“Açık Medeniyet” Gazetesi'nin yeni sayısı okurla buluştu

İSTANBUL (AA) – İbn Haldun Üniversitesi tarafından aylık olarak yayınlanan “Açık Medeniyet ” gazetesinin yeni sayısı, birbirinden özel röportajlar, köşe yazıları ve dosyalarla okurların beğenisine sunuldu.

İbn Haldun Üniversitesi'nden yapılan açıklamaya göre, 3 dilde hazırlanan ve Ağustos ayı kapak konusu “Teaching Multiple Languages ” olan gazeteyle birlikte “Açık Kitap ” eki ve Hasan Aycın'ın çizgi posteri okura hediye olarak sunuluyor.

İbn Haldun Üniversitesi'nin, kurulduğundan bu yana büyük ilgiyle takip edilen aylık gazetesi “Açık Medeniyet ” bu ay, “Çok dilde eğitim ” dosyasını açıyor. Gazetenin bu dosyayı açmasının başlıca nedeni, İbn Haldun Üniversitesinin çok dilli eğitim vizyonunu benimsemesi ve hem lisans, hem de yüksek lisans eğitimlerinde Türkçe, İngilizce ve Arapça'nın zorunlu olması.

Bu çerçevede İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk ile yapılan röportaj, üniversitenin 3 dilde eğitimi neden “zorunlu ” olarak gördüğüne açıklık getiriyor. Şentürk, üniversite olarak “mukayeseli eğitim ” ve “fikri bağımsızlık ” vizyonuyla yola çıktıklarını belirterek, “Bu ilkeye ulaşmanın en önemli unsurlarından biri 3 dilde eğitim. Bu nedenle Türkçe, İngilizce ve Arapça, bizim vazgeçilmezimiz. ” ifadelerini kullandı.

“Fikri Bağımsızlığın Anahtarı: 3 Dilde Eğitim ” başlıklı röportajda Şentürk, 3 dilde eğitim ile amaçlarının, mukayeseli eğitim, fikri bağımsızlık, küresel rekabet ve kültürler arası köprüler kurma olduğuna vurgu yaparak, şunları kaydetti:

“3 dilin zorunlu olmasında birinci amacımız, fikri bağımsızlık. Öğrencilerimizin sadece belirli bir fikre, bir doktrine ya da bir ekole bağımlı kalmasını istemiyoruz. Tam tersine farklı medeniyetleri tanımalarını, bu medeniyetleri mukayese etmelerini ve kendi fikirlerini üretmelerini istiyoruz. Bizim üniversite olarak amacımız, öğrencinin fikren bağımsız hale gelmesidir. Bunu da mukayeseli eğitimle sağlayabilirsiniz. Mukayeseli eğitimin yapılabilmesi için öğrencinin farklı medeniyetlere ait eserleri okuyabilmesi lazım. İngilizce bilerek Batılı kaynakları, Arapça bilerek İslami kaynakları, Türkçe bilerek de kendi kaynaklarımızı rahatlıkla kullanabilirler. Günün sonunda mukayeseli bir okuma ile fikri bağımsızlık idealine ulaşabilirler. ”

– “Yabancı dil öğrenmeyi putlaştırmıyoruz ”

İbn Haldun Üniversitesi'nde dil eğitimi programlarının emsal üniversitelere göre farklılık gösterdiğine de dikkati çeken Prof. Dr. Şentürk üniversitenin dil okullarında yabancı dilin, 5 kur üzerinden verildiğini anlattı.

Ayrıca “pre-academic ” düzeyde İngilizce eğitimi de verdiklerini ve böylece öğrencilerin daha bölümlerine başlamadan bu derslerin denemelerini yaptıklarını ifade eden Şentürk, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Yani biz '-mış' gibi değil, gerçek bir dil eğitimi veriyoruz. Dil bir araçtır. Önemli olan, insanların yabancı dilleri bir araç olarak sahiplendikten sonra ne yapacakları, o dilleri nasıl kullanacakları. Esas mesele orada. O nedenle bir üniversite olarak yabancı dil öğrenmeyi putlaştırmıyoruz. Bu diller mukayeseli eğitimin ve mukayeseli akademik araştırmaların bir aracı olmalı. Böylelikle ülkemizin şu anki Avrupa merkezli ve pozitivist sosyal bilim anlayışından kurtulmasına öncü olacak çalışmalar yapılmasına katkı sağlamış olacağız. Üniversitemizin amacı, sosyal bilimler alanında bir paradigma değişikliği gerçekleştirmek ve bunu dünyaya yaymak. ”

– “En önemli varlığımız dilimiz ”

Açık Medeniyet gazetesinin yeni sayısının bir başka önemli röportajı ise, Türkiye'de felsefe deyince ilk akla gelen isimlerden olan ve İbn Haldun Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanlığını yürütün Prof. Dr. Teoman Duralı ile yapılan söyleşi.

Prof. Dr. Duralı, “En önemli varlığımız dilimiz ” başlıklı röportajda, Türkiye'de bugün yaşanan en önemli sorun olarak dilin yitiriliyor oluşunu göstererek, şu görüşleri dile getirdi:

“Yüksek öğretimin dilinin, tedrisat dilinin İngilizce olması bir felakettir. En başta teslimiyet budur. Çünkü bizim en önemli varlığımız dilimizdir. Biz bu medeniyete karşı bir seçenek yaratmaya çalışıyorsak önce bunu dilde yapacağız. Ben derinliği halis Türkçe'de buldum. Arapça'dan ve Farsça'dan aldıklarımızla oluşturduğumuz bir Türkçe bu. Bin küsur yıldır biz bunlarla iç içeyiz ve o medeniyeti yaşıyoruz. Sen kendi dilini kullan, o, bunu ilgi çekici bulduğunda tercüme edecektir. Senin diyeceklerin varsa, o seni öğrenmek zorundadır. Ve öyle diller var ki, bunlardan bir filozof çıkmıştır ve insan o dili öğrenme mecburiyetinde hissediyor kendini. ”

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?