2020 Yılı Bütçesi TBMM Genel Kurulunda

TBMM (AA) – İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, 2002'de benzinin litre fiyatının 1,62 lirayken bugün neredeyse 7 lira olduğunu, 2002'de asgari ücretle 17 gram altın alınırken bugün ancak üstünü tamamlayarak 7 gram alınabildiğini söyledi.

TBMM Genel Kurulunda, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde söz alan İYİ Parti Grup Başkanvekili Türkkan, 12 gün boyunca ülkenin bütçesini konuşacaklarını anımsattı

Atatürk"ün "Ekonomisi zayıf bir ulus, yoksulluktan ve düşkünlükten kurtulamaz, güçlü bir uygarlığa, kalkınma ve mutluluğa kavuşamaz, toplumsal ve siyasal yıkımlardan kaçamaz." sözlerini aktaran Türkkan, "Bu sene bütçede yatırımlara 63,5 milyar lira harcanırken, 139 milyar lira borç faizlerine ayrılmış. Geçen sene 65 milyar lira yatırımlara harcanırken, 117 milyar lira borç faizlerine ayrılmıştı. Biz, Galata tefecilerinin eline düşmüş tüccarlar gibi borcun faizini ödüyoruz. Üstüne üstlük geçen seneye göre hem yatırımlara harcadığınız para daha düşük hem de borç faizlerine ayrılan para geçen seneden 22 milyar lira daha fazla." diye konuştu.

Türkkan, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının bin 103, yoksulluk sınırının 6 bin 849, asgari ücretin 2 bin 20 ve ortalama emekli maaşının bin 500 lira olduğunu dile getirdi.

AK Parti hükümetlerini eleştiren Türkkan, "Yıllardır dindar ve muhafazakar toplumdan bahsedip durdunuz, peki asgari ücreti belirlerken neden Diyanet İşleri Başkanlığının açıkladığı fitre rakamına göre hesap yapmıyorsunuz? Ya işinize gelmiyor ya da matematiğiniz zayıf. Çünkü vatandaşlarımızı martı gibi simitle beslenen canlılar yerine koyuyorsunuz. Türk milletini Stalin'in tavuğuna benzettiniz. Oysa ki Diyanet'in açıkladığı rakama göre bir kişinin bir günlük öğünü 23 lira. Dört kişilik bir aile için düşündüğümüzde bu rakam ayda 2 bin 760 lira, o da aç kalmaması için. Bu şartlarda siz insanları açlığa mahkum ediyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 2020'de Türkiye'nin yüzde 5 büyüyeceğini söylediğini belirten Türkkan, bu rakamın gerçeklerden uzak olduğunu ve bütçenin tahmin edildiğinden daha fazla açık vereceğini öne sürdü.

Hükümetin "dış politikadaki tutarsızlığı, hukuku, adaleti ve demokrasiyi askıya alması yüzünden borç da bulamayacağını" savunan Türkkan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bulsanız da tefeci faiziyle bulacaksınız. Faizler ekonomiyi daha da zorlayacak, vergi terörü estireceksiniz. Ekmek aslanın ağzındayken, aslanı bile ekmeğe muhtaç hale getireceksiniz. Bir daha ekonomik gerçekleri söyleyenleri terörist diye suçlarken iki kere düşünün. Maalesef hiçbir önleminiz, getirdiğiniz ilave vergiler, ekonomik sıkıntılara çözüm olmayacak. Ben istemez miyim yüzde 5 büyüyelim, hepinizden daha fazla ben isterim. Bunu becerebilirseniz gurur duyarım. Ama kazın ayağı hiç öyle değil maalesef. 2020 yılında Gayri Safi Yurt İçi Hasılamız 4,8 trilyon lira, bütçemiz de bu paranın yüzde 22'si kadar yani 1,1 trilyon lira olacak. Tahmin ettiğiniz gelir miktarı da 956 milyar lira. Geçen sene tahmini bütçe açığını tutturamadınız, bütçe açığı için yaklaşık 80 milyar lira öngörmüştünüz ancak açıkladığınız Yeni Ekonomi Programı'nda bütçe açığını 125 Milyar lira olarak ifade ettiniz. Bu sene de 139 milyar lira öngörüyorsunuz. Bu tutarsızlığınızla 2020 bütçesindeki rakamları nasıl tutturacaksınız merak ediyorum. Üstelik bu sene Merkez Bankasından yedek akçe de yok."

Türkiye'nin ekonomik durumunu Lale Devri'ne benzeten Türkkan, Osmanlı İmparatorluğu'nun çökmesinin en önemli sebebinin dış borç ve faiz sarmalı olduğunu söyledi.

Lütfü Türkkan, Düyun-u Umumiye İdaresi'nin bu nedenle kurulduğunu, borçlanmanın artmasına bağlı olarak Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecinin de hızlandığını belirtti. Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik durumun ciddiye alınması gerektiğine işaret eden Türkkan, "Eğer bu kafayla gidilirse, ekonomi ciddiye alınmazsa, Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarındaki Düyun-u Umumiye'ye benzer bir hal ile karşı karşıya kalabilir. Bu da çok tehlikelidir." dedi.

– Emeklilikte yaşa takılanlar

Lüftü Türkkan emeklilikte yaşa takılanlara ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, "Emeklilikte saraya takılanlar var. Aylardır hükümete seslerini duyurmaya çalışanlar var. Ancak bir türlü isteklerini kabul ettiremiyorlar. Suriyelilere 40 milyar dolar harcadığını söyleyen milli ve yerli anlayış, kendi vatanında kendi evlatlarını sığınmacı yerine koyuyor. Meclise bu konuda getirdiğimiz önergelerin tamamını reddettiniz. Bu konunun çözümü için hangi koşulların gerekli olduğunu ve bütçeye ne kadar maliyet getireceğini dahi araştırmaktan imtina ettiniz. Sahi, siz gerçekten milli ve yerli misiniz?" ifadelerini kullandı.

Milletin gırtlağına kadar borçlandığını ileri süren Türkkan, şöyle konuştu:

"Bankalara ve finansman şirketlerine olan tüketici kredisi ve kredi kartı borçları 1 Ocak-22 Kasım 2019 tarihleri arasında toplam 51 milyar lira artarak 569,5 milyar lirayla rekor kırdı. Bu artışın 4 milyar liralık kısmı son bir haftada yaşandı. Vatandaşın takibe alınan tüketici kredisi ve kredi kartı borcu ise 2,9 milyar lira daha artarak 22 Kasım 2019 itibariyle 21,6 milyar lira oldu. Bankacılık sistemine olan borçları son aylarda yeniden hızla artmaya başlayan vatandaşların, tüketici kredisi ve kredi kartı borçları nedeniyle bankalara ilk 10 aylık döneminde ödediği faiz de 64 milyar liraya ulaştı. Vatandaş, 2003-Ekim 2019 döneminde bankalara toplam 511 milyar lira faiz ödedi. Zamanında ödenmediği için takibe alınan krediler 49 milyar lira artışla 26 Kasım itibarıyla 142 milyar liraya ulaşarak yeni bir rekor kırdı. Kredi stokunun yüzde 8,2 oranında arttığı bir dönemde batık kredilerdeki artış oranı yüzde 52'yi buldu. Batık kredilerin toplam kredilere oranı ise yüzde 5,5 oldu. Milletimiz batmış vaziyette. Her gün işsiz insanlarımızın, borçlu insanlarımızın yaşadığı acı olaylara şahit oluyoruz. İnsanlar hayatına son veriyor."

Lütfü Türkkan, demokrasinin askıya alındığını, hukuk devletinin çöktüğünü ve gerçekleri dile getirenlerin hain, terörist veya FETÖ'cü ilan edildiğini savundu.

Türkiye'nin ekonomik durumunu 2002 yılıyla kıyaslayan Türkkan, "Türkiye'de 2002'de benzinin litre fiyatı 1,62 lirayken bugün neredeyse 7 lira. Asgari ücretle 17 gram altın alınıyordu, bugün ancak üstünü tamamlayarak 7 gram alınabiliyor. 50 kiloluk 1 çuval un 2002'de 18 lirayken, bugün 168 lira. Siz iktidara geldiğinizde ekmeğin kilosu 1 liraydı şimdi yaklaşık 6 lira. Ama siz pişkince '17 yılda ihracatımız yaklaşık 165 milyar dolara geldi, milli gelirimiz 10 bin dolara çıktı. Ama yol yaptık, köprü yaptık' nidalarıyla kulaklarınızı tıkıyorsunuz. Dünyanın 17. büyük ekonomisini neredeyse ilk 20'nin dışına çıkarmak üzeresiniz." dedi.

Lütfü Türkkan, hükümetin tarım politikalarını da eleştirerek 1970'te tarımsal istihdamın toplam istihdama oranının yüzde 65 olduğunu, bugün bu rakamın yüzde 7 seviyesine indiğini savundu.

Türkkan, ABD'nin Türkiye'de en etkili olduğu lobinin Tarım Bakanlığı olduğunu ileri sürerek "Tarım Bakanlığı ABD'nin rızası olmadan hiçbir şey yapamaz. Tohumdan ilaca, tarım ürünleri ithalatına kadar yaşadıklarımız asla rastlantı olamaz. Aksini düşünmek saflık olur. Ne kadar acı değil mi? Binlerce yıl onlarca medeniyeti doyuran bu devasa fabrikayı, yani Anadolu'yu tekrar tarımla ayağa kaldırmalıyız. Ama maalesef iktidarın bu konuda gerçekçi ve yapıcı bir politikası yok." diye konuştu.

– "İyileştirilmiş parlamenter sisteme dönülmeli"

Türkkan, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumun temel sebebinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu, iyileştirilmiş parlamenter sisteme bir an önce dönülmemesi durumunda ekonomide bir düzelmenin olmayacağını iddia etti.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yürürlüğe girmesinin üzerinden yaklaşık 500 gün geçtiğini anımsatan Türkkan şöyle konuştu:

"Bu 500 günde milli hasıla yüzde 15, fert başına milli gelir ise yüzde 13,4 azaldı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ekonomi yönetimi göreve başladığında 17. sırada olan Türk ekonomisi yapılan tahminlere göre yıl sonunda 20. sıraya düşecek. Enflasyon geçtiğimiz yıl yaşanan yükselişin ardından bir miktar azalmış olsa da Türkiye halen, OECD ülkeleri içinde büyük çaplı bir ekonomik resesyon yaşayan Arjantin'den sonra en yüksek enflasyona sahip ülke konumunda. Bu 500 günde Türk lirası dolara karşı yüzde 23 değer kaybetti. Döviz cinsi mevduatların oranı yüzde 44'ten yüzde 52'ye yükseldi. Alınmaya çalışan tüm önlemlere, yapılan düzenlemelere rağmen, döviz cinsi mevduatlar cumhuriyet tarihinin zirvesinde kalmaya devam ediyor. Ülkedeki kayıtlı işsiz sayısı yüzde 40,3 arttı. Toplam işsiz sayısı ise 8 milyon ile 130 ülke nüfusundan daha çok. Genç işsiz sayısındaki artış daha da vahim. Resmi kayıtlara göre her 4 gençten biri işsiz. Son bir yılda genç işsiz sayısı 515 bin artarak 2 milyon 800 bine ulaştı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden önceki son 12 aylık dönemde yani 2017 Temmuz ile 2018 Haziran arası bütçe açığı 68 Milyar lira iken, son 12 aylık yani Kasım 2018 ile Ekim 2019 arası bütçe açığı 111 Milyar lira oldu. Dolayısıyla Türk ekonomisi yeni sistemle birlikte mali disiplinini kaybetti. Dolar bazında bakıldığında borsada işlem gören şirketlerimizin değeri yüzde 11,7 oranında eridi. Ekonomik güven endeksi hala 24 Haziran seçimlerinden önceki seviyeye ulaşılamadı, Tüketici Güven Endeksi ise yüzde 14,8 oranında düştü. Aylık 675 lira altında gelir elde eden vatandaşlarımızın yararlanabildiği Genel Sağlık Sigortası Prim Desteği alanların sayısı 8 milyon 647 bine çıktı."

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?