AK Parti Sözcüsü Çelik, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu: (1)

ANKARA (AA) – AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Rejimin ateşkes ihlalleri 20 bin civarına ulaşmıştır, 1500'ün üzerinde sivilin hayatını kaybettiği bilinmektedir. 2019 yılından beri yaklaşık 1 milyon 640 bin kişi tekrar yerinden edilmiştir." dedi.

Çelik, parti genel merkezinde AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.

Toplantıda kongre süreciyle ilgili Teşkilat Başkanlığı tarafından ayrıntılı sunum yapıldığını belirten Çelik, kongre süreçlerinin AK Parti için son derece kıymetli olduğunu ifade etti.

AK Parti'nin milletin sürekli artan desteğiyle iktidarını sürdüren bir parti olduğuna işaret eden Çelik, bunun arkasındaki en önemli sırrın, teşkilatlanmadaki modelleri, vatandaşla kurdukları bağ, teşkilat mensuplarının vatandaşa siyasi tezlerini anlatma konusunda sadece seçimden seçime değil, her gün her saat özel bir çalışma metoduyla, büyük bir coşku ve heyecanla bu süreci sürdürmeleri olduğunu anlattı.

Çelik, Diyarbakır annelerine selam ve saygılarını iletip, 168 gündür devam eden eylemde bir annenin daha evladına kavuştuğunu hatırlatarak, "Terör örgütünün bölge halkının çocuklarını dağa çıkararak, dağa kaçırarak o çocukların geleceğini sadece terörün o karanlık dünyasına soktuğu bir süreç bu. Anneler, babalar büyük bir vicdan eylemi ortaya koyarak bütün dünyanın gözünde evlatlarını bu karanlık şebekeden geri istiyorlar ve teker teker de evlatlarına kavuşuyorlar. En sonunda bir anne evladına kavuştu, inşallah bunların arkası da gelecektir diye ümit ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa Güreş Şampiyonası'nda altın madalya kazanan Süleyman Karadeniz'i kutlayan Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bundan duyduğu memnuniyeti ifade ettiğini aktardı.

Çelik, sporda son zamanlarda üst üste gelen başarıların çok kıymetli olduğunu belirterek, tüm sporculara başarı dileklerini iletti.

– İdlib'deki durum

Parti olarak İdlib konusunu yakından takip ettiklerini ve Türk heyetinin de Rusya'da bugünkü görüşmelerini tamamladığını anlatan Çelik, görüşmelerin yarın da devam edeceğini anımsattı.

Çelik, İdlib'de gerginliği azaltma bölgesindeki statükonun korunması, bölgede insani bir felaketin önüne geçmek için Türkiye'nin gayretlerinin devam ettiğini vurguladı.

Türkiye'nin tüm taraflara Rusya ile yapılan Soçi mutabakatını hatırlattığını ifade eden Çelik, "Birkaç gündür Rusya tarafından çok sayıda Türkiye'yi suçlayan, Türkiye'ye karşı önyargılarla dolu açıklamalar geldi. Bazıları resmi açıklamalar, bazıları ajans üzerinden yapılıyor. Şunu açık bir şekilde ifade edebiliriz ki Türkiye'nin bu mutabakatı ihlal ettiğine dair bütün bilgiler yanlıştır, doğru bilgiler değildir. Mutabakat rejim tarafından ihlal edilmektedir. Rejim İdlib'de saldırgan bir şekilde İdlib'i yutmak için oradaki insanlara büyük bir saldırganlık içerisindedir." diye konuştu.

Çelik, Türkiye'nin Soçi mutabakatına bağlılığını sürdürüp insani felaketin önüne geçmeye çalıştığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"2019 Mayıs ayından beri İdlib'de sivillere ve sivil alt yapıya dönük defalarca saldırı gerçekleştirmiştir, rejim hava saldırıları gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla bu yapılan Soçi mutabakatının ihlali olduğu gibi aynı zamanda Rusya'nın verdiği sözlerin, Rusya'nın desteklediği rejim tarafından da ihlal edilmesi demektir. Rejimin bu saldırıları çerçevesinde 300'den fazla sivil alt yapı ve hedef vurulmuştur. 20 bine yaklaşan saldırıyla ateşkes ihlali yapmıştır. Rejimin ateşkes ihlalleri 20 bin civarına ulaşmıştır, 1500'ün üzerinde sivilin hayatını kaybettiği bilinmektedir. 2019 yılından beri yaklaşık 1 milyon 640 bin kişi tekrar yerinden edilmiştir, şimdiye kadar olanlara ek olarak. En önemlilerinden bir tanesi 53 sağlık tesisi artık iş göremez hale gelmiştir."

Türkiye'nin birkaç misyonla, en önemlisi de terörle mücadele misyonuyla bölgede bulunduğuna işaret eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yine bazı partilerin il kongrelerinde 'İdlib'de ne işimiz var' gibisinden hiçbir mantıkla, hiçbir rasyonalite ile izah edilemeyecek yaklaşımlar ortaya konduğunu görüyoruz. Yakın zamana kadar DEAŞ terör örgütü unsurları Türkiye ile sınırdaş hale gelmeye çalışıyordu. PKK terör örgütü Suriye'nin kuzeyinde bir terör devletçiği kurmaya çalışıyordu ve ülkemiz topraklarına vatandaşlarımızı, ülkemizin güvenliğini tehdit eden birtakım saldırılar gerçekleşiyordu. Eğer bugün bu 30 kilometre derinlik olmasaydı, bugün en son Barış Pınarı Harekatıyla ortaya koyulan kararlılık olmasaydı, daha önce Zeytindalı ve Fırat Kalkanı harekatlarıyla ortaya koyulan kararlılık olmasaydı, burnumuzun dibinde bir terör devletçiği fiili olarak kurulmuş olacaktı ve bunun karşısında o zaman bugün 'İdlib'de ne işimiz var' diyenler, 'terör devletçiği kurulurken niye sessiz kaldınız' diyeceklerdi."

– "Verilen sözlere ve mutabakata Türkiye Cumhuriyeti bağlıdır"

Çifte standardın ve çoklu standardın herhangi bir şekilde sınırının olmadığını söyleyen Çelik, İdlib'de ateşkesin yeniden tesis edilmesinin terörle mücadelenin yanı sıra Türk Silahlı Kuvvetlerinin en önemli misyonlarından biri olduğunu belirtti.

Çelik, "Verilen sözlere ve mutabakata Türkiye Cumhuriyeti bağlıdır. Oradaki ateşkesin sağlanması, çatışmasızlık bölgesinin statüsünün sürdürülmesi hem sivil kayıpların önlenmesi için hem terörle mücadele için hem de insani felaketlerin önüne geçilmesi için son derece önemlidir. Sahadaki askerlerimizin güvenliğinin sağlanması tabii ki son derece önemlidir." dedi.

Suriyeli sivillerin korunması ve Türkiye sınırına yeni göç dalgalarının gelmesinin engellenmesinin de son derece önemli olduğunu vurgulayan Çelik, bu bakımdan Türkiye'nin oraya yaptığı takviye ve tahkimatın, yeni birliklerin gönderilmesinin esasında Rusya'yla varılan mutabakat çerçevesinde, rejimin yaptığı saldırganlığa karşı Türk askerinin güvenliğini korumak, Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki performansını ve etkinliğinin artırmak için gerekli olduğunu ifade etti.

Çelik, "Türkiye açısından bu öncelikle bir milli güvenlik meselesi, terörle mücadele meselesi, aynı zamanda da Soçi mutabakatı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin angaje olduğu hem o çatışmasızlık bölgesinin statüsünün korunması hem de aynı zamanda sükunetin tesisi ve insani felaketin önüne geçilmesi için zorunludur." değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'de 690 binin üzerinde kadın ve çocuğun yerlerinden edildiği, Türkiye sınırına doğru hareket ettiği çeşitli rakamların iletildiğini aktaran Çelik, Türkiye'nin bununla ilgili tedbirlerini aldığını, aynı zamanda bu insanların Afrin, Azez ve El Bab gibi bölgelere sığındıklarını anlattı.

Çelik, Dünya Sağlık Örgütünün açıklamasına göre, 53 sağlık ve 26 aşı merkezinin yaşanan saldırılar ve doktorların daha güvenli bölgelere yönelmesi sebebiyle faaliyetlerini sonlandırdığını, bu açıklamanın bile rejimin saldırganlığının doktorları iş yapamaz hale getirdiğini ve insani yardımı engellediğini gösterdiğini kaydetti.

Öncüpınar ve Cilvegözü sınır kapılarından Ocak 2020'de 2,3 milyon kişiye yardım ulaştırılması amacıyla 1227 insani yardım girişimi gerçekleştirildiğini söyleyen Çelik, bu sayının Birleşmiş Milletler (BM) rakamları içerisinde bir rekor olduğuna dikkati çekti.

Çelik, bunun 2014 yılından bu yana BM'nin bir ayda gerçekleştirdiği en yüksek sınır ötesi insani yardım operasyonu olarak kayıtlara geçtiğini, bunun rejimin İdlib'de ve o bölgelerde, Barış Pınarı Harekatı bölgesinde ne kadar acımasız bir saldırganlık içinde olduğunu, oradaki insanların ne kadar zor durumda kaldığını gösterdiğini vurguladı.

(Sürecek)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?