

(Sürecek)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?