3. Uluslararası İstanbul Trienali’ni 12 bin kişi ziyaret etti

İSTANBUL (AA) – HİLAL UŞTUK – Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi’nde (Maksem) devam eden 3. Uluslararası İstanbul Trienali’ni 12 bin kişi ziyaret etti.

Trienalin küratörü Hülya Yazıcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ziyaretçilerin ilgisinin çok yoğun olduğunu belirterek, “Belki de ilk kez bu kadar yoğun şekilde bir sergi izleniyor. 40 sanatçının 80 eseri var trienalde. 12 bin ziyaretçiye ulaştık. Bu sayı gerçekten yüksek bir sayı.” dedi.

Bu yıl, “Yurtsuzlaşma” temasını işlediklerini aktaran Yazıcı, “Önce, ‘mültecilik’ olarak başladık çalışmaya. Temamızı böyle kurduk fakat o süreçte Türkiye’de bir darbe girişimi yaşandı. Dolayısıyla darbeyi de işlemek istedik. Çünkü bu güncel bir sanat etkinliği. Ayşe Taşkent ve Cem Mehmet Eren-Fırat Erez bu konuda iki çalışma yaptı. Asıl tema ise yurtsuzlaşma.” diye konuştu.

Yazıcı, bu sorunun Türkiye ve yakın çevresinde dört yıldır yaşanan çok büyük bir sorun olduğuna vurgu yaparak, şunları aktardı:

“Yakın coğrafyamızda bizim de yakından müşahede ettiğimiz, yaşadığımız bir sorun. İnsanlık tarihi boyunca hep yaşanmış bir olgu, göçler. Bizim kendi tarihimizde de çok sık yaşanan bir olgu. Hatta dünya haritalarının bu şekilde yavaş yavaş değişmekte olduğunu da izliyoruz. İnsanın kendi ülkesinden böyle bir nedenle koparılmış, çıkmış olması, yollarda bir yurt arama çabası veya gideceği ülkelerdeki kapıların kendisine kapanmış olması, yeni bir yurt edinememenin sıkıntıları, bütün bunlar çok büyük bir insanlık sorunu ve dramı. Biz de bunu sanatsal olarak işleyelim dedik. Çünkü güncel sanat, günlük olaylarla ilgili bir sanat tarzı ve sadece güzeli göstermiyor. Yanlışa tepki veriyor. Bir yandan da toplumsal sorunları ele alıyor.”

– “Kavramsal sanatın izleyeni düşünmeye yönlendirir”

Kavramsal sanatın izleyeni düşünmeye yönlendirdiğini dile getiren küratör Yazıcı, “Kavramsal sanat, basit bir anlatımla, her şeyi gözünüzün önüne sermez. Düşünmenizi ister. Düşünmeye zorlar izleyiciyi. Yapılan bir işin ardından izleyici kendi seviyesine ve kendi algısına göre o işi anlayabilir. Sanatçı size bir şey anlatmaya çalışır ama izleyicinin de gayret gösterip anlaması gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Hülya Yazıcı, trienaldeki eserlere ilişkin de bilgi vererek, Alexander Farazi’nin mezarı andıran bir ortamın üzerine kurduğu henüz yeni kullanılmış hissi veren “bebek beşiği” ile ilgili şu açıklamayı yaptı:

“Farazi’nin, savaştaki çocuk ölümleri, çocuk kayıplarıyla ilgili özel bir hassasiyeti var sanatçı olarak. Bununla ilgili bir iş yaptı. Farazi, bu coğrafyadan bir sanatçı değil. Slovenyalı bir sanatçı. Bu coğrafyadaki sorunlara dikkat çekmek istediği için bu çalışmayı yaptı. Bu konudaki hassasiyetini ortaya koymaya çalıştı. Doğal bir ortam yaratıp, onun içinde boş bir beşik kullanarak anlatmak istediği şeyi, bu şekilde anlattı.”

Melike Demirkaynak’ın Şam, Halep ve Musul’un savaş öncesi ve sonrası fotoğraflarına yer verdiği eserine de değinen Yazıcı, “Demirkaynak, mimar olduğu için eserini, bir mimarın anlatabileceği şekilde konumlandırmış, yapmış. Çalışması, Suriye’deki önemli şehirlerin savaştan önce ve sonraki durumuna işaret ediyor. Savaşın ne kadar büyük bir yıkım olduğunu anlatmaya çalışıyor. O tarihi, kültürel birikimin nasıl yerle bir olduğunu gözlerimizin önüne sermeye çalışıyor.” ifadelerini kullandı.

– Trienal yarın sona erecek

Küratör Yazıcı, sergide kendisinin de bir eseri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

“Bir galaksi görmüştüm. Hubble uzay teleskobunun gönderdiği fotoğraflardan. Ben onu tavanda kullanmak istedim aslında. 50 bin yıllık insanlık tarihinden bugüne kadar birçok medeniyet kurulmuş, yıkılmış ve insanın aldığı yola baktığınızda, çok da fazla yol kat edilmediğini görüyoruz. İnsan hala aynı, hala kan döküyor. Ben bütün bunları bu şekilde anlatmaya çalıştım. Üzerimizde bizi izleyen bir göz var. Dünyayı yakıp yıkarken ve aslında dünyadan başka gideceğimiz bir yer de yokken, insanoğlu, bunu bilerek, kendi evini yıkmaya, yakmaya çalışıyor.”

İstanbul Trienali’nin ilk kez 2010’da açıldığını kaydeden Yazıcı, “İkincisini 2013’te yaptık ve 2016’da üçüncüsünü gerçekleştiriyoruz. 3 yıl arayla yapılan uluslararası bir sanat etkinliği. Bağımsız Sanat Vakfı’nın çalışması bu. 40 sanatçının eserleri var. Mültecilik olgusunu, sorununu yaşayan sanatçılar var. Bunlar dünyanın her yerinden geldiler. Türk sanatçılar da var. Mültecilik sorununu içselleştiren, bu konuda çalışma yapan sanatçıların eserleri trienalde görülebilir.” dedi.

Trienal, yarın son kez kapılarını açacak.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?