“3. Uluslararası İstanbul Trienali” açılış için gün sayıyor

İSTANBUL (AA) – MUSA ALCAN – Bu yıl “yurtsuzlaşmak” temasıyla düzenlenen “3. Uluslararası İstanbul Trienali” 3 Eylül’de sanatseverlerle buluşacak.

Bağımsız Sanat Vakfı tarafından düzenlenen ve mültecilik konusunda farkındalık oluşturmayı amaçlayan trienalin hazırlıkları devam ediyor.

Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi’nde kavramsal ve güncel sanat örneklerinin sergileneceği trienalde, birçok ülkeden 40 sanatçının “yurtsuzlaşmak” ana teması üzerine serbest çalışmaları yer alacak. Sergilenen işlerin daha çok video ve enstalasyon tarzında olduğu etkinlikte, farklı sanat disiplinleri bir arada yer bulacak.

“3. Uluslararası İstanbul Trienali”nin küratörü Hülya Yazıcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, trienalin sanatçılara özgürlük alanı tanıdığını aktardı.

Yazıcı, trienalin uzun süren hazırlık aşamasının kendisi için heyecan verici olduğunu dile getirerek, “Bir yıldır bu projeyle uğraşıyorum. Biz konu gereği öncelikli olarak mültecilik olgusunu yaşayan sanatçılarla bu işi yapalım dedik. Çoğu Suriyeli fakat Slovenyalı bir sanatçımız, Polonya’da yaşayan Kerküklü bir sanatçımız da var. Konuya duyarlı olan diğer sanatçıları da davet ettik.” dedi.

– Trienal, halkla bütünleşecek

Kavramsal sanatın sokaklara ait olduğunun altını çizen Yazıcı, bu sanatın zamanla galerilerin içine çekilmeye başlandığını ve halktan kopuk olarak sürdüğünü anlattı.

Bir önceki trienali de aynı galeride düzenlediklerini fakat galerinin dışarıyla ilişkisini kuramadıklarını belirten Yazıcı, “Burası güzel ve büyük bir galeri. Lokasyonu çok iyi olmasına, İstiklal Caddesi ve Taksim’le çakışan bir noktada bulunmasına rağmen, çok fazla izlenmeyen bir galeri. O nedenle bu kez dışarıyla bir ilişki kurmaya çalışıyorum. İçeride olup biten her şey için, dışarıda aynı zamanda halkla bütünleşebilecek, halkın ilgisini çekebilecek birkaç tuzak kurdum. Dışarıda grafiti sanatçısı bir arkadaşımız konuyla ilgili bir resim yapıyor. Yine Rusya’da tanınmış olan bir sanatçı da dışarıda 3 boyutlu bir yerleştirme yapıyor.” ifadelerini kullandı.

Yazıcı, mültecilik konusunun, Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafyanın bir sorunu olduğuna değinerek, şöyle devam etti:

“Bizim içselleştirdiğimiz, her an onlarla birlikte, aynı zamanda da her an böyle bir tehditle karşı karşıya olan bir ülke olmamız dolayısıyla, zaten bu olguyla çok iç içe yaşıyoruz. Onların acılarını duyacak kadar onlara yakınız. Küresel bir savaş yaşanıyor ve bütün planlar bu topraklar üzerinde yapılıyor. Savaşın sonuçları, buradan alınmaya çalışılıyor. Emperyalist ülkeler, ötekileştirdikleri diğer ülkelerin ellerindeki doğal kaynakları kullanmak üzere, onları sürekli küresel bir savaşın içine çekmeye çalışıyor. Bunlara bir tepki olarak da aslında böyle bir iş yapamaya karar verdik.”

– “Sanat yanlışı da gösterir”

Sanatın aynı zamanda bir tepki verme aracı olduğunu bildiren Yazıcı, sanatın sadece güzel olanı göstermediğini, yanlışa işaret ederek insanları düşünmeye sevk ettiğini ve toplumu yönlendirdiğini kaydetti.

İzleyicinin, trienalde savaşın ve zorunlu göçün izlerini göreceğine ve mültecilerin hislerine ortak olacağına işaret eden Yazıcı, “Sanatçılar tabii ki önceleri hep güzelden beslenmişler ama sanatın içinde acıdan da beslenme var büyük ölçüde. İnsan acıdan nasıl beslenir? Acı güzel bir şey değildir ama yeryüzünde her şey tezatıyla var olduğu için, acı da olacak. Yani burası büyük bir imtihan yeri bize göre. İçselleştirdiğimiz, bizi etkileyen, ruhumuzu olgunlaştıran, bizi büyüten acıları da bu şekilde sanatımızla görünür kılmaya çalışıyoruz. Bu, bazılarımız için bir hakikat arayışı.” değerlendirmesinde bulundu.

– “Bir işe başladığınızda sonuçlarını düşünmek zorundasınız”

Yazıcı, bir önceki trienalin Gezi Parkı odaklı olaylara denk geldiğine dikkati çekerek, “Gezi de bir kalkışmaydı, tabiri caizse. Çünkü 3-4 tane ağacı korumak adına yapıldığı söylenen hareket, sonuçta pek çok insanın ölümüyle sonuçlandı. Bir işe başladığınızda bunun sonuçlarını da düşünmek zorundasınız. Bir şeyleri biz değiştirmek istiyorsak, onu düşünsel yolla yapmalıyız. Yanlış bir şey varsa yazarak, sanatla ya da sivil toplum inisiyatifleriyle bu yanlışları değiştirmeye elbette ki gayret göstermeliyiz. Bu, insanın, insanlığın görevi olmalı ancak burada bir çarpıtma vardı.” diye konuştu.

Gezi Parkı odaklı olayların çok büyük bir yıkıma dönüştüğünü söyleyen Yazıcı, “Kontrol edilemeyen gruplar, o insanların içine girdi ve hiç istenmeyecek hareketler ve sonuçlara da neden oldular. Bu galeri de o şekilde, koruması dövülerek hatta öldürmeye teşebbüs edilerek yaralandı. Galerinin içine girildi, kamerası kırıldı ve daha sonra içerisi tahrip edildi maalesef. Biz o günlerde burada yaptığımız etkinlikle, insanın yeryüzündeki yolculuğunu tema edinen bir iş yapmaya niyet etmiştik. O hareketle karşılaştırdığınızda çok ironik bir durum oldu. Biz insanlığımızı ne yazık ki böyle bir imtihandan geçirmiş olduk.” değerlendirmesini yaptı.

Yazıcı, uluslararası camiada mültecilik olgusuna kayıtsız kalındığını, bu durumun ise duyarlı sanatçılara ilham kaynağı olduğunu ifade ederek, trienalde mültecilerin göç yolculuğu ve yaşam zorlukları konusunda farkındalık oluşturmayı amaçladıklarını vurguladı.

“3. Uluslararası İstanbul Trienali”, 3-25 Eylül arasında ücretsiz olarak izlenebilecek.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?