24. Uluslararası Tromboz Kongresi

İSTANBUL (AA) – 24. Uluslararası Tromboz Kongresi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Muzaffer Demir, venöz trombozun dünyada ölüm ve sakatlığın önde gelen nedenleri arasında yer aldığını belirtti.

Kongreye ilişkin açıklama yapan Demir, trombozun dünyada en sık görülen kalp krizi, inme-felç ve venöz tromboembolizm gibi ölümcül hastalıkların oluşumunda yer alan sessiz bir klinik tablo olduğunu kaydetti.

Trombozu, “arter veya venler (kirli kanı taşıyan damar) içinde ölümcül potansiyele sahip kan pıhtılarının oluşması” şeklinde tanımlayan Demir, pıhtının normal kan akışını yavaşlatıp engelleyebildiğini ve hatta bir organa ulaşabildiğini anlattı.

Demir, dolaşıma geçen pıhtıya “emboli” denildiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

“Venlerde oluşan bu pıhtıya ‘venöz tromboz’ denilir. Buna neden olan iki tip kan pıhtısı bulunur. Genellikle bacakta olan ve derin vende oluşan pıhtıya derin ven trombozu denir. Bu pıhtı kopup akciğerlere geçecek olursa, bu duruma da pulmoner emboli denir. Venöz tromboz, tehlikeli ve potansiyel olarak ölümcüldür. Venöz tromboz, dünyada ölüm ve sakatlığın önde gelen nedenleri arasında yer almaktadır. Risk faktörleri incelendiğinde her yaştan, cinsten, ırktan ve etnik kökenden insanların etkilendiği görülmektedir. Belli başlı risk faktörleri arasında uzun bir süre hastanede olmak, özellikle kalça, diz ve kanserle ilişkili ameliyatlar, uzun süre hareketsiz kalma, yatak istirahati nedeniyle ya da uzun süreli seyahatler yer almaktadır.”

Demir, orta ve yüksek gelirli ülkeler arasında yılda 10 milyon vaka meydana geldiğini belirterek, ABD’de her yıl 10 bin ile 30 bin arası venöz tromboza bağlı ölüm görüldüğünü, Avrupa’da ise aynı nedenle ölüm sayısının 5 binin üzerinde olduğunu kaydetti.

– Aspirin kullanımına dikkat

Kongrede konuşan Tromboz Hastalıklarına Karşı Akdeniz ve Avrupa Birliği Başkanı Prof. Dr. Lina Badimon da kardiyovasküler hastalıklarda aspirininin doğru kullanımına ilişkin bilgi verdi.

Aspirinin çok eski ve iyi bir ilaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Badimon şöyle devam etti:

“Primer koruma dediğimiz, yani daha önce herhangi bir damar hastalığı olmayan grupta aspirin kullanımının bir faydası olmadığı, yapılan birçok çalışmada gösterilmiştir. Ancak yüksek riskli hasta grubu varsa, kontrolsüz şeker hastalığında belki faydalı ama herhangi bir rahatsızlık geçirmemiş kişilerde faydası yoktur. Eğer bir hasta kardiyovasküler bir hastalık, damar tıkanıklığı geçirmişse mutlaka düşük doz aspirin almalı ve beraberinde 1 ya da 2 yıl süreyle diğer antitrombosit ilaç dediğimiz tromboziti etkileyen ilaçları da kullanmalı.”

Badimon, önceleri düşük doz aspirini primer korumada yani hastalık geçirmeden alınması konusunda öneriler bulunduğunu, ancak son klinik çalışmalara göre yüksek riskli hastalarda düşük doz aspirinin faydalı olduğunu belirterek, “Doktor tavsiyesi olmadan aspirin kullanılmamalı. Çünkü aspirinin en önemli komplikasyonlarından birisi de kanamadır. Bu da özellikle sindirim sistemi kanaması ve merkezi sinir sistem kanamalarına (beyin kanaması) sebep olabilmektedir.” değerlendirmesini yaptı.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?